Gıda Perakendicilerinden 2025 Hamlesi
Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, "Enflasyon ve kayıt dışıyla mücadele, verimlilik ve planlı-denetimli üretim, 2025'te de temel konularımız olmaya devam edecek." dedi.
Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, "İş Dünyası Söyleşileri" kapsamında AA'ya yaptığı açıklamada, 2023 sonu itibarıyla Türkiye'deki toplam gıda perakendesi cirosunun yüzde 80 artışla 2,85 trilyon liraya ulaştığını söyledi.
Bunun içinde organize kanalın büyüklüğünün 1 trilyon lira seviyelerinde olduğunu, 2024'teki büyümenin de yüzde 75 civarında gerçekleşmesini beklediklerini dile getiren Özpamukçu, organize gıda perakendesinde 465 bini aşkın istihdam sağlandığını, 2024'te yüzde 8 istihdam artışı beklediklerini kaydetti.
Özpamukçu, sektör olarak yerel üretimin desteklenmesine önem verdiklerini belirterek, birçok perakendecinin kendi olanaklarıyla üreticileri desteklemek yönünde çalışmalar yaptığını ancak bunun daha merkezi yapılar tarafından organize edilerek büyük ölçeklere ulaştırılmasının önem taşıdığını vurguladı.
Perakendecilerin çabaları ve işbirlikleriyle coğrafi işaret almış, markalaşmış, hatta ihracat yapılabilecek seviyeye gelmiş pek çok ürün bulunduğuna dikkati çeken Özpamukçu, bu örneklerin çoğalmasının yerli üreticilerin gelişmesi için de önem taşıdığını söyledi.
PERAKENDE SEKTÖRÜNDE EN BÜYÜK PAY ORADA
Özpamukçu, gelişmiş ülkelerde organize perakendenin payının yüzde 90'ın, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 70'in üzerinde olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:
"Günümüzde perakende sektöründe en büyük pay 190 bin mağazayla geleneksel kanalda. Geleneksel kanala manav, kasap, balıkçı kategorileri de eklendiğinde sayı 235 bine çıkıyor. Bu rakamlar da gösteriyor ki, organize perakende sektörü doygunluk noktasından çok uzaktadır. Türkiye'de organize perakende sektörünün gelişmesi ve büyümesi için önemli bir potansiyel var. Bu gelişim ve büyümenin sağlanması da kuşkusuz Türkiye ekonomisi lehine olacak."
Ulusal zincir ve discount marketlerin farklı alternatif konseptleriyle tüketiciye daha fazla seçim özgürlüğü ve yoğun rekabet faydası sağladığına değinen Özpamukçu, "Yoğun rekabetin sonucu olarak, tüketici tercihlerinde öne geçmek için sürekli bir verimlilik çalışması, fiyat avantajı sağlama yönünde geliştirmeler ve yeni ürün-hizmet sunumları, hem tüketiciye ürünlere daha ucuza ulaşma imkanı sağlıyor hem de enflasyonu düşürücü önemli bir rol oynuyor." dedi.
ENFLASYONLA MÜCADELE VURGUSU
Özpamukçu, 2025'e ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gıda perakendecileri halihazırda yüzde 2-3 kar marjıyla çalışıyor. Yoğun rekabet gereği bu karlardan bile vazgeçilebiliyor. Dolayısıyla enflasyonu geriye çekme çabası içinde büyümemiz de enflasyon seviyelerinde seyredecektir. Bunun yanında, daha çok tüketiciye ulaşmak, ihtiyaçları daha hızlı karşılayabilmek adına mağaza ve teknoloji yatırımları sürecek. Enflasyonla ve kayıt dışıyla mücadele, verimlilik ve planlı-denetimli üretim, 2025'te de temel konularımız olmaya devam edecek.
Organize perakende, enflasyonla mücadelede her zaman olumlu bir rol oynamıştır. Merkezi yönetim yapıları ve ulaştıkları ölçek sayesinde tüketiciye kaliteli ürünleri en uygun fiyatla sunabilme becerisi, gerektiğinde maliyet artışlarını frenleyebilme yeteneğiyle enflasyonun kontrol altına alınmasında rolümüz çok önemli. Ancak bu mücadelede tüm paydaşların, tedarik zincirinde yer alanlar, ayrıca operasyonlarımızda önemli rolleri olan tüm paydaşlarımızın elini taşın altına koyması gerekiyor."
Organize perakendenin ekonomiye en büyük katkılarından birinin de ekonominin kayıt altına alınmasının sağlanması olduğunu vurgulayan Özpamukçu, enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarının, zincirin son halkası gıda perakendecilerinin değil, tedarik zincirinde yer alan bütün oyuncuların topyekun mücadelesini gerektirdiğini söyledi.
Özpamukçu, sektörde tüketici beklentilerinin karşılanmasında private label (özel markalı) ürünlerin önem taşıdığına işaret ederek, bu iş modelinin, son yıllarda özellikle gıda perakendesinde ürün çeşitliliği, kalitesi, tedarik ve üretim kapasitelerine etkisiyle geldiği noktanın dikkate değer olduğunu sözlerine ekledi.