Başakşehir'den ABD'ye Uzanan Bir Kaçakçılık Hikayesi... Her Şey Dahil 12 Bin 500 Dolar!

Abone ol

Türkiye'nin en yakıcı sorunlarından olmasının yanında en çok merak edilen konusu olan insan kaçakçılığına Gerçek Gündem ekibi mercek tutuyor. Ankara Temsilcisi Altan Sancar ile Video Muhabiri Ali Macit, insan kaçakçılarıyla 'pazarlığa' oturdu. Başakşehir'den başlayan ve ABD'ye uzanan rotanın peşine düşen Gerçek Gündem ekibi, tüm detayları aktarıyor. İşte 12 bin 500 dolarlık rotanın tüm merak edilenleri...

ALTAN SANCAR - ALİ MACİT | Türkiye’nin dışında yeni bir yaşam arayışında olanların sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye’den ayrılmak isteyenlerin ana hedefini Avrupa ülkeleri oluştururken; yeni gözde ise ABD ve Kanada... Fakat bu iki ülkeye gitmek o kadar da kolay değil. Bu yüzden birçok kişi yasadışı yollara başvurmayı tercih ediyor. Bu yolların başında ise Meksika sınırından ABD’ye girmek geliyor.

Zaman içerisinde Meksika’nın Türkiye’den gelenlerin büyük bölümünü uçaktan indikten sonra ülkeye ayak basmadan sınır dışı etmesi, bu yola başvuranları ve insan kaçakçılarını farklı yollara itiyor. Bu yollardan biri ise İstanbul’un Başakşehir ilçesindeki bir otomobil galerisinden geçiyor. Bu noktadan başlayan iki haftalık yolculuk sonunda ABD’ye uzanıyor.

BAŞAKŞEHİR'DEN ABD'YE YASADIŞI YOLCULUK 14 BİN 500 DOLAR

Türkiye’den ABD’ye iki haftalık bir yolculuk ile ulaşılabildiğine dair çok sayıda iddia gündeme geldikten sonra, bu yola başvuran M.D isimli bir Türk vatandaşına ulaştık. ABD’de bir dondurmacıda çalışan M.D, isminin açık yazılmasını istemeyerek ABD’ye nasıl ulaştığını anlattı. M.D, uzun uğraşlar sonucu ABD’de yaşayan kuzenlerinin yanına gitmeyi başardığını söylerken, bu yolculuk için cebinden 14 bin 500 dolar çıktığını da anlatıyor. Kuzenlerini de ABD’ye gönderen bir şebeke ile iletişime geçtiğini, kendisine bir ABD numarası verildiğini ve bu numaradan ‘Devran’ isimli şahıs ile görüştüğünü ve kısa süre içinde yolculuğa başladığını söylüyor.

Yolculuğa İstanbul’dan bindiği uçak ile başladığını, Kuveyt’e indiğini ve daha öne ayarlanan bir motelde bir gün geçirdikten sonra Etiyopya aktarmalı Brezilya’ya gittiğini, ardından Guatemala veya El Salvador’a gittiğini kısa kısa geçerek anlatıyor. Burada kendisine ulaşan polislerin yardımı ile Meksika’ya girdiğini ve rotayı koruyarak dört günlük beklemenin ardından ABD sınırını koşarak geçtiğini ve kısa süre içinde de gözaltına alındığını belirtti. Bu andan sonrasını ise kendisi anlatıyor. Ayrıntı istesek de vermiyor, yalnızca bir numara paylaşıyor. Numara ABD numarası olunca, şebekenin başının ABD’de mi olduğunu soruyoruz. M.D 'Hayır' yanıtını vererek, “Türkiye’de ulaşırsanız konuşur” diyor.

Verdiği telefon numarasına mesaj atarak, ABD’ye gitme isteğimizi dile getiriyorum. Bir süre sonra cevap geliyor. Konuşmayı olduğu gibi paylaşıyoruz, çünkü ilerleyen bölümlerde okuyacaklarınızı anlatmanın başka bir yolu yok:

-Amerika’ya gitmek için yazıyorum. Şartlar yol ve ücret nedir?

Kaçakçı: Ne zaman gitmeyi planlıyorsunuz?

-Size bağlı. Nereden gideceğiz?

K: Meksika tijuana

-Peki ne kadar?

K: Her şey dahil 10 bin 500 dolar

-Ya nasıl güveneceğim size? Ben gidip ailemi de buradan kurtarmak istiyorum. Fakat nasıl olacak Meksika, Türkleri sınır dışı ediyor, almıyor. Gitsek orada bizi sınırdan kim geçirecek?

K: Müsait olunca ararsınız beni.

Bu yazışmanın ardından, 23 Mayıs günü telefonlaştık. Karşımdaki ses, kendinden emindi, fazlasıyla da rahattı. Neden gitmek istediğimi sordu, kişisel nedenler olarak açıkladım. Ardından arama kararı, çıkış yasağı olup olmadığını sordu ve olmadığını söyledim. Ve sonra “Her şeyi telefonda anlatamam, bir zaman belirleyip görüşelim” dedi, anlaştık.

Aradan aylar geçtikten sonra, 29 Ağustos’ta bir kez daha yazışmaya başladık:

-Merhabalar bana dönüş yapmadınız, paramı hazırladım.

K: Fiyatlar güncellendi

-Yeni fiyat nedir?

K: 12 bin 500 dolar

-Sadece nasıl yapacağız bunu bilmiyorum. Size nasıl güveneceğim. Güvenmek istiyorum.

K: Nerede yaşıyorsunuz?

-Ankara

K: İstanbul Başakşehir’de ofisimiz var, isterseniz oraya gelebilirsiniz.

-Haftaya gelebilir miyim?

K: Tabii ki

-Tamamdır. Para getirmeme gerek var mı yanımda?

K: Müsait bir zamanda ararsanız daha iyi olur

Bir saat sonra yeni bir görüşme yapıyoruz. Görüşme sadece üç dakika sürüyor, bu görüşmede ne zaman görüşeceğimize karar veriyoruz. Üzerimde para olmasına ihtiyaç olmadığını aktarıyor. Bu sırada güven konusu yeniden gündeme geliyor ve “Şu anda sınırı geçmek için bekleyen 37 kişi var. Sırayla geçiriyoruz. Seçimlerden sonra zorlaşacak” diyor.

KAÇAKÇI İLE İLK GÖRÜŞME

6 Eylül Cuma günü, nihayet sözleştiğimiz gibi buluşmaya hazırlanıyoruz. Bizimle paylaşılan Başakşehir Fatih Caddesi üzerindeki bir otomotiv şirketini işaret eden konuma gitmek için hazırlanıyoruz. Kendi aracımız ile gitmenin doğru bir fikir olmayacağını düşünerek, bir araç kiralıyoruz. Aracı kurumsal bir firmadan kiralayarak, olası olumsuz bir durumda aracın GPS’inin son sinyal verdiği yerin yardım gelmesi için kullanılacağına dikkat ediyoruz. Yaklaşık bir saatlik yolculuk ardından Fatih Caddesi üzerinde bir alana arabayı park edip, bu kez doğrudan kendisini telefon görüşmelerinde Devran olarak tanıtan kişiyi arıyoruz.

Telefonda şirkette bir araç satışı olduğunu ve yabancıların olduğunu söylüyor. Bize yeni bir adres vereceğini, buraya gideceğimizi belirtiyor. Bir süre sonra tekrar arıyor ve bir arabanın geleceğini belirterek “Kendi aracınız ile bu arabayı takip edin” diyor. Arabanın gelmesi 20 dakika sürünce çevreyi gözlemliyoruz. Yoğunlukla sığınmacıların olduğu bölgede, dükkân sahiplerinin bir bölümü de çalışanlar da sığınmacılardan oluşuyor. Bekleyişin 20’nci dakikasında Doblo bir araç yaklaşarak, “Beni takip edin” diyor.

Bu sırada saati, aracın plakasını not alıyoruz. Aynı zamanda siteden arkadaşlara canlı konum gönderiyoruz. Saat 16.00 sularında arabayı takibe başlıyoruz, dar sokaklardan geçerek 10 dakikalık bir yolculuk yapıp gideceğimiz yere varıyoruz. Araçtaki şoför inerek, bizleri karşılıyor. Bir dikim atölyesine giriyoruz, burada bizi Devran karşılıyor. Yanında ise bir arkadaşı daha var. İçeri girip, arka bölümdeki küçük bir bölmeye oturuyoruz. Bu sırada editör arkadaşım ses kaydını başlatmak üzere tuvalete gidiyor. Kısa süre içinde dönüyor ve sohbetimiz başlıyor. Burada yaklaşık 29 dakikalık bir sohbet yapıyoruz, tamamını paylaşmayacağız. Ancak sistemin nasıl işlediğini açık açık anlattığı bölümleri sizlerle paylaşacağız.

SİSTEM NASIL İŞLİYOR?

Kısa süreli bir tanışma sohbetinin ardından, Devran “Kim gidecek?” diye soruyor. Ben de yanımdaki arkadaşı işaret ederek “Kan davası var, kurtulmak istiyor” diyorum. Devran hemen “Cinayet var mı? Varsa ona göre sistem değişiyor” diyor. Cinayet olmadığını, kan davasından kaçmak istediğini söyleyince anlatmaya başlıyor:

“Seni ABD’de kamptan bir sponsor çıkarıyor. O sponsoru da ben sana ayarlıyorum. Kaliteli mi dersen, çok kaliteli diyemem. Bu insanlarla biz ticari olarak çalışıyoruz. Bugün benimle çalışır, yarın bir başkası ile çalışır. Kaç kişiye para karşılığında sponsor oldu bilemem. Fakat dersen ki ben kaliteli ve yalnızca bana çalışacak bir sponsor isterim, onu da ayarlarız. O zaman fiyat biraz artıyor ve sponsora 2 bin 500 dolar veriyorsun. Ama mesela ben geçenlerde birine kaliteli sponsor ayarladım, bir başkasına ise normal. Normal olan bir hafta içinde çıktı, diğeri ise hala kampta bekliyor.”

İŞTE ABD ROTASI...

Devran, bu sırada Avrupa’nın cazibesini kaybettiğini ve artık tercih edilmediğini anlatıyor. ABD’nin daha büyük fırsat yarattığını belirterek, rotayı ve süreyi anlatma kısmına geçiyor.

“Buradan Kuveyt’e gidilecek. Orada bir gün kalabilir ya da doğrudan uçuş yapılır. Kalma durumu olursa otel ayarlıyoruz. Oradan Etiyopya aktarmalı olarak Brezilya’ya geçecek.

Brezilya’dan El Salvador’a gidecek, ama Bogota aktarmalı olacak. Bakın Bogota kısmı önemli. Buradan da karayolu ile Meksika’ya girecek. Arada La Paz’a gitme ihtimali de olabilir. Sonra da Mexico City’e geçecek. Son olarak Tijuana’ya geçerek, sınırdan geçişi bekleyecek.

Ama ben sana yolda karşılaşacağın sorunları söyleyeyim. El Salvador’da karayoluna gireceğiz. Asıl sıkıntı Meksika’nın içinde. Ben hiçbir firmanın yapamadığı şekilde seni Mexico City’e sokabilirim. Kendimize ait gizli bir yolumuz var. Buradan da seni ya havayolu ya da karayolu ile göndereceğim.

Açık konuşayım, geçen altı kişiyi gönderdim. Yolda çevirmeye girdiler, iki gün orada beklediler. Çevirmeden alabilmek için bizden 30 bin dolar para istediler. Çıkardık 30 bin olarak verdik ve yolcularımızı aldık. Bunun ötesi hiç başımıza gelmedi. Adamlara silah dayamışlar, korkutmuşlar. Bakın sizi korkutuyorlar, ama aynı zamanda bizimle iletişim halindeler.

Sizi çevirdiklerinde ‘Patron’ diyorlar, o biz oluyoruz. Bir anlaşma yapıyoruz, onlar El Salvador’a kurye gönderiyorlar. Kuryeden ödemeyi alıyorlar, telefon alıyorlar ve sizi tekrar Mexico City’e bırakıyorlar. Bu işte o kadar şeffafız ki sizi burada ağırlayabiliyoruz. Çünkü biz can taşıyoruz. Çoğu firma parayı ya emanetçiye bırakıyor, biz de ‘Yolcu paranın ailesinde kalsın’ diyoruz.

Geçince aile getirip bize teslim ediyor. Zaten sen sınıra gittiğinde o para gelmezse sen oradan geçemezsin, seni bırakmam! Zaten biz kartel ile de polis ile de beraber çalışıyoruz. Bak El Salvador’da geçişte polis sizin yanınıza gelerek sana fotoğrafını gösterecek. Ben senden bir fotoğrafını isteyeceğim, ben de o fotoğrafı o polise atacağım. O polis gelip sana o fotoğrafı göstermeden gidemezsin. Tüm bunlar kaliteli sponsor ile 16 bin 500 dolar tutar.”

'ABD'DE SEÇİMLER BİTİNCE ZORLAŞACAK'

Konuşma devam ederken Devran görüşme süresince hiç yapmadığı kadar telefonu ile oynamaya başlıyor. Bu sırada beni (Altan Sancar) tanımış olabileceğinden şüphe ederek, görüşmeyi sonlandırmak istiyorum. Çünkü, endişe etmemesi için arkadaşıma söylemesem de belindeki silahı fark ediyorum. Kalkmamız gerektiğini, arkadaşımın annesi ile konuşacağımızı ve haber vereceğimizi söylüyoruz. Bunun ardından son cümlesini ekliyor “ABD’de seçimler bitince zorlaşacak. Acele edin” diyor.

Arkadaşım ile yanından ayrıldıktan sonra araç ile bölgeden uzaklaşıyoruz. Birkaç gün sonra Devran ile yeniden WhatsApp üzerinden yazışmaya başlıyoruz:

K: Seçimler yaklaşıyor sen ne zaman çıkacaksın? Sorun yaşarsın yoksa kampta.

- Annesi ikna olmak üzere. Fakat kartelden korkuyor anne. Bir de ABD'ye gitmeden gözaltı olursa başka ülkede diye.

K: Yok olmaz polis ve karteller ile iş birliği içerisindeyiz. Yolun başında kendiniz görüyorsunuz zaten. Meksika'da sizi ben karşılıyorum

- Ha sen karşılıyorsun.

K: Meksika'da ben karşılıyorum, sınır geçişini kardeşim yapıyor.

ABD'YE KAÇAK GİDENLERİN VİDEOLARI

Devran son olarak son gidenlerin videolarını gönderiyor. Videoda elinde Türk pasaportu ile görünen kişi, bulunduğu ülkeyi söylüyor. Pasaporttaki damgada 8 Eylül’de ülkeden çıktığı görülüyor ve şu anda Guatemala bulunduğunu dile getiriyor. Bir başka videoda ise gönderen kişi Devran’a teşekkür ederken “Devran turizm ile yola devam” diyor.

Bu görüşmeden itibaren Devran ile bir daha iletişime geçmiyoruz, kendisi de bizimle iletişime geçmiyor. Ancak bizimle buluştuğu yerde başka ‘yolcular’ ile de görüştüğünü gözlemliyoruz.

GİDENLERE KARTEL İŞKENCESİ

Gözünü karartarak bu yola çıkanlar dışında, bir de ailesi tarafından bu yola gönderilenler var. Aralarında kadınların da olduğu farklı şebekelerle çalışan gruplar, neredeyse aynı zaman diliminde İstanbul’dan Kuveyt’e giden uçağa binerek bu yola çıkıyor. İddia odur ki Türkiye’den Kuveyt’e giden her uçakta en az beş kişi bu yolculuğa çıkmak için ilk adımı atıyor.

Bu yolculuğa çıkanlardan bir Türk vatandaşının babasıyla konuşuyoruz. İşin doğrusu, babanın kendisi bize ulaşıyor. Babanın oğlunun da bulunduğu bir grubun Meksika’da kartellerin elinde rehin tutulduğunu öğreniyoruz. Telefonu açınca kendimi tanıtıyorum ve konuşma başlıyor(Babanın isteği nedeniyle kendisinin adını veremiyoruz)

-Merhaba ben Altan Sancar. Oğlunuz Meksika’dan ABD’ye geçmek isterken karteller tarafından rehin alındığını öğrendik. Bu bilgi doğru mu?

Baba: Sizin Altan Sancar olduğunuza nasıl inanacağım? Beni WhatsApp’tan görüntülü arar mısınız?

Babayla çok kısa bir görüntülü arama gerçekleştiriyoruz. Altan Sancar olduğuma ikna olunca yine telefon görüşmesine dönüyoruz:

Baba: Doğru, oğlum karteller tarafından rehin alındı. Buradan kendisini gönderen şebeke onlarla iletişime geçti. Para gönderildi, fidye ödendi ve şimdi ABD’de kampta.

-Sorun çözüldü yani?

B: Evet, size bir video atacağım. O videoda oğlum da var. Lütfen yayınlamayın, sadece kanıt olsun diye atıyorum.

Üç ayrı video geliyor. Videolardan birinde sıraya dizilmiş on kadar Türk vatandaşı var, aralarında kadınlar da bulunuyor. Videodakiler yüzlerinden korkuları okunuyor. Hatta kimilerinin yüzünde darp izi dahi bulunuyor. Özellikle bir kadının darp edildiği anlaşılıyor. Tek tek yüzleri çekilmiş ve gönderen şebekenin çalıştığı kartel üzerinden Türkiye’ye gönderilmiş. Video ile birlikte fidye talebi de iletilmiş; tam 70 bin dolar. İkinci ve üçüncü video ise videodakilerin serbest bırakıldıktan sonra gittiği ABD sınırından. Burada sınırı geçmek üzere bir barakada bekliyorlar. Baba sözü yeniden alarak yaşadıklarını anlatıyor:

“Oğlum ile beraber gidenler tam 70 gündür yollarda. Kuveyt, Etiyopya, Brezilya, Guatemala, El Salvador ve Meksika’ya gittiler. Bakın anlatmadıklarını ben anlatayım, Meksika’da Tabasco’ya gitmek tam dört gün sürüyor. Aradaki mesafe 3 bin 500 kilometreden fazla. Tabasco Guatemala sınırında. Buradan girdiğinizde sizi eski otobüsler ile Tijuana’ya götürüyorlar. Ana yollardan gidemezsiniz, göçmen polisi yakalıyor. Burada her bir kartelin kendine ait yolu var. O yollar karteller arasında paylaşılmış. Karteller sizi o yollardan geçiriyor, ama olur da bir diğerinin yoluna girerseniz rehin alıyorlar. Bizimkileri ise şebekenin bağlı olduğu kartel, daha büyük bir kartele satmış. Zaten bu küçük karteller 2 bin dolara çalışıyor. Büyükleri ise bunlardan gidenleri satın alıyor, daha büyük paraları şebekeden istiyor. Oğlum ve arkadaşları Meksika’ya Tabasco’dan girdikten sonra Tijuana’ya giderken, Tijuana yakınlarında polise yakalanıyor. Polis bunları aynı otobüs ile geri gönderiyor. Gidiş dört gün, geliş dört gün derken; birkaç gün daha bekleyip bir dört daha harcayıp tekrar Tijuana’ya gidiyorlar. Arada yirmi gün geçiyor. Diğer ülkelerden geçişlerde de zaman geçiyor. Bir de son gidişlerinde kartel bunları satıyor. Rehin alanlar da şebekeden para istiyor. Bir süre pazarlık yapıyorlar, ama bu sürede de bizimkilere işkence yapıyorlar. İçip. İçip dövüyorlar, çatıdan üzerlerine idrarlarını yapıyorlar. Sonunda 40 bin dolara anlaştılar ve sınıra gidip ABD’ye geçti. Ben ileride diğer çocuklarımı da göndereceğim, başka çare yok.”

Boğaziçi Üniversitesi Aydın Doğan İletişim Enstitüsü Kapatıldı Güncel Beyoğlu Belediyesi'ne Kaymakamlık Engeli! Güncel