Deprem sonrası bulunamayan kızı ve torunları için yardım isteyen anne: 55 kişinin 55'i de kayıp
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremde Rönesans Rezidans'ta enkaz altında kalan Tuğba Koşar ve 2 çocuğundan halen haber alınamadı. Memleketi Aksaray’da gözleri yaşlı bekleyen anne ve babası, kızları ve torunları için yardım istedi.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve Türkiye’yi yasa boğan 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremlerde yıkılan Rönesans Rezidans'ın 3. katında kalan Tuğba Koşar (36) ve çocukları Mustafa Kemal Koşar (3) ile Mehmet Akif Koşar'ın (1) depremin ardından yaklaşık 4 ay geçmesine rağmen ne canlı ne de cansız bedenlerine ulaşılamadı. Eşi polis memuru olan ve 5 yıldır Hatay’ın Antakya ilçesi Ekinciler Mahallesi İnönü Bulvarı'nda bulunan Ekinci Özel Eğitim Meslek Okulunda öğretmenlik görevi yapan Tuğba Koşar, kaldıkları Rönesans Rezidans'ın yıkılması sonucu 2 çocuğuyla birlikte enkaz altında kaldı. Depremin ardından 4 ay geçmesine rağmen Tuğba öğretmen ve çocuklarından hiçbir haber alınamazken, bir umutla gözü yaşlı bekleyen anne ve babası devletten yardım istedi. Kızlarının ne ölüsüne ne de dirisine ulaşamadıklarını belirten anne ve baba, arama alışmalarının ve DNA çalışmalarının hızlanmasını istediklerini söyledi.
Enkazın taranmasını istediğini belirten anne Suna Öztürk (55), "A2 bloktaki 55 can yandı mı? Yoksa canlılar mı? Yandılar da enkazdan mı çıkmadılar? 55 kişi birden kayıp. Bunların içinde benim kızım Tuğba Koşar, onun evlatları 3 yaşındaki Mustafa Kemal Koşar, 1 yaşındaki Mehmet Akif Koşar’ın ne ölülerini ne de dirilerini bulamadık, ulaşamadık. Antakya’da enkazın bekletildiğini söylüyorlar. Ben o enkazın taranmasını istiyorum. DNA sonuçlarını savcılığın bir an önce işlemleri hızlandırmasını istiyorum. Bu bilinmezlik bizi mahvediyor. Günün 24 saatini gözyaşıyla geçiriyorum. Çünkü çocuklarım aklıma geldiği zaman içim yanıyor, mahvoldum bittim zaten. Yeni bakanımızdan da rica ediyorum ki bu işlemlerimiz hızlansın. Devletimizden bir beklentimiz var ki, bize bir bilgi vermelerini istiyoruz. Yandılarsa yandılar, canlılarsa canlılar. Bir şekilde aranıp taranmasını istiyorum. Yani insan bir diş bulmayla mutlu olur mu? Ben evlatlarımdan bir diş dahi bulsam onunla mutlu olacağım. Bize bir an önce haber ulaştırın, bilgi verin. Kızım orada zihinsel engelliler öğretmeniydi. Ekinciler Mahallesi'nde bir okulda öğretmendi. 5 yıldır orada görev yapıyordu. İlk önce Bingöl’e gitti, sonra eşi polis olduğu için Bingöl’den Antakya’ya geçtiler. Kızımın eşi sağ, eşi polis olduğu için o gece görevdeydi. Ama benim çocuklarım yoklar. Bina onların olduğu bölüm, yani 3. kattan kırılmış. Çöküntü altında kaldılar ve hiçbir şekilde ulaşamadık” dedi.
"ALLAH'IM EVLAT ACISI VERME"
Evlat acısının tarifsiz bir duygu olduğunu anlatan baba Ahmet Karaman (60) ise, “6 Şubat, bizim için derin bir acı, hüzünlü bir yıl ve ömür boyu çekeceğimiz çilenin adı. 4 ay geçmesine rağmen çocuklarımdan hala bir haber alamadık. İlk önce bekliyorsunuz ki, ‘Kurtarayım’ diye. İlk günlerdeki görüşümüz böyleydi. Daha sonra, ‘Ölüsü olsun ona ulaşayım’ diyorsunuz, sonra da, En azından bir mezar taşı olsun da onu ziyarete gideyim’ diye bunun acısıyla yanıp kavruluyorsunuz. 4 ay geçmesine rağmen biz çocuklarımıza bir türlü ulaşamadık. Göz nurumuz, ciğerparemiz, bir tanemiz kıymetli Tuğba hocamı Allah’ın sevgili Cumhurbaşkanımdan bu olaya el atmasını, yanan yüreğimizi söndürmesini için sadece bizim değil, 55 tane vatan evladının bulunmasını istiyoruz. Bunlarda devlet kademelerinde görev yapan insanlar. Bu acı Türkiye’nin acısı oldu. Bu kayıp olanların tarafımıza ölü ya da diri olarak bulunmasını ve bildirilmesini istiyoruz. ‘Allah’ım evlat acısı verme’ diye dua ediyorum. Allah’ım kimseye evlat acısını yaşatmasın. Hakikaten zor, tarifi çok zor olan bir acı. Bu acıyı dindirmek sevgili Cumhurbaşkanımıza düşüyor. 4 ay olmasına rağmen hiç kimseden soramıyoruz, sorduramıyoruz. Bizim elimizin uzanacağı hiçbir yer kalmadı. Bizim çocuklarımızın ölü ya da diri bulunup emaneti sahibine teslim edilmesini istirham ediyoruz” diye konuştu.