AKP'nin mevzuat değişikliği askeri kışlaya kapattı: Arama-kurtarma faaliyetleri daha iyi olabilir miydi?
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, “Eskiden bütün birlikler, arama- kurtarma eğitimi yapardı” diyor. Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen ise “AKP döneminde mevzuat değişikliği oldu. Eskiden TSK, afetlerde otomatikman görevlendirilirdi” diye konuştu.
Türkiye iki büyük depremle sarsıldı. Yerle bir olan şehirlerde, yurttaşlar arama kurtarma için bekleyişlerini sürdürüyor.
Arama-kurtarma çalışmalarının devam ettiği kentlerde, depremde yaralanan, enkaz altında kalan çok sayıda kişinin soğuk hava nedeniyle yaşamını yitirmiş olabileceği düşünülüyor. Sayıları yetersiz olan, halen afet bölgesine ulaşmaya çalışan kurtarma ekipleri ve onlara destek olan gönüllü yurttaşlar ise canla başla enkaz altında sağ kalan kişilere ulaşmaya çalışıyor.
Ülkeyi sarsan depremlerin üzerinden saatler geçmesine rağmen AFAD'ın ve herhangi bir devlet kurumunun ulaşamadığı yerleşim merkezleri olduğu belirtiliyor.
Yaşanılanlar karşısında getirilen eleştirilerden biri de Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ve imkanlarının sahada yeterli ölçüde kullanılmadığı yönünde. Peki, eskiden afetler olduğunda hemen sahaya inen askerler bu kez kışlalardan neden çıkmadı ya da geç çıktı?
“ESKİDEN BÜTÜN BİRLİKLER ARAMA- KURTARMA EĞİTİMİ YAPARDI”
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’a, askeriyedeki birimlerin arama kurtarma eğitimleri alıp almadıklarını, askeri personelin sahada niçin yeterli sayıda olmadığını soruyoruz.
Yavuz, şöyle yanıtlıyor:
“Bununla ilgili TSK’nın Tugay seviyesinde birliği var. Ayrıca eskiden bütün birlikler, doğal afetlere yardım planları gereği arama- kurtarma eğitimi yapardı. Asker mevcutlarındaki değişiklikler, askerlik süresinin kısaltılmasının getirdiği etkiler, askerliğin profesyonelleşmesi gibi faktörler nedeniyle bugün farklılaşmış olabilir.
Görüntülerden kısmen askerlerin olduğunu görüyoruz ama yeterli sayıda asker görünmüyor. Daha hızlı ve yoğun asker niye kullanılmıyor, işin doğrusunu söylemek gerekirse tam olarak bilemiyoruz.
Demek ki bu geniş coğrafyada bu bölgedeki asker sayısı sınırlı. Olan askerlerin de kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz. Silahlı kuvvetlerin böyle yerlerde kullanılması ile ilgili hazırlık gerekir. Demek ki hazırlık seviyesi iyi değil, reaksiyon gösteremediler. Önümüzdeki günlerde herhalde daha çok asker görürüz diye düşünüyorum.”
“ESKİDEN ASKER OTOMATİKMAN SAHAYA İNERDİ AKP’NİN MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİYLE SORUMLULUK AFAD’A VERİLDİ”
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, “Bu tip felaketlerle AKP dönemindeki mevzuat değişikliğinden sonra mücadele etme sorumluluğu AFAD’a verildi. Eskiden TSK, bu tip durumlarda otomatikman görevlendirilirdi” diye açıklıyor yaşananları.
Eslen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gölcük’te deprem olduğunda oradaki askerler, komutanlar birlikleri ile beraber otomatikman, hiçbir şey beklemeden, emir almadan devreye girmişlerdir. Ondan önceki depremlerde de asker otomatikman sahaya inmiştir. Şimdi bu böyle değil… Burada sorumlu AFAD. AFAD ise yetersiz kalıyor, deprem çok şiddetli, alan çok büyük. Zaten AFAD’ın bu işleri, ordunun katkısı olmadan başarması mümkün değil.”
MALATYA’DA İKİNCİ ORDU KOMUTANLIĞI VAR ORDU VE AFAD BİRLİKTE ÇALIŞMALIYDI
Eslen, Türkiye ordusunda seyyar mutfaklar olduğunu da hatırlatarak şu ifadeleri kullanıyor:
“Malatya’da İkinci Ordu Komutanlığı bulunuyor. Mevzuat öyle olmalıydı ki AFAD’la beraber şu an İkinci Ordu birlikte çalışmalıydı. Silahlı Kuvvetler’in bütün imkanları, teçhizatı kullanılmalıydı.
Bir örnek vereyim. Silahlı Kuvvetler’in bütün birliklerinin seyyar mutfakları vardır. Şimdi televizyonlarda izliyoruz, sıcak çorba dağıtılamadı. TSK devrede olsaydı hiç olmazsa sokaktaki insanlar sıcak çorba içerdi.
Bunun yanında sağlık sistemi çökertildi, ordunun seyyar cerrahi hastaneleri vardı. Bunlar seferber olurdu. Bu kadar büyük bir afetle TSK devreye girmeden baş etmek mümkün değil. Sorun şu: Türkiye böyle bir felaket yaşıyor ve silahlı kuvvetler kısıtlı sayıda müdahale ediyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil ve bunun mevzuatı falan olmaz.”
"YABANCI ÜLKELERDEN YARDIM İSTERKEN KENDİ ASKERİMİZİ ÇOK KISITLI TUTUYORUZ"
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, TSK’nın kısıtlı sayıdaki müdahalesinin bir sebebinin ise bedelli askerlik olduğunun da altını çizerek şunları söylüyor:
“TSK, NATO’nun en büyük ikinci silahlı kuvvetleri ama açıklamalara baktığınızda Türk ordusu çok kısıtlı bir sayıyla müdahale ediyor. Bunun böyle olmaması lazım. TSK’nın seferber olması lazım yani hem askeri ile hem teşkilatı ile hem de komuta yapısıyla. Biz yabancı ülkelerden yardım istiyoruz. Yardım isterken silahlı kuvvetlerimizi çok kısıtlı sayıda tutuyoruz. Acaba neden? Sadece mevzuat mı yoksa bedelli askerliğin bunda bir etkisi var mı? Bunu da sorgulamak lazım. Bedelli askerlik sistemi sayısal etki yapıyor mu?”
MEVZUAT GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
“Askeri personele bu kadar ihtiyaç hasıl olmuşken, neyden çekiniliyor” diye sorduğumuzda ise Eslen şunları söyledi:
“Ben bunun bir hata olduğunu söylerim, daha fazla bir şey söyleyemem. Bu hata gecikmeden telafi edilmelidir. Silahlı kuvvetler personel, komuta, teçhizat imkanları ile katkı sağlamalıdır. AFAD, iyi bir teşkilat, olması gereken bir teşkilat ama yetersiz kaldı, bunu kabul etmemiz lazım. Şunu da eklemek isterim: Bu vahim felaketten ders alınmalı ve TSK’nın felaketler müdahale mevzuatı yeniden gözden geçirilmelidir.”
Emekli Tuğgeneral Eslen, afet bölgesinde yaşanması olası hırsızlık gibi durumları da hatırlatarak “Asayiş de bir sorundur” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Karaktersiz insanlar çöken binaların altından da hırsızlık yapabilir. Bunun için de tedbir almak lazım. Bunun telafi edilmesi lazım, TSK’nin seferber olup, bir an önce devreye girmesi lazım.”