42 işçinin öldüğü maden ocağında kurum yetkilileri: “Bize kömür lazım, insan değil”
42 işçinin öldüğü grizu patlaması ilgili iddianame hazırlandı. Patlama öncesinde yoğun gaz kokusu olduğu, 2015’ten bu yana havalandırma sisteminin yenilenmediği, yer altında çalışan işçinin yer üstünde de iş yaptırılarak tekrar yer altına görevlendirildiği gibi pek çok korkunç ihmal yer aldı.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi’ne ait Bartın ili Amasra ilçesi sınırları içinde bulunan yer altı kömür ocağında 14 Ekim 2022 günü saat 18:15 sıralarında meydana gelen grizu patlaması sonucunda 42 işçinin hayatını kaybettiği, 10 işçinin ise yaralandığı patlamaya ilişkin iddianame hazırlandı.
Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen fezleke, Bartın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı, hazırladığı 195 sayfalık iddianameyi 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
“BİZE KÖMÜR LAZIM İNSAN DEĞİL”
İddianamedeki korkunç ihmaller zincirinden bazıları şöyle:
- İddianamede ölen işçilerin yakınları sayfalarca maden ocağında son 10- 15 gündür gaz kokusu olduğunu ifade ederek katliamın göz göre geldiğini anlatıyor.
Ölen işçilerden biri olan 32 yaşındaki Soner Ak'ın annesi Fadime Ak, olaydan bir hafta kadar önce diğer oğlu İzzet Ak’ın ocak içerisinde gaz kokusu olduğunu söylediğini, iş yerindeki şeflerin ise kendilerine “bize kömür lazım, insan lazım değil” dediğini beyan etmiş.
Daha 24 yaşındayken katliamda ölen işçi Ferhat Poyraz'ın babası Mehmet Poyraz ise oğlunun telefon görüşmeleri sırasında "baba ocakta sıkıntılar var, tedirginiz, inmek istemiyoruz, korkuyoruz ama mecburuz, ocakta çalışan sorumlular madene bizimle birlikte girmiyor, ilgilenmiyor" dediğini aktarıyor.
-Madende kullanılan aspiratörlerin tek yönlü hava sirkülasyonu yapacak özellikte olduğu yeni mevzuatta ise kullanılacak olan aspiratörlerin çift yönlü hava akışı sağlayabilen aspiratörler olması istenildiği belirtiliyor. Ancak maden ocağında 2015 yılından bugüne aspiratör modernizasyonu ile ilgili işlem yapılmamış.
Kurum yöneticileri tarafından bunun sebebi ihaleye çıkıldığı halde firmaların teklif vermemesi, tedarikçi firmanın parça temininde gecikmesi şeklinde açıklanıyor.
İŞ GÜVENLİĞİ KURSLARI YETERLİ DEĞİL
-İddianamedeki işçi ve personel anlatımları yılda iki gün verilen iş güvenliği kursunun yeterli olmadığı, işçilerin OFK maskesini açarken zorlandıkları, kaldı ki iş güvenliği eğitimlerinin teorik olarak verildiği, işçilerin maske açmayı pratik olarak bilmediklerini ortaya koyuyor. Yine iddianamede patlama gününde maskeyi açamadıklarını ifade eden işçiler yer alıyor.
Örneğin işçilerden Burak Sümertaş, ölen arkadaşlarının yeterli bir maske eğitimi aldığını düşünmediğini, iş güvenliği kursundaki eğitimlerin teorik verildiğini yine bu eğitimlerde açılmış maske üzerinden 100-150 kişiye toplu eğitim verildiğini, ayrıca kendilerine maske açtırılmadığını, daha kapsamlı eğitim olsaydı belki de olay sırasında vefat eden arkadaşlarından bazılarının hayatta olabileceğini söylemiş.
GAZ İZLEME MERKEZİNDE EKSİK PERSONEL
-Maden ocağındaki bir diğer ihmal personel yetersizliği. Öyle ki ifadelerde personel yetersizliğinden dolayı yer altında çalışan işçinin yer üstünde de iş yaptırılarak tekrar yer altına görevlendirildiği aktarılmış.
-Gaz İzleme Merkezinde iki görevli olması gerekirken patlamanın yaşandığı gün tek kişinin görev yaptığı tespit edilmiş.
-Yine iddianamede iş güvenliği uzmanlarının görevlerinin başında durmadığı, uzaktan talimatlar verip ocağa girmedikleri, sorunları rapor etmedikleri, mühendislerin de görevlerini ihmal ettikleri, müesseseye denetlemelerden önce haber geldiği, çalışılan alanın iş güvenliğine uygun hale getirildiği yer alıyor.
GAZ KOKUSUNA RAĞMEN ‘ÇALIŞMAYA DEVAM EDİN’ UYARISI
İddianamede sayfalarca, işçi yakınlarının patlamanın yaşandığı günün 10- 15 gün öncesinde maden ocağında gaz kokusu olduğunu anlattığı bölümler yer alıyor.
Ölen işçilerden Mehmet Bulut'un eşi Buse Bulut, “eşinin kendisine bir hafta kadar önce ocakta sürekli gaz birikimi olduğunu ve buna bağlı olarak yoğun bir şekilde gaz kokusu olduğunu, bu konuyu müessesedeki yetkililere söylediklerinde ‘çalışmaya devam’ şeklinde söylemde bulunduklarını, ocakta adam kayırma olduğunu, bazı kimselerin ocağa inmeden bareti asansör ile aşağı göndererek okuttuklarını, bu şekilde çalışıyor göründüklerini ancak yukarıda oturduklarını, bu şekilde diğer çalışanların 10-15 gün kadar ocağa inmedikleri zamanların olduğunu, bunu yapan şahısların yetkili kişilere içki, sigara ya da hediye vererek bu şekilde işlerini yürüttüklerini anlattığını ve şikayetçi olduğunu” beyan etti.
‘YAKINDA PATLAYACAĞIZ, YETKİLİLER ÖNLEM ALMIYOR’
Ölen işçilerden 2000 doğumlu Rahman Özçelik'in babası Yusuf Özçelik ise oğlunun yaklaşık 10-15 gün kadar önce maden ocağında bir gaz kokusunun olduğunu, "yakında patlayacağız" dediğini anlatıyor.
Ölen işçilerden Emrah Kaval'ın eşi Rabia Kaval, “son zamanlarda işten eve gelen eşinin kıyafetlerinde yoğun bir gaz kokusu olduğunu, nedenini sorduğunda uzun zamandır maden ocağında gaz sızıntısı sorunu olduğunu hatta bu sebeple 20 gün izne ayrılabileceğini söylediğini, bazı şahısların kart bastıktan sonra çalışmak için maden ocağına inmediklerini, yetkililerin buna göz yumduğunu, vardiyanın birinde 2 kişi çalıştıklarını ve çok yorulduklarını anlattığını” aktarıyor.
Katliamda ölen Sabri Akdere'nin eşi Berna Akdere ise özetle; eşinin son 15 gündür işten geldiğinde normalden farklı olarak çok yorgun olduğunu, başında sürekli ağrı olduğunu ve olaydan 10 gün öncesinden itibaren çalışmış olduğu yerde bir koku geldiğini söylediğini, patlamadan sonra önceki vardiyadan çıkan işçilerin, maden ocağında gaz kokusunun çok fazla arttığını yetkililere söylemelerine rağmen hiçbir önlem alınmayarak çalışmalarına devam ettiklerini beyan etmiş.
‘ANNE BENİ BURADAN ALIN, ÖLÜYORUM’
Katliamda ölen 22 yaşındaki Rahman Özçelik'in annesi müşteki Halime Özçelik de oğlunun 10-15 gün kadar önce “gaz kaçağı var, içeride koku var, yakında patlayacağız” dediğini söylüyor.
1999 doğumlu işçi Mustafa Can Yıldırım'ın annesi Nurten Yıldırım ise oğlunun bir defasında "anne beni buradan alın, ben burada ölüyorum" dediğini, ocakta bir ay kadar bakım çalışması yapılacağından izin verileceğinden bahsettiğini ancak bakımın yapılmadığını, sorumluların başlarında maden ocağında durmadıklarını aktarıyor.
‘BABA SIKINTILAR VAR, TEDİRGİNİZ, İNMEK İSTEMİYORUZ’
2000 doğumlu işçi Yasin Çelik'in anne ve babası Habibe ve Ömer Çelik’in ifadelerinde özetle maden ocağı içerisinde yoğun bir kokunun olduğunu, oksijen maskesi takma eğitimini kâğıt üstünde imzalattıklarını, maske takma eğitimini vermediklerini beyan etmiş.
Yine iddianamede Fikret Kansız'ın eşi Aslıhan Peker Kansız'ın alınan ifadesinde özetle; eşinin yaklaşık 9-10 gün önce ocakta gaz kaçağı olduğunu söylediğini hatta annesine "anne bizi burada patlatacaklar" dediğini duyduğunu, eve geldiğinde gaz kaçağı nedeniyle şiddetli baş ağrıları yaşadığını, bu arızalardan dolayı bakım yapılacağından izne ayrılacağını söylediğini ve şikayetçi olduğunu…” sözleri yer alıyor.
İddianamede, bir diğer korkunç ihmaller silsilesi ise şöyle anlatılmış:
“Öner Yıldız'ın eşi Tuğba Öztürk Yıldız'ın eşinin, ocak içerisindeki gaz ölçümleri ile alakalı sensörlerin sıkıntılı yerlerde oynatıldığını yani değer alçak seviyedeyken yukarı yüksek seviyedeyken aşağı takıldığını, iş güvenliği uzmanlarının görevlerinin başında durmadığını, sadece işçilere uzaktan talimatlar verip ocağa girmediklerini, sorunları rapor etmediklerini, mühendislerin de görevlerini ihmal ettiklerini, müesseseye denetlemelerden önce haber geldiğini, çalışılan alanın iş güvenliğine uygun hale getirildiğini, bu işlemlerin sadece denetmenlerden onay almak için yapıldığını, metan sondajlarının standartlara uygun yapılmadığını, müdürlerin değiştirildikten sonra sıkıntıların arttığını söylediğini, olaydan sonra olay anında görevde olanların listesinde eşinin isminin olmadığını ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği…”
ŞÜPHELİLERİN İFADELERİ
İddianamede, maden ocağının sorumlularının da ifadeleri yer aldı.
-Müessese müdürü Cihat Özdemir, aspiratör modernizasyonu ile ilgili işlemin 2015 yılından günümüze kadar uzamasının sebebinin ihaleye çıkıldığı halde firmaların teklif vermemesi, ihale sürecinin uzaması, tedarikçi firmanın parça temininde gecikmesi olduğunu beyan ederek müessesenin herhangi bir ihmalinin bulunmadığını beyan etti.
-İşletme müdürü Selçuk Ekmekci ise aspiratörün 2022 yılı içerisinde revizesinin planlandığını ancak aspiratörün modernizasyonu ile ilgili yetkinin müessese müdürlüğünün teklifi ile TTK Genel Müdürlüğünün yetkisi dahilinde olduğunu beyan etmiş. Ekmekci, bu eksikliği raporla beraber 2015 yılından bu yana bildirdiklerini, bu konuda iş sağlığı güvenliği ve eğitim daire başkanlığının sorumlu olduğunu söylüyor.
-Kurumun idari yönetim komitesi üyesi Salih Atmaca ise işletmede mesleki konuyla yeterli derecede bilgi ve tecrübesi olmayan şahısların işçi güvenliği ve idari yönden önem arz eden mevkilere getirildiğini ifade etti.
-İş Güvenliği Başmühendisi Volkan Soylu'nun söylediğine göre Merkezi Gaz İzleme Birimi normalde iki görevli olması gerekiyor. Ancak patlamanın yaşandığı gün tek kişi çalışıyor.
-Vardiya mühendisi Şahan Kahraman ise kurumda çalışan mühendis sayısının yetersiz olduğunu, olayın meydana geldiği P3 vardiyasında tek bir mühendisin çalıştığını, kurumda ‘adam kayırmacılık’ olduğunu, siyasi kanallarla, sendikal faaliyetler ile ya da hemşericilik vb. kullanılarak bu şekilde referanslı olan personelin ayakta ya da bacada çalışmadığını, daha kolay ve hafif işlerde çalıştırıldığını düşündüğünü beyan etmiş.
-Hazırlık mühendisi Hidayet Gökdere ise arınlarda yapılan degaj sondaj çalışmalarının ardından topuk mesafesi olan 15 metrelik mesafenin ihlal edilerek kömür üretiminin işletmede genel olarak işletme müdürünü talimatı ile yapıldığını, -320 kotunda degaj sondaj çalışması yapılması gerekirken yapılmadığını anladığını zira işletmede bu durumun sürekli bu şekilde işletme müdürünün talimatı ile yürüdüğünü, sebebinin ise işletme müdürünün anlatımı doğrultusunda işletmenin kömür üretim oranının düşürülmemesi olduğunu, ne yaparlarsa yapsınlar verilen talimatları uygulattıkları ve kati bir hiyerarşi olduğu için tekrar edilmesi gereken degaj sondaj çalışmalarında 10 metre ilerlemeleri geçtikten sonra burada üretim yapmak istemeseler de "çalışmayacağız" şeklinde üst amirlerine itiraz ve bildirimde bulunamadıklarını beyan etmiş.