Eskişehir'de depremzedeleri kaymakamın gönderdiği jandarma ile evden çıkardı: 'Canımızın derdine düştük ve şehri terk ettik, çok tehdit edildik'
Türkiye, afetin yaralarını sarmaya çalışırken depremzede ailenin anlattıkları Eskişehir’de yaşanan utanç tablosunu ortaya çıkardı. Depremzede Yasemin Erdem, misafir edildikleri evden ev sahibi, jandarma ve kaymakam işbirliğiyle zorla çıkardıklarını söyledi.
6 Şubat'ta meydana gelen ve merkez üssü Kahramanmaraş olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler 11 ilde yıkıma neden oldu. Can kaybı 44 bin 374’e yükselirken sayıları 1 milyonu aşan insan evsiz kaldı. Depremden sonra yaşanan ihmaller üzerine tartışmalar depremzedelerin mağduriyetleri sürüyor.
“NEDENSİZ YERE EVİ BOŞALTMAMIZI İSTEDİ TUTANAK TUTULMADAN JANDARMA EVİ BASTI”
Depremlere Hatay’ın Antakya ilçesinde yakalanan, enkazdan kendi imkanlarıyla çıkan, afet gününe kadar devlet okulunda ücretli öğretmen olarak görev yapan Yasemin Erdem ve ailesi misafir olarak çağrıldıkları Eskişehir’de, ev sahibi Türk İmar-Sen Eskişehir İl Temsilcisi Suat Kızıldağ’ın Odunpazarı Kaymakamı Ömer Ulu ile işbirliği yaparak kendilerini tehdit ettiğini, evin jandarma tarafından basıldığını ve evden çıkartıldıklarını iddia etti.
Yasemin Erdem; “10’uncu gün bizi aradı ve nedensiz yere evi boşaltmamızı istedi. Tutanak tutulmadan jandarma evi bastı. Evi boşaltmamızı istediler. Eskişehir Odunpazarı Kaymakamı bize: ‘Jandarmayı ben gönderdim’ dedi” sözleriyle yaşananları anlattı.
“ÇOCUĞUN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLADIK DİYE ÜLKEYİ YIKMIŞIZ GİBİ SÖYLEMLER BAŞLADI”
Gerçek Gündem’in ulaştığı Yasemin Erdem, kendilerine yapılanların bunlarla sınırlı kalmadığını; “Benim 7 yaşında küçük bir kuzenim vardı. O depremden çok etkilendi. Sonradan yanımıza geldi. Doğum gününü kutladık. Çocuk iyi olsun diye biz bunu yapınca bize dediler ki siz buraya eğlenmeye mi geldiniz? Bize çok ağır ithamlarda bulundular. Biz sizin gibi depremzede görmedik. Sanki çocuğun doğum gününü kutladık diye ülkeyi yıkmışız gibi söylemler başladı” diyerek aktardı.
Erdem, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle dinlenmek isteyerek insanlarla bir araya gelmemesinin de ithamlar için gerekçe gösterildiğini söyledi.
Evin önüne bira şişeleri bırakılması ve araçlardaki insanlar tarafından gözetlenmeleri nedeniyle farklı bir şehre gittiklerini aktaran Erdem’in yakını Hüseyin Erdem, ailenin valiliğe giderek durumu anlatmasının ardından yeni bir ev teklif edilerek olayın üstünün kapatılmak istendiğini söyledi. Hüseyin Erdem, aileyi rahatsız eden şahısların ekonomik ve siyasi güçlerinin verdiği rahatlıkla bunları yapabiliyor olabileceklerini vurguladı.
Depremzede Yasemin Erdem, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
DEPREMDEN KENDİ İMKANLARIMIZ İLE KURTULDUK
“Depremi ağır atlattık. Çok kötü etkilendik. Evimiz üçüncü kattaydı. Bina çöktü üzerimize. Merdiven kapandığı için çıkamadık. En yakın yer bizim için çatıydı. 7 katlı bir evde oturuyorduk. Çatıya çıktık. Yağmur yağıyordu. 4-5 saat yağmurun altında kaldık. Hiçbir yere gidemiyorduk. Bina çökünce üçüncü kat birinci kat oldu. Kardeşim bir şekilde indi. Kablo buluyor ve kabloya tutunup aşağı sarkıtıyor kendini. Sonrasında merdiven buldu. Çatıdan bulduğu merdiven ile indik. Kendi imkanlarımızla kurtulduk.
BİRKAÇ GÜN SADECE EKMEK SÜRÜP YEDİK
Kuzenlerimiz köyde yaşıyorlar. Biz kurtulduktan onların yanına gittik. Köyde bir tane evimiz var ama evde hiç eşya yok. Çünkü bütün eşyalarımız merkezde. Biz merkezde kalıyorduk. Evimiz yıkıldı maalesef. Antakya merkezin en güzel noktalarından birinde, devlet okulunda çalışıyordum. Bütün eşyalarımız gitti. Kuzenlerim hep yardım ettiler bize. Bizi köye götürdüler. Erzak yoktu. Çevreden, AFAD'dan, Kızılay'ın getirdiği eşyalardan bir şeyler alabildik. Halk gönderdi onları. Kuzenlerim merkeze giderek halkın gönderdiği yardımlardan getirdi hep. Birkaç gün sadece ekmek pişirip yedik. Evde hiçbir şey yoktu yani yiyecek. Birkaç gün sadece ekmek sürüp yedik. Evde hiçbir şey yoktu yiyecek.
ÖĞRENCİLERİMİ KAYBETTİM, ENKAZ ALTINDA KALDILAR
Dayım ve 4 tane kuzenim vefat etti. Bir tanesi 18 yaşındaydı ve çok başarılı bir çocuktu. Kız çocuğu, hayatının en güzel yaşlarıydı. 7 yaşında, 4-5 yaşında kaybettiğimiz küçük çocuk yakınlarımız da vardı. 15 yaşında bir kızı da vardı. Onları kaybettik biz maalesef. Üzüntüsünü çok derinden yaşadık. Ben sınıf öğretmeniyim. Bu yıl birinci sınıfları okutuyordum. Kaybettiği öğrencilerim de oldu. Psikolojik olarak tamamen çöktüm. Birinci sınıf öğrencileri o kadar masumlar, o kadar güzellerdi ki onlarla farklı bir bağ kurdum. Anne-çocuk ilişkisi gibiydi. Ulaşamadığım çok fazla öğrencim var. Enkazda kaldılar.
DÜĞÜNÜM VARDI
Benim bu ay düğünüm vardı. Maalesef olmadı. Eşyalarımız, çeyizimiz enkaz altında kaldı. Evden hiçbir eşya alamadık.
KARDEŞİMİN ESKİ PATRONU SUAT KIZILDAĞ ESKİŞEHİR’E ÇAĞIRDI
Böyle bir şey yaşamak çok ağır. Birçok yerden kapı açıldı. Tanıdıklar vardı. Herkes gelin diyordu. Kardeşimin eski patronu Suat Kızıldağ, “İstersen Eskişehir’e gelin, müstakil evim var ve ben orayı kullanmıyorum” dedi. Nişanlım da Eskişehir’de çalışıyordu. Eskişehir’e gittik ve 10 gün boyunca Eskişehir’de kaldık. Suat Kızıldağ bize yardım etti, bizi kaymakamlığa, valiliğe götürdü. Dediler ki, kaymakamlıkta da bunu söylediler: ’24 Haziran’a kadar kalabilirsiniz. Zaten evim boş ve ben o evi kullanmıyorum.’
10 GÜN SONRA NEDENSİZ YERE EVİ BOŞALTMAMIZI İSTEDİ
Aradan 10 gün geçti. 10’uncu gün bizi aradı ve nedensiz yere evi boşaltmamızı istedi. ‘Neden? Biz şu an nereye gideriz? Zaten çok büyük acılarımız, yüklerimiz var’ dedik. Ama ısrarla evden çıkmamızı istedi ve bizi tehdit etti. Jandarmanın ve kaymakamın tanıdığı olduğunu söyledi.
JANDARMA EVİ BASTI
Telefon kapandıktan yarım saat sonra evi jandarma bastı. Jandarma çıkışmaya, sert tepkiler vermeye başladı. Evi boşaltmamızı istediler. Kaymakamlığa gidip kaymakamla görüşmemizi istediler. Biz valiliğe gitmek istedik. Israrla valiliğe değil kaymakamlığa gitmemizi söylediler. Jandarma direk içeriye, bahçeye girdi. Odadaydık, bir baktık kapı çalıyor. Hepimiz bahçeye çıktık. Eskişehir’de Gülpınar mahallesinde kalıyorduk.
KAYMAKAM, ‘JANDARMAYI BEN GÖNDERDİM’ DEDİ
Tutanak tutulmadan jandarma evi bastı. Kaymakam ile görüştük ve zor durumda olduğumuzu söyledik. ‘Evden çıkacaksınız’ diyerek emrivaki yaptı kaymakam. Eskişehir Odunpazarı Kaymakamı bize: ‘Jandarmayı ben gönderdim’ dedi. Zaten kaymakam itiraf etti ve o gün böyle geçti.
KAPININ ÖNÜNE BİRA ŞİŞELERİ DİZİLDİ, EVİN ETRAFINDA ARABALAR BİZİ GÖZETLEDİ
Psikolojik olarak çok kötüydük. ‘Tamam, çıkacağız’ dedik. Sonraki gün evin etrafında, kapının önünde bira şişeleri dizilmişti. Evin etrafında sürekli bizi gözetleyen arabalar vardı. Çok korktuk. Küçük çocuk da vardı. Çocuklar da kötü oldu. Biraz zaman geçti ve jandarma tekrar evi bastı. Önce ‘Biz sizi dinlemeye geldik’, ardından da ‘En geç pazartesi gününe kadar boşaltın evi, kaymakamın emri bu’ dediler.
CANIMIZIN DERDİNE DÜŞTÜK VE ŞEHRİ TERK ETTİK
Çok zor durumda kaldık. Sonrasında canımızın derdine düştük ve şehri terk ettik. Kendi imkanlarımızla bir yerlere yerleştik. Çok tehdit edildik. Şu anda güvendeyiz.
BİZ YANLIŞ BİR ŞEY YAPMADIK
Devlet okulunda ücretli öğretmenlik yapıyordum. Benim branşım sınıf öğretmenliği. Ben korkmuyorum. Biz yanlış bir şey yapmadık. Zorla evden çıkarıldık. Ülkemi, devletimi gerçekten çok seviyorum. Umarım adalet yerini bulur. Ben çok çalışıyordum. Bu yıl birinci sınıf okuttum. Ama o kadar çok güzel emekler verdim ki, o kadar çok çalışmalar yaptım ki… Şu anda veliler bana bir sürü mesajlar atıyor. Çocuklar sürekli beni arıyor. Onlara okuma yazma öğrettim. Ve biz sadece birinci sınıfın birinci dönemini bitirmemize rağmen çocuklar ikinci sınıf seviyesinde okuyorlardı. Ben çok çalışıyordum onlar için. Sürekli onlar için farklı etkinlikler yapıyordum. Yeter ki diyordum ki bilinçli bir nesil yetişsin. Güzel bir nesil yetişsin. Ben bunun için çok çalışıyordum.
ÇOCUĞUN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLADIK DİYE ÜLKEYİ YIKMIŞIZ GİBİ KONUŞTULAR
Benim 7 yaşında küçük bir kuzenim vardı. O depremden çok etkilendi. Sonradan yanımıza geldi. Sürekli sallandığını söylüyor çocuk. Onun doğum gününü kutladık. Doğum günü vardı. Çocuk iyi olsun diye biz bunu yapınca, ‘Siz buraya eğlenmeye mi geldiniz? Siz depremden gelmemişsiniz’ dediler. Bize çok ağır ithamlarda bulundular.
‘Siz buraya eğlenmeye gelmişsiniz. Siz depremden gelmediniz. Biz sizin gibi depremzede görmedik’ dediler. Sanki çocuğun doğum gününü kutladık diye ülkeyi yıkmışız gibi söylemler başladı.
ESKİŞEHİR’İ ÇOK FARKLI BİLİRDİM
Ben Eskişehir'i çok farklı bilirdim. Ama bu şekilde o kadar ağırdı ki yani depremden kaçmışız gelmişiz. Bizim dinlenmeye ihtiyacımız var. Neymiş? Onlarla oturmamışız diye olay oldu. Ben acile gittim sakinleştirici versinler diye bana. Çünkü öğrencilerimi de kaybettim. Onun da üzüntüsü vardı.
ONLARLA OTURMADIK DİYE PROBLEM YAŞATTILAR
Onlarla oturmadım diye bunun problemini yaşattılar. ‘Siz bizim evimizde kalıyorsunuz ama bizimle oturmuyorsunuz’ dediler. Halbuki ben o gün acile gitmiştim ve çok kötüydüm. Gerçekten çok kötüydüm. Depremden kaçmışız gelmişiz. Oturacak halimiz yok. Uzanıyorum başka odaya gidiyorum. Onların yanında ayıp olmasın diye başka odaya geçip uzanıyordum.
DENGE KAYBI, VERTİGO YAŞIYORDUM
Benim Vertigom var. Biraz denge kaybı yaşıyordum. Üstüne bir de bu olunca fazla kötü etkilendim ben.”
SUTAT KIZILDAĞ'DAN AÇIKLAMA
çıkardı: 'Canımızın derdine düştük ve şehri terk ettik, çok tehdit edildik” başlıklı haberinizde adı geçen
Yasemin ERDEM isimli şahsın kardeşi Yusuf ERDEM eşimin eski çalışanı olup sonradan uzman çavuşluk
mesleğine geçmiştir. Şahsın deprem felaketinden ailesiyle birlikte olumsuz etkilenmesi ve Eskişehir iline
gelmeyi planlamaları sebebiyle tarafımıza ulaşmışlardır.
evlerinin ağır hasar aldığını, nişanlısının Eskişehir ilinde olması sebebiyle buraya geleceklerini söylemiştir. Ben de depremin ilk gününden bu yana hemen her vatandaşımızın yaptığı gibi kendilerine yardımcı olabileceğimi, müstakil evimin bahçesinde ayrıca bir adet 1+1 konteyner ev olduğunu, kendilerini Haziran ayına kadar burada misafir edebileceğimi, elimden gelen her türlü yardımı yapacağımı beyan ettim.
kişi olarak geleceklerini beyan etmelerine rağmen 6 kişi olarak gelmişlerdir. Daha sonra bir kadın tanıdıkları daha olduğunu söyleyerek bu şahsı da çağırmışlardır. Aynı zamanda Eskişehir’de yaşadığını beyan ettikleri, Yasemin ERDEM’in nişanlısı olarak tanıttıkları bir kişi daha gelmiştir. Ben bu şahısların elimden geldiğince tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştım. Hatta kalabalık oldukları için konteyner eve 8 kişi sığmaları mümkün olmadığı için eşim ve çocuklarımla birlikte il merkezindeki kiralık olarak kullandığımız eve geçerek müstakil olan evimizi tüm eşyalar ve şahsi eşyalarla birlikte kendilerinin kullanımına bıraktım.
isteyen Yusuf ERDEM’i özel hastaneye masrafını bizzat karşılayarak ben götürdüm. Adı geçen Yasemin
ERDEM’in ücretli öğretmenlik yaptığı ve Eskişehir ilindeki nişanlısıyla evleneceği için Valilik özel
kaleminden randevu talep edip Valilik makamına çıkardım. Burada şahsın ücretli öğretmen olarak Eskişehir ilinde göreve başlatılması için talepte bulundum. İdari makamların tamamı da adı geçen şahıslarla ilgilenmişlerdir. Şahısları yine bizzat kendim ilimize gelen depremzedelerin faydalanabileceği yardım merkezlerine götürdüm, başkaca bir ihtiyaçları olup-olmadığını sordum, her türlü ihtiyaçlarını bana söyleyebileceklerini karşılık istemeden temin edebileceğimi defalarca kendilerine söyledim.
karşılayacağımı, gerek yardım kuruluşları gerekse kendi cebimden temel eşyalarını sağlayacağımı da
kendilerine beyan ettim. Ancak adı geçen şahıslar benim bu yardım tekliflerini sebebini anlayamadığım şekilde “bu evi beğenmedik, o ev bize olmaz” gibi beyanlarla reddetmişlerdir. Ben iyi niyetimle şahısların psikolojik olarak apartman dairelerinden olumsuz etkilenebileceklerini düşündüğüm için birden fazla müstakil kiralık ev de bularak, kirasını bizzat üstlenerek bu evlere onları yerleştirebileceğimi söyledim. Ancak adı geçen şahıslar aynı şekilde bu önerilerimi de keyfi ve iyiliğimi suiistimal eden tavırlarla reddetmişlerdir.
olduğunu beyan ettikleri bir aileyi daha evime çağırmışlardır. Başta 3 kişi olarak yardımcı olabileceğimi beyan ettiğim kişi sayısı, adı geçenlerin emrivaki davranışlarıyla 20’lere ulaşmıştır.
edilmeye devam edilmiştir. Evimizdeki tüm şahsi eşyalarımız dahi bu şahıslarca kendi eşyaları gibi
kullanılarak zararlar verilmiştir. Hatta söz konusu müstakil evimin bahçesinde güvenlik kameraları olmasına rağmen adı geçenlerce bu kameraların fişleri sökülmüş, depolamaya aygıtları alınarak zararlar verilmiştir.
olmadığını, olağanüstü bir kalabalık oluşmasına rağmen kiralık evleri dahi kabul etmediklerini, şahsi
eşyalarımın bulunduğu evi bu denli kalabalık olarak kullanmalarının doğru olmadığını, evin boşaltılmasını istediğimi, kendilerine kirasını karşılayacağım evler bulduğumu, oralara geçmelerini sağlamasını istediğimi” beyan ettim. Ancak haberinizde adı geçen Yasemin ERDEM’in kardeşi olan Yusuf ERDEM bana yersiz şekilde bir sinirle: “Evi boşaltmayacaklar. Kimse de onları oradan çıkaramaz.” demiştir. Kendisine yine iyilikle cevaplar vermeme bu hassas ortamda yasal prosedürlerin yaşanmasına gerek olmadığını söylememe rağmen telefonda bağırıp çağırmaya ve “Ben jandarmayım, istediğin yere şikâyet et, depremzedeleri oradan kimse çıkaramaz!” diyerek telefonu kapatmış, iletişim olanaklarını sonlandırmıştır.
kullanımlarına tahsis ettiğim şahsi mülkümü 20 kadar kişi kullanmaları ve iyi niyetli girişimlerimi suiistimal etmeleri sebebiyle ben de Kaymakamlık Makamı ve İlçe Jandarma Komutanlığı’na dilekçeyle başvurdum. Akabinde İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından eve gidilmiş, durum tespiti yapılmış, Kaymakamlık Makamınca adı geçen şahıslarla görüşülerek başka bir ev tahsisi planlanmış, şahıslar evi boşaltmıştır. Adı geçen şahıslar Kaymakamlık Makamınca tahsis edilen eve yerleşmemiş ve şehir değiştirmiş iseler bu durum tarafımca bilinmemektedir.
tüm olaylar gerçek dışı ve hayal ürünü nitelikte olup, içerisinde bulunduğumuz bu hassas dönemde kamuoyunu yanıltmakta, infial uyandırmaktadır.
şahsımın itibarını zedeleyeci, kişilik haklarıma açıkça halel getirici nitelikte haberler yapılmasını sağlayanlar hakkında gerekli yasal işlemler de tarafımca başlatılacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur