Eğitim-İş, MEB önünde kalıcı yaz saati uygulamasını protesto etti

Abone ol

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), kalıcı yaz saati uygulamasını Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde protesto etti.

Eğitim-İş, kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle öğrencilerin karanlıkta okula gitmelerini, "Eğitimde Karanlığa Hayır" sloganı ile Milli Eğitim Bakanlığı önünde bugün gün batımında, ellerinde fenerlerle protesto etti.

Eğitim-İş üyeleri, “Karanlıkta eğitime hayır. Çocuk güne gün ışığında başlamalı, eğitim gün ışığında olmalıdır” yazılı pankart açtı. Eğitim-İş üyeleri “Karanlığa geçit yok”, “Mustafa Kemal’in öğretmeniyiz”, “Karanlıkta eğitim istemiyoruz” sloganlarını attı.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, şöyle konuştu:

“Eğitim gün ışığında olmalı, günün aydınlanması ile başlamalı kararması ile bitmeli. Eğitimi ve çalışma saatlerini gün ışığına göre planlamayan AKP, 2016’dan beri hayatımıza soktuğu kalıcı yaz saati uygulamasıyla da özellikle kış mevsiminde, tüm ülkeyi karanlığa mahkum etmiştir. Ülkenin bulunduğu coğrafi konuma göre yapılması gereken saat düzenlemesinin siyasi iktidarın bilimsel dayanaklardan uzak bir şekilde inatla yerine getirmemesi sonucunda gün ışığına göre planlanmayan ders saatleri, karşılanmayan okul ve derslik ihtiyacı inatla sürdürülen kalıcı yaz saati uygulaması eğitimi ve çocuklarımızı olumsuz etkilemektedir. Bu plansızlık ve inat sebebiyle çocuklarımız, daha günün ağarmadığı saatlerde yollara düşmek zorunda kalmaktadır. Uykuya ve gün ışığına gelişimsel olarak en ihtiyaç duyduğu yıllarda çocuklarımızın bu kör, ışıksız saatlerde okula gitmek zorunda bırakılması velileri de zora düşürmektedir. Özellikle kış mevsiminde, günün ilk ders saatlerinde çocuklar henüz uyku mahmurluğunu üzerlerinden atamadığı için verim alınamamaktadır.

“ÇOCUKLARIMIZI KARANLIKTA EĞİTİME MAHKUM EDENLER BAKANIN TARİKAT VE CEMAATLERLE PROTOKOLLER YAPILDIĞI İTİRAFINDAN DA ANLAŞILACAĞI ÜZERE EĞİTİMİ DE KARANLIKTA BIRAKMIŞLARDIR”

Yıllardır dikkat çektiğimiz okul/derslik sayısındaki yetersizlik nedeniyle büyükşehirlerde bile birçok okulda ikili eğitim devam etmekte, bir okul binasında birkaç okulu dolduracak kadar çok sayıda öğrenci, adeta vardiyalı biçimde eğitim görmektedir. AKP’nin 5 yıl önce bitirme sözü verdiği ikili eğitim garabeti nedeniyle bir grup öğrenci okula daha gün ağarmadan giderken, okula geç gelen grup ise ancak akşam karanlığında evine dönebilmektedir. Gün ışığına göre planlanmayan ders ve çalışma saatleri güvenlik açığı da yaratmaktadır. Eğitim-İş olarak hükümete bir kez daha sesleniyoruz: Hiçbir bilimsel temeli olmayan, milli eğitimi ve milli ekonomiyi baltalayan, ülkede koca bir güvenlik açığı oluşturan kalıcı yaz saati uygulamasından derhal vazgeçin. Ders saatleri gün ışığına göre ayarlanmalı, okul ve derslik ihtiyaçları karşılanmalı, çocuklarımız sabahın ilk saatlerinde karanlık sınıflarda ders dinlemeye, akşamın karanlık saatlerinde evine dönmeye mahkum edilmemelidir. Çocuk güne, gün ışığında başlamalı, eğitim gün ışığında olmalı. Yanlış ekonomi politikalarıyla, gerici hamlelerle, adaletsizliklerle manevi olarak koyu bir karanlığın içine itilen ülkeyi, bir de somut bir karanlığa mahkûm etmeyin. Çocuklarımızı karanlıkta eğitime mahkum edenler bakanın tarikat ve cemaatlerle protokoller yapıldığı itirafından da anlaşılacağı üzere eğitimi de karanlıkta bırakmışlardır. Bakan Tekin’in sayılarını olandan çok daha düşük söylemesine rağmen açık bir itiraf ve laik cumhuriyete açık bir meydan okuma vardır. Cumhuriyet fazilettir, cumhuriyet erdemdir.

“TÜM KAMUOYU KARANLIKTA EĞİTİME DE EĞİTİMDE KARANLIĞA DA SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ”

Cumhuriyet kurumlarında görev yapanlar yetkinliğiyle liyakatiyle güven vermelidir, cumhuriyet kurumları denetlenebilir, hesap verebilir ve şeffaf olmalıdır, Bakan Tekin’e soruyoruz 2 bin 706 protokol neden sitenizde açıkça yayınlanmaz? Neyi gizlemeye çalışıyorsunuz? Ve bizim sayısının katbekat fazla olduğunu bildiğimiz sizin topu topu 10 kadar dediğiniz bu yapılar kimlerdir? Bu cemaat ve tarikatları bir de sizden öğrensin tüm kamuoyu karanlıkta eğitime de eğitimde karanlığa da seyirci kalmayacağız. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkacak mücadelemizi büyüteceğiz. Tarikatlar, MEB desteğiyle ve protokoller aracılığıyla eğitimde cirit atmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in pişkince tarikatlarla protokolleri sürdüreceklerini açıklaması, eğitimdeki gerici kuşatmanın dozunun daha da artırılacağının emaresi olmuştur. Bu durumda Başöğretmen’in eğitim neferleri olarak bizlere düşen de eğitimi içine gömüldüğü bu karanlıktan kurtarmaktır. Kurtaracağız.

“EĞİTİM-İŞ OLARAK, ‘OKULLARIMIZDA TARİKAT VE CEMAATLERİ İSTEMİYORUZ’ SLOGANIYLA EYLEMLİLİK SÜRECİMİZİ BAŞLATIYORUZ”

Eğitim-İş olarak, ‘Okullarımızda tarikat ve cemaatleri istemiyoruz’ sloganıyla eylemlilik sürecimizi başlatıyoruz. Eğitimdeki fiili işgale karşı velilerimizi okullarına dilekçe vermeye, herhangi bir protokol veya izin adı altında veli izni alınmadan bir faaliyete katılmasını kabul etmediklerini. Eğer fiili olarak böyle bir durum yaratılırsa ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirtmelerini öneriyoruz. Öğretmenlerimiz ve velilerimiz yaşadıkları olumsuzlukları sendikamız Eğitim-İş le paylaşabilirler. Hem örgütsel gücümüzle hem de hukuki mücadelemizle eğitimdeki karanlığa karşı direneceğiz. Mücadelemizi büyüteceğiz. Tüm yurttaşlara eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkma çağrısı yapıyoruz! Tüm siyasi partileri, sendikaları, meslek odalarını, dernekleri ve velilerimizi, bugünümüze ve yarınımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.

“ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA DERSLERE KOKARTLARIMIZLA GİRECEĞİZ, TÜM VELİLERİMİZE DE ÇAĞRI YAPARAK ALANLARDA OLACAĞIZ. TÜM İL ÖRGÜTLERİMİZ ARACILIĞIYLA HER İLİN VEKİLLERİNE ANAYASAYI VE YEMİNLERİNİ HATIRLATICI FAX VEYA MAİL EYLEMLİLİĞİ BAŞLATACAĞIZ”

Gelin hep birlikte Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e, devrimlerine, emanetlerine ve Cumhuriyetimize ilelebet sahip çıkacağımızı bir kez daha ilan edelim. Eğitim-İş olarak, tüm illerde, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyettir. Medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir’ sözlerini içeren pankartları sendika binalarımıza asacağız. Okulların öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının iş yerleri olduğunu, mesleğimizi değersizleştirmelerine asla izin vermeyeceğimizi haykırmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki hafta derslere kokartlarımızla gireceğiz, tüm velilerimize de çağrı yaparak alanlarda olacağız. Tüm il örgütlerimiz aracılığıyla her ilin vekillerine Anayasayı ve yeminlerini hatırlatıcı fax veya mail eylemliliği başlatacağız. Süreci dinamik bir şekilde değerlendirmeye devam edeceğiz. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkacağız. Tüm demokratik kitle örgütleriyle ve yurttaşlarımızla birlikte mücadeleyi büyütmeye varız, biz hazırız. İlelebet Cumhuriyet, ilelebet Cumhuriyet, ilelebet Cumhuriyet.

“OKULLARDAKİ ÖĞRENCİLER SİZİN TARİKAT VE CEMAATLERİNİZE MÜRİT TOPLAMA YERİ DEĞİLDİR”

‘Karanlıkta eğitime hayır’ dediğimiz gibi ‘Eğitimde karanlığa da hayır diyoruz. İster Milli Eğitim Bakanı olun, ister Cumhurbaşkanı olun. Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’sı ve yasaları çok nettir. Laik bir ülkede yaşıyoruz. Okullara gönderdiğiniz çocuklara her istediğinizi yapamazsınız. Okullardaki öğrenciler sizin tarikat ve cemaatlerinize mürit toplama yeri değildir. Bunlara izin vermeyeceğiz. Tarikatların ve cemaatlerin okullarımıza girmesine izin vermeyeceğiz. Bakan’a bir kez daha buradan çağrı yapıyorum. Cumhuriyet fazilettir, erdemdir. Cumhuriyet’in kurumlarında oturanlar, liyakati ve yetkinliğiyle halka güven vermelidir. Anlaşılan o ki siz Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturmaya yetkin değilsiniz. Cumhuriyet devrimlerine, anayasasına açıkça meydan okuduğunuzu görüyoruz. Israrla alanlarda her seferinde söylediğimiz ‘Tarikatlar ve cemaatler okullarda cirit atıyor’ derken yine sizin siyasi iktidarınızın temsilcileri ‘Buna kargalar bile güler demişti’. ‘Tarikatlar, devlete sızdı’ derken ‘Buna kargalar bile güler’ demişlerdi. Şimdi görüyoruz ki sızmak nerede, tarikatlar ve cemaatler devletin birçok kurumunun içerisinde yerleşmiş durumda. Hatta bakanlar onların sözcüsü haline gelmiş durumda.

“BU ÜLKENİN ÇOCUKLARINI TARİKAT VE CEMAATLER KORUMAZ. 15 TEMMUZ’DAN DA MI DERS ALMADINIZ? BİNLERCE VAKFI VE DERNEĞİ TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞU İÇİN KAPATMADINIZ MI?”

Okullar sizin tarikatlara potansiyel mürit toplama yerleriniz değil. Çocuklarımızı sizin tarikat ve cemaatlerinize emanet etmeyeceğiz. Bakan Tekin hakkında Eğitim-İş olarak suç duyurusunda bulunduk. Bundan sonra da süreci yakından takip edeceğiz. Bugün Bakan Tekin’i o koltuğa atayanlar bellidir. Bugün Bakan Tekin’in o koltuktan gitmesine ya da kalmasına karar verecek kişinin de Cumhurbaşkanı olduğunu herkes biliyor. Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet’e, Anayasası’na, yemin ettiği Anayasa’ya sahip çıkmak zorundadır. TBMM’deki milletvekillerine sesleniyorum. Orada hepiniz Anayasa’ya, Atatürk devrimlerine, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılık yemini ettiniz. Bu mudur sizin yemininiz? Bir itiraf var ama aynı zamanda bir meydan okuma var. Biz cumhuriyete sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin çocuklarını tarikat ve cemaatler korumaz. 15 Temmuz’dan da mı ders almadınız? Binlerce vakfı ve derneği terör örgütü olduğu için kapatmadınız mı? Şimdi o tarikat gitti, başka tarikatlar mı gelecek? Biz buna geçit vermeyeceğiz. Eğitime, çocuklarımıza ve cumhuriyetimize ilelebet sahip çıkacağız.”

İki kentte gıda zehirlenmesi: Çok sayıda öğrenci hastanede Güncel Marmara'da deprem Güncel Tuzla Piyade Okulu'nda yaşananlara ilişkin yeni ayrıntılar ortaya çıktı Güncel MESS ile görüşmeler tıkandı, sendikalar masadan kalktı Güncel