Kendi Kendine Uçan Araç Devrimi Başlıyor: Direksiyon Yok, Gaz Pedalı Yok Tanıtımı Yapıldı
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte Çin merkezli otomotiv devi Chery, kendi kendine sürüş yeteneğine sahip ilk uçan otomobil prototipini kamuoyuna tanıttı. Bu yenilikçi adım, uçan araçların bilim kurgu dünyasından çıkarak gerçek hayatta kullanılmasına bir adım daha yaklaştırıyor.
Son yıllarda özellikle Çinli şirketler bu alanda önemli atılımlar gerçekleştirirken, Chery de "Kara ve Hava Aracı" adını verdiği otonom uçan otomobilini 18 Ekim’de düzenlenen bir konferansta tanıttı.
UÇAN ARAÇTA DİREKSİYON YOK, GAZ PEDALI YOK
"Kara ve Hava Aracı" olarak adlandırılan bu elektrikli uçan otomobil, direksiyon ve gaz pedalı bulunmamasıyla dikkat çekiyor. Araç; uçak, akıllı kokpit ve akıllı şasi olmak üzere üç ana bölümden oluşuyor. Geliştirilme sürecinde olan bu model, 80 kilometrelik test uçuşunu başarıyla tamamlayarak, gelecek için umut verdi.
TEK KİŞİLİK OTONOM UÇAN ARAÇ
Chery, bu aracın hem otonom olarak uçma hem de kara sürüş modları arasında geçiş yapabildiğini belirtti. Bu sayede sıkışık trafikte alternatif bir çözüm sunmayı hedefliyor. Uçuş modunda dikey kalkış ve iniş yapabilen bu araç, maksimum 1000 metre yüksekliğe çıkabiliyor ve saatte 120 kilometre hıza ulaşabiliyor. Uçuş süresi ise yaklaşık 40 dakika olarak açıklandı.
UÇAN ARAÇLAR GELECEKTE DAHA YAYGIN OLABİLİR
Chery’nin yanı sıra diğer şirketler de benzer uçan araçlar üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu gelişmeler, uçan araçların sanılandan daha kısa sürede günlük yaşamın bir parçası haline gelebileceğini düşündürüyor. Ancak uzmanlar, bu araçların piyasaya sürülmeden önce ciddi güvenlik düzenlemelerine ihtiyaç duyulacağına dikkat çekiyor.
10-20 YIL İÇERİSİNDE YAYGINLAŞMASI BEKLENİYOR
Havacılık ve uzay mühendisliği uzmanı Dr. Pat Anderson, uçan arabaların yaygınlaşmasının önündeki en büyük engellerden birinin ekonomik olduğunu belirtti. Anderson, bu araçlara başlangıçta yalnızca varlıklı kesimin sahip olacağını öngörüyor. Ayrıca, uçan araçların güvenlik açısından ciddi düzenlemeler gerektirdiğini vurgulayan Dr. Anderson, bu teknolojinin geniş çapta kullanılmasının 10 ila 20 yılı bulabileceğini ifade ediyor.