CHP'li Engin Altay: TSK, madenciler deprem bölgesine yetiştirilebilseydi en az 10 bin kişi hayatta olacaktı
6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremleri afete dönüştüren ihmaller TBMM gündemine taşındı. CHP'li Engin Altay, Meclis'teki konuşmasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve madencilerin arama kurtarma çalışmalarında görevlendirilmesinin gecikmesinin neden olduğu kayba dikkat çekti.
6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremler 11 ilde yıkıma neden oldu. Türkiye Büyük Millet Meclis (TBMM) bugün deprem gündemiyle toplandı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM Genel Kurulu’nda; “Deprem öncesi ihmaller, sonrası beceriksizlik, izansızlık ve özensizlikten dolayı ölü sayımız depremin vurduğundan fazla olmuştur. Yani depremin şiddet ve büyüklüğünden ziyade öncesi ihmal sonrası beceriksizlikten dolayı daha çok insanımız canını kaybetti. İlk gün Türk Silahlı Kuvvetleri, madenciler oraya yetiştirilebilseydi bugün ölmüş en az 10 bin kişi hayatta olacaktı. Bunun bir bedeli olmamalı mı?” dedi.
Deprem öncesi ve sonrası gelişmeleri değerlendiren Altay, şunları söyledi:
“SONUÇLARIN YIKICILIĞI VE AĞIRLIĞI DEPREM ÖNCESİ İHMAL, DEPREM SONRASI MAALESEF BECERİKSİZLİKTİR”
“Bir ay bir gün önce Türkiye, 85 milyon büyük bir acıyla sarsıldı. Malum depremi yaşadık. Şüphesiz kimse bunu istemez, şüphesiz ne yönetenler ne muhalefet böyle bir şey olsun istemez. Ama yönetenlerin sorumluluk noktasında işi Allah’a havale etmelerini de anlamak mümkün değil. Sonuçların yıkıcılığı ve ağırlığı depremin şiddet ve büyüklüğünden değildir. Sonuçların yıkıcılığı ve ağırlığı deprem öncesi ihmal, deprem sonrası maalesef beceriksizliktir. Bunu bir siyasi polemik olsun, buradan bir şey üretelim diye söyleyen namerttir. Böyle konularda Cumhuriyet Halk Partisi her zaman devletiyle güç ve iş birliği hatta iktidarla güç ve iş birliği yapma konusunda samimi olmuştur.
Sayın cumhurbaşkanının da kabul ettiği gibi bizim özellikle ilk iki günle ilgili vatandaşlardan bize gelen, benim bizzat ikinci günde oraya gittiğimde yaşadıklarımızdan, gördüklerimizden kaynaklı feryadımızdır. Bizim feryadımız vatandaşın sesiydi. Ama cumhurbaşkanı bize hakaretamiz laflar ederek bizim gördüğümüz gerçekleri kamuoyuyla paylaşmamızı yadırgadı. Sonra devletin valisi gitti vatandaşlara, ‘İlk üç gün gelemedik, özür diliyoruz’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, ‘İlk günlerde gereğini yapamadık’ dedi, ‘helallik’ istedi. Demek ki neymiş muhalefetin sesine ilk baştan kulak vermek lazımmış.
“GÖREVİNİ YAPMAYANLAR KIZILAY VE AFAD BAŞTA OLMAK ÜZERE, İLGİLİ BAKANLAR OLMAK ÜZERE BU YÖNETİCİLER”
Biz söyleyince bize hakaret ettin sonra Adıyaman’da niye bizim söylediğimizi tekrar ettin? Bu doğru değil. ‘Vinç vardı operatör yoktu’ dedik. ‘Çadır vardı kurulamadı’ dedik. ‘Erzak vardı depoda çürüdü’ dedik. ‘Battaniye vardı ama herkes üşüdü’ dedik. Bunların hepsi doğru. Bağlandığımız televizyonlara oradaki çadır feryadını söylerken, aradan belli bir süre geçti Kızılay çadır satışına geçti. Kızılay deyince akla üç şey gelir; kan stoku, çadır stoku, erzak stoku. AFAD’ın da yoktu. Üçüncü gün devlet kendini gösterebildi. ‘Devlet hiç yoktu’ demiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanında altını çizdiği ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk gün söylediği gerçek maalesef bir vebal. Her vebalin bir bedeli var. Ben demedim ki Erdoğan istifa etsin ama komşumuz Yunanistan’da tren kazası oldu Ulaştırma Bakanı istifa etti. AFAD çadır kurmada yetersiz kalmış, geç kalmış sonra Kızılay çadır satmış. O adamın orada oturması abesle iştigaldir. AFAD yöneticileri aynı şekilde; ben orada 9 günümü geçirdim AFAD, Kızılay, belediyeler, gönüllüler dahil ilk günden bugüne kadar can siperhane çalışanlardan Allah razı olsun. Herkes görevini yaptı. Görevini yapmayanlar Kızılay ve AFAD başta olmak üzere, ilgili bakanlar olmak üzere bu yöneticiler.
“BUNUN BİR BEDELİ OLMAMALI MI?”
50 bini aşkın insan ölmüş, bir valinizde, ‘ölü sayısı bu açıklananın 3 katı’ dedi. Gerçekleri gizlememek lazım. Deprem öncesi ihmaller sonrası beceriksizlik, izansızlık ve özensizlikten dolayı ölü sayımız depremin vurduğundan fazla olmuştur. Yani depremin şiddet ve büyüklüğünden ziyade öncesi ihmal sonrası beceriksizlikten dolayı daha çok insanımız canını kaybetti. İlk gün Türk Silahlı Kuvvetleri, madenciler oraya yetiştirilebilseydi bugün ölmüş en az 10 bin kişi hayatta olacaktı. Bunun bir bedeli olmamalı mı?”