Depremdeki iletişim skandalında da iktidar eli var: Türkiye’de baz istasyonlarını besleyen tek şebeke Türk Telekom'un; o da yatırım yapmıyor
İletişim Uzmanı Nebil iletişim ve internet altyapısında Türk Telekom'un tekel olduğunu ve gerekli yatırımı yapmadığını belirtti. GSM operatörlerinin depreme hazırlıksız olduğunun ortaya çıktığını belirten Nebil, “Sistem çöktü çünkü Türkiye’nin haberleşme alt yapısı AKP tarafından engellendi" dedi.
Türkiye’de, Kahramanmaraş merkezli depremler sonucu büyük can ve mal kaybı yaşandı. Bu yetmezmiş gibi deprem bölgesinde yaşayan insanlar depremden sonra iletişim kanallarını kullanamadı.
Halen daha depremin etkilediği birçok ilde internet ve telefon bağlantıları konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Oysa devlet, anayasal bir hak olan haberleşmeyi vatandaşına sağlamakla yükümlü.
İletişim neden sağlanamadı? Depremin etkilediği kentlerde mobil baz istasyonları gönderildi mi? AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) raporlarına geçecek kadar deprem olacağı bilinen kentlerde bugüne kadar bir planlama yapılmadı mı?
Bu ve benzer sorular için Türkiye’deki GSM şirketleri olan Vodafone, Turkcell, Telekom’u haber için aradık, mail attık. Herhangi bir dönüş olmadı.
"TEK BİR ŞEBEKE VAR, BİRDEN FAZLA ŞEBEKE OLMASI LAZIMDI"
İstanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümü mezunu Füsun Sarp Nebil, 1998-2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Nebil, Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermeye devam ediyor. Nebil’in ayrıca Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları bulunuyor.
Bilişim üzerinde çalışmalar yapan Füsun Sarp Nebil, “Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra insanlar neden birbirine ulaşamadı? Sistem neden çöktü?” diye başladığımız sorulara yanıt verdi.
“Sistem çöktü, çünkü Türkiye’nin haberleşme alt yapısı AKP tarafından engellendi. Bu yeni değil, 10 yıldan uzun bir süredir BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) eliyle engelleniyor. Tabi ki operatörlerin bir sürü hatası var ama soru sormamız gereken öncelikli yer GSM şirketleri değil BTK. Bant daraltmasından bahsetmiyorum. Güvenilir bir mobil şebekede baz istasyonları networkü havadan almıyor. Bunların altından fiber geçiyor. Örneğin Turkcell’in Bölgedeki merkezi ile baz istasyonu arasındaki bağlantı fiberle sağlanıyor. Ben Naci Görür'ün depremi ikaz etmesi gibi 10 yıldır, 500 bin kilometre olan fiberimiz çok az diye bağırıyorum. Üstelik Türkiye’de şebeke bir tane yani bütün bu baz istasyonlarını, sabit hatları besleyen, interneti besleyen tek bir şebeke var. O da Türk Telekom tarafından yapılıyor.”
AFRİKA ÜLKESİ GANA’NIN BİZDEN DAHA UZUN FİBERİ VAR
Şebekenin tek bırakılmasının nedeni nedir?
Nebil şöyle açıklıyor:
“Türk Telekom tekel bırakılmak istendi ve yapıldı. AKP, bu yolla haberleşmemizi adeta engelliyor. Ana medyayı ele geçirdiler ama sosyal medyayı çok uluslu firmalar oldukları için ele geçiremiyorlar. Böyle alıştık diye alt yapı böyle olur zannediyorsunuz, hayır! Bu ülkede birden fazla şebeke olması lazımdı. Normalde eğer şebekeye izin verselerdi bugün o deprem bölgesinde diğer bütün firmaların ayrı şebekesi olacaktı hatta GSM operatörü olmayan firmaların da şebekesi olacaktı.”
LİSANSI OLAN FİRMALAR VAR AMA DÖŞEYEMİYOR
Nebil, tüm ülkenin tek şebekeye muhtaç bırakılmasının akıl alır olmadığını söyleyerek şu örnekle anlatıyor:
“Söylediğim şey bant genişliği, daraltma değil. Bu size söylediklerimi su boruları örneği ile anlatayım. Evlerinize borularla su geliyor, bant daraltma, barajlarda su kalmadı, suyu azalttılar demek. Benim söylediğim ise barajlardan su akımını kesmek demek. Barajlardan evlere gelecek suyun vanasını arıza görmüş, hiç gelmiyor. Çok büyük skandal! Bakın, bu ülkede fevkalade iletişim olsaydı, 4- 5 milyon kilometre fiber olmalıydı. Fevkalade demeyelim, iyi oranda iletişim olsaydı diyelim, 1- 2 milyon kilometre fiber olmalıydı. Gana bir Afrika ülkesi, 2011’de 650 bin kilometre fiberi vardı. Bizim bugün 2023’te 500 bin kilometre fiberimiz var. 4 milyon- 5 milyon olmalıydı, 500 bin var.”
Nebil, 2006 yılında, BTK’dan 14 firmaya fiber döşeme yani alt yapı lisansı verildiğine vurgu yaparak “Ama bu firmalar alt yapı döşeyemiyor” diyerek şöyle açıklıyor:
“17 yıl önce, BTK 14 firmaya fiber döşeme yani alt yapı lisansı verdi. Hem de 200 bin dolar gibi lisans ücretleri alarak ama bu firmalar döşeyemiyor. Çünkü Türk Telekom tekel bırakılmak istendi. Oger Telekomünikasyon zamanı muhtemelen yatırım yapmak yerine temettüye para aktarılsın istiyorlardı. (Temettü, şirketin dönem içinde elde ettikleri kârdan mevcut ortakların pay alma hakkı.) Başka bir açıklaması olamaz herhalde. Bir tek firma, Türk Telekom alt yapıyı yapacak derseniz, rakipleri yapamaz. Yani Vodafone, Turkcell yapamaz, GSM operatörü olmayan Doruk Net, İş Net yapamaz, hiçbiri yapamaz. Türk Telekom’da yatırım yapmak zorunda kalmaz, yapmayınca da paralar yatırıma gitmez, temettü olarak dağıtılır. Yatırım yapmaz, çünkü haberleşmeyi istemiyorlar.”
“TEK ŞEBEKE OLMASI, MİLLİ GÜVENLİK SORUNU”
“Enkazın altındaki alt yapı da çöktü” diye hatırlatan Nebil, “Turkcell’in bölgede 8900 tane baz istasyonu olduğu" açıklamasını hatırlatarak şunları söylüyor:
“8900 baz istasyonundan, 2500’ü çökmüş, yani üçte biri. Üçte ikisi çökmediği halde neden haberleşme tamamen çöktü? Çünkü altındaki bağlantı çöktü. Yolun bir tarafındaki apartmanlar çöktü, bir tarafındaki çökmedi. İki tane şebeke olsaydı belki öbür şebeke çökmeyecekti, baz istasyonları çalışmaya devam edecekti. Bu sorun aynı zamanda milli güvenlik sorunu. Ukrayna’ya Rusya saldırdığı zaman önce elektrik sistemini ve haberleşmesini engelledi. Sizin birden fazla alt yapınız varsa iletişimi kapatmak daha zor olur. Allah korusun tek şebeke ise kapattınız mı ülke haberleşemez.
En son 2019’da İstanbul’da 5, 8 büyüklüğünde deprem oldu. Ulaştırma Bakanı çıkıp, aynı anda konuşma sayısı 108 milyondu, arttırıyoruz 175 milyon yapacağız dedi. Çok doğru bir sual sordunuz. Depremden sonra İBB bölgeye 11 tane mobil baz istasyonu gönderdi dediniz. GSM Operatörleri kaç tane gönderdi acaba? AFAD’ın, BTK’nın iletişim üzerine senaryolarının hazır olması gerekirdi. Deprem bölgesinde, operatörlerin baz istasyonu sayısı da az. GSM operatörlerini aradım dediniz. Operatörlerin de bu durumda payı yok değil.”
GSM OPERATÖRLERİNE SORULACAK SORULAR
Nebil, bilişim sektöründe “felaket planlaması” diye bir tanım olduğundan söz ederek, Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, Vodafone Türkiye CEO'su olarak Engin Aksoy ve Telekom'da CEO'su Ümit Önal’a şu soruların sorulması gerektiğine dikkat çekiyor:
-Deprem bölgesindeki abone sayınız nedir?
-Deprem bölgesinde baz istasyonu sayınız nedir?
-Bunların 2G, 3G olarak sayıları nedir?
-Baz istasyonlarınızın ne kadarı bina üzerindeydi? Ne kadarı kulede?
-Operatörünüze ait kaç tane mobil baz istasyonunuz var? Bölgeye kaç tane gönderdiniz?
-Bu bölgede deprem olunacağı biliniyordu, AFAD bu öngörüyü raporlamış, yazmıştı. Bu bölgede AFAD ya da BTK sizden haberleşme yedeklemesi istedi mi? Onlar istemese de siz kendiniz felaket planlaması kapsamında yedekleme yapmış mıydınız?
Nebil, son sorudaki “yedekleme” yöntemini şöyle açıklıyor:
“Yani şebeke oradan yürümezse, buradan yürüyecek denilir. Yani Maraş’ta deprem olacak, burada haberleşmenin nasıl yürüyeceğini bize gösterin. Örneğin İstanbul için böyle bir planlama var mı? Bilmiyoruz. Aslında BTK’nın ‘felaket planlaması’ kapsamında operatörlere şöyle demesi gerekiyordu: 24 saat içinde, buradaki abone sayınızla orantılı sayıda mobil baz istasyonu göndereceksiniz. Bunu demesi lazımdı.”
‘AFAD, KIZILAY, İTFAİYE VE BELEDİYELER İÇİN KAMU HABERLEŞMESİ OLMASI GEREKİRDİ’
Nebil, bölgedeki abonelerin iptalinde, cihaz parası istendiği sorununa dikkat çekiyor:
“Kişinin binası yıkılmış, internetini iptal ettirmeye çalışıyor. Niye uğraşsın? Sen iptal et, sormaya gerek yok. İptal ettirmeye çalışan kişiye, size wireless cihaz vermiştik, 500 TL onun için ödeyeceksiniz deniyor. Böyle bir rezalet olur mu?”
Tüm bu bilgiler dışında iletişimde nasıl bir önlem alınabilirdi? Nebil, kamunun yani deprem bölgesinde arama- kurtarma yapan ekiplerin, sağlık, itfaiye, kolluk, Kızılay, AFAD ve hatta STK’ların kullanacağı ve GSM şebekesini meşgul etmeyen “acil haberleşme sistemi”nin Türkiye’de olmadığını ifade ediyor:
“Önlem şudur: Kamunun acil haberleşme sistemi yok. Bunun üzerine ilk yazımı 2010’da yazdım. Bütün kamunun yani AFAD, Kızılay, itfaiye, belediyeler, kolluk hatta STK’lar, bunların hepsinin kamu haberleşme kullanması lazımdı. Koordinasyonsuzluğun en büyük sorunlarından biri de kamu haberleşmenin olmamasıydı. Ama daha önemli problemi söyleyeyim size: Bölgedeki sıkıntıdan ötürü enkaz altındaki insanların kullanacağı telefon kapasitesini doldurdular mı acaba? Bunu sormamız lazım. Jandarma’ya özel iletişim uygulaması olduğunu söylüyorlar. O Jandarma’ya ait, benim söylediğim o değil. Herkesin birlikte olacağı ve telsiz üzerinden yürüyeceği, GSM şebekesini kullanmayan bir hat olması gerekiyor.”