827 Yıllık Efsane Gerçek Oldu: Kuyuda Kalıntıları Bulundu
Norveç'in Trondheim kentinde, 1197 yılında gerçekleşen bir kuşatma sırasında bir kuyuya atıldığı anlatılan bir adama ait olduğu düşünülen kalıntılar keşfedildi. Bilim insanları, kalıntıların büyük olasılıkla efsanede bahsedilen bu kişiye ait olduğunu belirtiyor.
Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Michael Martin, "Kuyuda bulunan kalıntıların efsanedeki kişiye ait olduğundan yüzde 100 emin olamayız," ifadesini kullandı. Ancak, elde edilen bilimsel ve dolaylı kanıtların son derece ikna edici olduğuna dikkat çeken Martin, "Bir jüriye bu bilimsel kanıtları ve efsanenin metnini sunsaydık, kalıntıların efsanedeki kurbana ait olduğuna ikna olurlardı," dedi.
EFSANEYDİ GERÇEK OLDU
Bu keşfin temel aldığı "Sverris Saga", 12. yüzyılın sonlarında Norveç Kralı Sverre Sigurdsson'un hayatını anlatan bir destan. Saga, kralın sayısız savaşını detaylandırırken, 1197 yılında Bergen’deyken düşmanlarının kalesine saldırdığı ve kalede bulunan tüm yapıları yaktığını anlatıyor. Bu saldırıda, bir adamın cesedi baş aşağı kuyuya atılmış ve kuyu taşlarla doldurulmuş. Bu olayın, kralı küçük düşürmek veya kuyu suyunu zehirleyerek biyolojik bir saldırı gerçekleştirmek amacıyla yapıldığı düşünülüyor.
KUYUNUN TARİHİ KEŞFİ
1938 yılında Sverresborg Kalesi’nde yaklaşık 7 metre derinlikte taş yığınlarının altında bir insan iskeleti bulundu. Ancak, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle çalışmalar durduruldu. 2014 ve 2016 yıllarında yeniden başlayan kazılarda, 30 ila 40 yaşlarında bir erkeğe ait kalıntılar ortaya çıkarıldı. Arkeolog Anna Petersén, cesedin büyük olasılıkla sagada anlatılan kişiye ait olduğunu belirtti.
Kalıntılar üzerinde yapılan incelemelerde, adamın 1.75 metre boyunda, deri bir ayakkabı giymiş olduğu, bir ayağı ve sol kolunun eksik olduğu belirlendi. Ayrıca, kafatasında ölüm öncesi kesik izleri tespit edildi.
BİLİMSEL TESTLER EFSANEYLE UYUM GÖSTERDİ
Kemiklerin radyokarbon testi, adamın ölümünün 940 yıl ± 30 yıl önce gerçekleştiğini ortaya koyarak, sagada belirtilen tarihle örtüştü. DNA analizi, adamın sarı veya açık kahverengi saçlı ve mavi gözlü olduğunu gösterdi. Ayrıca, kalıntıların sahibinin güney Norveç kökenli olması, savunucular arasına güneyden bir düşmanın katılmış olabileceği ihtimalini gündeme getirdi.
EFSANELERİN GERÇEKLİĞİNE YENİ BAKIŞ
Bu keşif, sagada bahsedilen bir karakterin ilk kez genomik bilgilerle doğrulanması açısından büyük önem taşıyor. Michael Martin, bu çalışmanın sagaların tamamen kurgu olmadığını gösterdiğini belirterek, tarihi efsanelere olan ilgiyi artırabileceğini ifade etti. Yapılan analizler, yaklaşık 900 yıldır anlatılan bu hikayeye daha önce bilinmeyen detaylar ekledi.
Kuyuya atılan adam, sagada yalnızca bir cümleyle geçiyordu; ancak bu araştırmalar sayesinde ona bir geçmiş ve fiziksel kimlik kazandırıldı.