Adıyamanlı depremzededen 'Bunlar hainlik yapıyor' diyen Erdoğan'a yanıt: 'Gel sana tek tek bu söylediklerimi kanıtlayacağım'
Mağduriyetlerini aktaranlara, "Bunlar hainlik yapıyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Adıyamanlı depremzede yanıt verdi. Adıyamanlı yurttaş, "“Kendisine söylüyorum. Gel, ben sana tek tek bu söylediklerimin hepsini kanıtlayacağım. Sen yasaları çiğniyorsun" dedi.
Adıyaman’da, depremlerden sonra mahalle arasındaki bir çadırda yaşayan Yusuf Doğan, 6 Şubat'ta meydana gelen afetten sonra yaşadıkları sorunları anlatırken, kendisi gibi mağduriyetleri aktaranlara "Bunlar hainlik yapıyor" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Kendisine söylüyorum. Gel, ben sana tek tek bu söylediklerimin hepsini kanıtlayacağım. Sen yasaları çiğniyorsun. Yasaları çiğnemek için de kendine iyi olan şeyleri Meclis’te, kendi taraftarlarına kabul ettirip, el kaldırtıp, el indirtip bunları bu şekilde yasalaştırıp haram yiyorsun. Trol ordularını peşinize takmışsınız. Bu vatanı, bu devleti algı yönetimiyle yönetmekten vazgeçin” diye tepki gösterdi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin en çok yıkıma neden olduğu illerden birisi olan Adıyaman’da Yusuf Doğan isimli yurttaş, mahalle arasındaki bir çadırda yaşamını sürdürüyor. Doğan, ailece depremlerden sonra yaşadıkları mağduriyetleri ANKA Haber Ajansı’na anlattı.
“ÇADIR BİR AY SONRA GELDİ. ODUNLUKTA FARELERLE KALIYORDUK”
Depremlerden önce müstakil, toprak bir evde eşi ve iki çocuğuyla oturduğunu söyleyen Doğan, “O sallantıda çocuklarımdan başka hiçbir şey düşünemedim. Yıkılma noktasında zaten. Evin içi harabeye döndü zaten. Toz, toprak hepsi aşağı, üstümüze çöktü” diye konuştu. Doğan, sonraki süreci de şöyle anlattı:
“Ev sahibi geldi. Duruma baktı işte. Yani tadilat yapılacak gibi bir düşünceyle geldi. Adam şu anda tadilat yaptırdı. Durumu iyi, yerinde kendisi herhalde. Şu anda kendisi oturuyor. Beni dışarıya çıkardı. Kendisinin evi yıkılmış. Evi yıkıldığı için kendisi geldi, biz de kiracısı olduğumuz için ‘Çıkmanız gerekiyor, benim evim yok, yıkıldı’ dedi. ‘Tadilatını yapıp ben kendim geçeceğim’ dedi. O şekilde gelişti olay. Ben çadırdayım. Eşyalarımız dışarıda kaldı. Çadıra herhalde bir ay sonra ulaşabildik. Yani açık söyleyeyim. Bir aydan da fazla oldu. Odunlukta kalıyorduk. Yani odunlukta o farelerin içinde kalıyorduk. O şeyde artık ne yapacağımızı bilmiyorduk. Ben daha o günden beri inanmazsınız belki, daha duşumu bile alamamışım.”
“HÂLÂ ORADA ÇIKMIŞ, SİYASET YAPIYOR”
“Daha bizim AFAD olsun, Kızılay olsun daha burada olmadığını söyleyen insanlar için de bazı şahıslar, kendini bir şey zanneden şahıslar çıkıp diyor ki, ‘Bunlar hainlik yapıyor, yok bunlar bilmem ne yapıyor’ gibi ağza alınmayacak ithamlarda bulunuyor” diyen Doğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslendi:
“Ben o şahsa, o söyledikleri her bir sözü bir bir iade ediyorum. Zat- ı muhterem, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı buraya gelmişti. İnsanların yıkılan evleri için birtakım vaatlerde bulunduğunu beyan etmiş. Hâlâ orada çıkmış, siyaset yapıyor. Biraz gerçekten yani zerre kadar, -bu benim kendi kelamımdır- utanma olsa onda, demez ki millet canının derdine düşmüş, milletin ocağına ateş düşmüş, ‘Ben millete bir teselli olarak ne yapabilirim’ diyeceği yerde gelmiş burada; halkımızın, yani bütün siyasi partiler halkımızın partileridir, ben hiçbir partiye kalkıp ‘zürriyetsiz’ diyemezsin, ‘Milliyetçiliği ayaklar altına aldım’ diyemezsin, hiçbir şekilde, ‘Bay Kemal sen şunu yaptın’ diyemezsin. Çünkü herkes kendi yaptığına bakar, herkes kendi yaptığına baktığı gibi halk da o insanın yaptığına bakar. Vermiş olduğu vaatlerini yerine getiriyor mu, getirmiyor mu, bunlara bakar. Şimdi vatandaşın önüne bir seçim getiriyorlar. Biz bunu seçeceğiz. Sen kimsin? Yani ne diye seçelim? Bana göre, ben gerçekten güvenilecek, inanılacak siyasi bir atmosferin olmadığını görüyorum.”
“SEN CUMHURBAŞKANIM DEĞİLSİN BENİM. OLAMAZSIN”
Erdoğan’a “Gelsin, beni de yanına alsın. ‘Sen bu iddialarda bulunuyorsun. Gel benim yanıma bana bunları göster, kanıtla’ desin” diye çağrı yapan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendisine söylüyorum. Gel, ben sana tek tek bu söylediklerimin hepsini kanıtlayacağım. Bir devletin bir geleneği vardır. O devletin geleneklerine uymak zorundasın. Sen ihlal ediyorsun. Sen yasaları çiğniyorsun. Yasaları çiğnemek için de kendine iyi olan şeyleri Meclis’te, kendi taraftarlarına kabul ettirip, el kaldırtıp, el indirtip bunları bu şekilde yasalaştırıp haram yiyorsun. Ne derdin varsa gel, önce benimle burada ‘Bu adamı bulun, getirin’ de, o adamlar beni bulur, sana getirir, açık ve net söylüyorum. Bu Adıyaman’a seni bekliyorum. Seçimden önce sana bir mesaj olarak veriyorum. Derdimiz gerçekten başımızı aşmış durumda. Gerçekten o buraya gelmiş o siyaset yapma atmosferinin içine, böyle bir baktım, paylaşmışlar bir de internet, sanal alemde. Ben çok gülerek izledim. Trol ordularını peşinize takmışsınız. Artık her biri nereden geliyorsa, 81 ilimizin 81’inde de trol orduların var senin. O trol orduların nereye gidiyorsan, peşinden senden önce gidiyorlar, senden sonra geliyorlar. Bu vatanı, bu devleti algı yönetimiyle yönetmekten vazgeçin. Sen kibir dolu bir insansın. Ben senin gibi bir insanı istemiyorum. Sen Cumhurbaşkanım değilsin benim. Olamazsın.”