Ödüllü yazara 14 yıl önceki konuşmasından dolayı dava açılıyor
Hindistan’da ülkenin en ünlü ve ödüllü yazarı Arundhati Roy hakkında 2010 yılındaki konuşmasından dolayı dava açılıyor. Roy, 14 yıl önceki konuşmasında hem Hindistan hem de Pakistan’ın hak iddia ettiği Keşmir’in Hindistan’ın ‘ayrılmaz’ bir parçası olmadığını söylemişti.
Hindistan’da iktidar yetkilileri, terörle mücadele yasası kapsamında ödüllü yazar Arundhati Roy’a dava açılmasına izin verdi. Geçtiğimiz günlerde üçüncü kez başbakan seçilen Narendra Modi'nin partisi BJP, 14 yıl önceki konuşmasından Roy’u yargılamaya hazırlanıyor.
Booker ödüllü yazar Roy, Modi’nin ülkedeki azınlıklarla ilgili politikalarını ve basın özgürlüğüne karşı yasalarını en sert eleştiren isimlerden biri olarak biliniyor. Roy, eski bir üniversite profesörü olan Şeyh Şevket Hüseyin ile aynı davada yargılanacak. 2010’daki konuşmasının ardından Modi yanlısı bir grup Roy’un Delhi’deki evini basmıştı.
Hindistan ve Pakistan uzun süredir Keşmir'in kime ait olduğu konusunda uzlaşmaya varamıyor. Her iki ülkenin de İngiltere sömürgeciliğinden koparak bağımsızlıklarını ilan ettiği 1947’den beri Keşmir bölgesinin kime ait olduğu konusunda uzlaşı sağlanamadı. Keşmir’in bir bölümü Hindistan kontrolündeyken; bir bölümü de fiilen Pakistan kontrolü altında. İki ülke de Keşmir üzerinde hak iddia ediyor.
Roy ve Hüseyin, 21 Ekim 2010 tarihinde Yeni Delhi'deki LTG Oditoryumunda düzenlenen konferansta “provokatif konuşmalar” yapmakla suçlandılar. Yetkililer, konferansta tartışılan ve konuşulan konuların "Keşmir'in Hindistan'dan ayrılması propagandası yaptığını" savunuyor.
MUHALEFET TEPKİLİ
Ülkedeki muhalefet parti ve temsilcileri, Roy’a açılan davaya tepki gösterdi. Hindistan Komünist Partisi (Marksist), Roy'un 14 yıl önce yaptığı bir konuşma nedeniyle neden kovuşturulduğunu sorgulayarak, “Faşist bir yaklaşım dışında her türlü mantığa aykırı” dedi.
Eski milletvekili Hariprasad PK ise Roy'u "parlak bir zeka, uluslararası üne sahip bir yazar ve önde gelen bir entelektüel" olarak tanımlayarak iktidarın her gün “muhaliflerin dikkatini dağıtmak ve onları bunaltmak" için krizler ürettiğini ve böylece dikkatleri başarısızlıklarından başka yöne çekebildiklerini söyledi.
Modi’nin partisi Hindistan’daki seçimlerde birinci çıksa da çoğunluğu kaybetmişti.