24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü'nde basın meslek örgütlerinden iktidar ve muhalefete eleştiri
Basın meslek örgütleri 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü'nde iktidar ve muhalefete sert eleştirilerde bulundu. “Gazeteci mesleğini propagandacılıkla karıştıramaz” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye’de gazetecilerin üzerindeki baskı, sansür, gözaltı ve tutuklamalar her geçen gün artarak sürerken, gazetecilik meslek örgütleri 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde sansüre dikkat çekti. İktidar ve muhalefete eleştiri getirildi.
Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül, 17 Haziran’da AKP’li Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumalarının saldırısına uğradı. Pir Haber ajansı muhabiri Dilan Şimşek, Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray eylemini takip ederken gözaltına alındı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem ise CHP’nin Halk TV ile tüm ilişkisinin sona erdiğini açıkladı.
CEZAEVİNDE 20 GAZETECİ VAR
Medyascope’ta yer alan habere göre, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü nedeniyle açıklama yayımladı. Açıklamada, iktidar ve muhalefetin medyaya yönelik tutumu eleştirildi:
“Son 23 yıldır bu çabaların sonucunda 12 bini aşkın gazeteci işsiz kalmış, yüzlerce yayın organı kapatılmış, bine yakın gazeteci de tutuklanmıştır. Cezaevinde hâlâ 20 gazeteci bulunmaktadır. Yaşadığımız bu karanlık iklimde basın özgürlüğü ve demokrasi için mücadele edeceğini ifade eden muhalefet partilerinin de medyaya yönelik tutumu sorunludur. Son dönemde iktidardan sonra muhalefet cephesinde de siyaset-medya ilişkisinin ücretlendirildiği, bazı gazetecilerin para aldığı iddia edilmektedir. Bunları ileri süren tüm kişi ve kurumların iddialarını kanıtlarıyla ortaya koyması zorunludur. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre gazeteci, konumu ne olursa olsun haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimini ve ilişkisini meslek ilkelerini gözeterek yürütmelidir. Gazeteci; mesleğini, reklamcılıkla, halkla ilişkilerle veya propagandacılıkla karıştıramaz. İlan-reklam kaynaklarından herhangi bir telkin, tavsiye alamaz, maddi çıkar sağlayamaz.”
Gazetecinin, mağdurun, güçsüzün, yoksulun, ötekileştirilenin ve sesini duyuramayanların sesi olmakla yükümlü olduğu hatırlatıldı, “24 Temmuz 2023’de bir kez daha iktidarı ve muhalefeti medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskılardan vazgeçmeye, haberin serbest dolaşımını engellememeye, cezaevindeki gazetecilerin özgür bırakılması için çaba göstermeye davet ediyoruz” denildi.
ÇGD’DEN SANSÜR TEPKİSİ
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) açıklamasında ise sansüre dikkat çekildi:
“Sansür, yasal hakkı olan onlarca basın mensubuna basın kartı verilmemesidir. Sansür, gazetecilerin en basit sorularına dahi muhatap olmamak için birçok yolu deneyip o gazetecileri bakanlıkların önünden geçirmemektir. Tüm bu sansür biçimleri halkın haber alma hakkını engelleyen sistemin birer parçasıdır. İşte bu nedenle basın özgürlüğü için mücadele tüm bu alanlarda verilmelidir.”
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu aracılığıyla televizyon ve gazetelere verilen cezaların eleştirildiği açıklamada, “Cezalar, yayın durdurmalar ve uygulanan sansür hem kurumların çökertilmesine yol açmaktadır hem de daha önemlisi Anayasal güvence altında olan ifade ve basın özgürlüğüne vurulmuş birer darbedir” denildi.
180 ÜLKE ARASINDA 149’UNCUYUZ
Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 3 Mayıs’ta yayımladığı raporda Türkiye’de basının içinde bulunduğu karanlık tablo bir kez daha ortaya çıktı. 2022 raporunda 149. sırada bulunan Türkiye, 180 ülkenin olduğu listede 16 sıra daha geri gitti.