CHP'den Maden Kanunu'nun 8 maddesinin iptali için AYM'ye başvuru
CHP, Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 8 maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle AYM'ye başvurdu.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Mersin Milletvekili Talat Dinçer ve avukat Nihal Cengiz, 7501 sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 8 maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu. Başvurunun ardından açıklama yapan Günaydın " MTA'nın da yapacağı faaliyetlerde UMREK kodunu ortadan kaldıran düzenleme maden alanında yeni iş cinayetlerine davetiye çıkartmaktır. Dolayısıyla bunların iptalini istedik. Türkiye, maden cinayetlerinin en yoğun yaşandığı ülke. Almanya’da son 30 yılda maden kazası yaşanmamışken Türkiye’de her yıl yüzlerce arkadaşlarımızı maden kazalarında kaybediyoruz" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın 11 Mayıs'ta Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7501 sayılı Kanun'daki 8 maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi'ne, Mersin Milletvekili Talat Dinçer ve Avukat Nihal Cengiz ile gelen Günaydın, başvurunun ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, UMREK kodunun kullanılmamasının yeni iş cinayetlerine davetiye çıkaracağını vurguladı.
Günaydın, şöyle konuştu:
"Kum, çakıl, kalker, mermer, tuz, karbondioksit gazı, elmas, satür, yakut, zümrüt gibi madenlerin çıkartılması ve işletilmesi için UMREK kodunun zorunluluğunu ortadan kaldıran bir düzenleme yaptılar. Türkiye maden cinayetlerinin en yoğun yaşandığı ülke. Örneğin Almanya'da son 30 yıldır herhangi bir maden kazası yaşanmamışken, Türkiye'de her yıl onlarca, bazen yüzlerce arkadaşımızı maden kazalarında kaybediyoruz. Herkesin vicdanına seslenerek sormak istiyorum. Türkiye bu alandaki iş sağlığı ve iş güvenliği hükümlerini gevşetmeli mi yoksa daha mı sıkı hale getirilmeli? UMREK kodunun buralarda kullanılmasını, MTA'nın da yapacağı faaliyetlerde UMREK kodunu ortadan kaldıran düzenleme maden alanında yeni iş cinayetlerine davetiye çıkartmaktır. Dolayısıyla bunların iptalini istedik."
İmar planlaması zorunluluğunun ortadan kaldırılmasının güvenilir çevrede yaşam hakkının ihlaline yol açacağını söyleyen Günaydın, şunları kaydetti:
"Yenilenebilir enerji üretim santralleri ve yenilenebilir enerji kaynağına dayalı birden çok kaynaklı üretim tesisi için imar planı yetkisini, zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Türkiye'de hem sanayi alanında hem kentleşme alanında bir kirlilik varken imar planı zorunluluğunun bu alanda ortadan kaldırılması Türkiye'nin çevresel açıdan yeni felaketlere sürüklenmesi anlamını taşımaktadır. Bunu da iptal istemiyle taşıdık. Yüzen LNG tesisleriyle doğal gaz depolama tesislerinde istisnalar hariç kanuni hiçbir ölçüt öngörülmeksizin enerji piyasası düzenleme kuruluna düzenleme yetkisini verme konusu bu alandaki kayırmacılığı önemli ölçüde artıracaktır. Bunun da iptalini taşıdık."