Deprem Gözlem Raporu vahameti gözler önüne serdi: Savcı değişti, soruşturma başa döndü

Abone ol

Halkın Hukuk Bürosu, Antakya, Adıyaman, Islahiye Maraş'a ilişkin hazırladığı "Deprem Gözlem Raporu”nda dikkat çeken tespitlere yer verildi. Raporda, deprem bölgelerinde devam eden sorunlara, soruşturma aşamasında olan dosyaların akıbetine değinildi.

GERÇEK GÜNDEM - Halkın Hukuk Bürosu, Antakya, Adıyaman, Islahiye Maraş'a ilişkin 17-18-19 Ağustos ve 21 Ağustos tarihlerinde yaptıkları ziyaretler sonucunda 4 sayfalık bir "Deprem Gözlem Raporu” oluşturdu.

Raporda, deprem bölgelerinde devam eden sorunlara, soruşturma aşamasında olan dosyaların akıbetine değinildi. Yerleşim yerlerine ve tarım arazilerine yakın yerlere ayrıştırmadan yığılan enkazların yarattığı asbest tehlikesinin devam ettiği belirtildi.

Depremden geçen 7 ayın sonunda hala kayıp cenazelere ulaşılamadığının ifade edildiği raporda, “Depremzedelerin ve kayıp yakınlarının özel hukuktan doğan haklarını aramaları bürokratik engellemelere takılmaktadır” denildi.

SAVCILAR DEĞİŞTİRİLDİ

Raporda ayrıca, Kahramanmaraş’ta depremde yıkılan Hacı Ömer Apartmanı soruşturmasında dosyayı derinleştiren savcının değiştirildiğine dikkat çekildi.

Raporun ilgili kısmında, “Savcının bir kez daha değiştirilmiş olması nedeniyle daha önce Ebrar Sitelerinin tamamını yapan ve 1400 kişinin ölümüne neden olan Tevfik Tepebaşı’nın Hacı Ömer Apartmanı soruşturması kapsamında tutuklandığı söz konusu soruşturmada başa dönülmüştür. Dosyaya atanmış bir savcı halen bulunmamaktadır” ifadelerine yer verildi.

İşte o rapor:

ADIYAMAN

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Adıyaman Şubesi Başkanı olan, depremde yitirdiğimiz Zülfikar Yılmaz’ın ailesi adına vekâleten müdahil olduğumuz dosyayı takip etmek için Adıyaman’a ziyaret gerçekleştirdik. Adıyaman’da depremzede halkımız bir yandan aşırı sıcaklar altında hayatlarını sürdürmeye çalışırken bir yandan barınma sorunu daha da büyümektedir. Adıyaman özelinde devlet, mülk sahiplerine yıkılan evlerini aynı alanda tekrar inşa ettirme imkânı tanımakla birlikte bu imkânı yetersiz maddi destek vererek ve bir müteahhitle anlaşma şartını ortaya koyarak vermektedir. Öte yandan orta hasarlı binalarında oturmaya devam eden depremzede insanlarımıza hiçbir tebliğ yapılmadan eşyaları kapı önüne konarak yıkımlar yapılmaktadır. Deprem soruşturmalarında ise hala dişe dokunur bir ilerleme sağlanamamıştır. Aylar öncesinde sunduğumuz vekâlet dahi 16 Ağustos itibariyle henüz dosyaya eklenmemiştir.

ANTEP / ISLAHİYE

Adıyaman ziyaretinden sonra Islahiye’ye geçerek orada yaşayan depremzede müvekkillerimizle görüşmeler gerçekleştirdik. Islahiye’de yakınlarını kaybeden müvekkillerimizin anlatımları doğrultusunda, arama-kurtarma çalışmalarında 3 gün boyunca hiçbir şey yapmayan AFAD, Gaziantep Valiliği ve Belediye hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca AFAD’ın hukuki sorumluluğuna gidilmesi için Islahiye Valiliğine idari başvuruda bulunduk. Islahiye’de devam eden deprem soruşturma dosyalarında ise yıkılan binalardan alınan karot örneklerinin rapor alınmak üzere bilirkişilere gönderildiği, bazı dosyalarda iddianamelerin hazırlandığı ve mahkemelere sunulduğu tarafımızca tespit edilmiştir. Ancak bazı soruşturma dosyalarında binaların müteahhitlerinin tutuklanmayıp; o dönem kooperatif şeklinde yapılan apartmanların kooperatif başkanı ve üyelerinin tutuklandığı görülmüştür. Sadece Islahiye’de karşılaşılan bu durum ile gerçek sorumlular yerine depremden etkilenmiş halktan insanlar da soruşturmalara dahil edilmek istenmektedir. Deprem öncesi yapı izinlerinde ve sonrasında arama kurtarma çalışması yapmayan kişi ve kurumlara dokunulmayıp kooperatif üyelerinin tutuklanması; soruşturmaların yetersiz olduğunu ve etkin bir şekilde yürütülmediğini göstermektedir.

ANTAKYA

Antakya-Dikmece Köyünde bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdik. Tamamı Arap Alevi halkımızdan oluşan Dikmece Köyünde zemini elverişsiz tarım arazilerine toplu konut yapılmak istenmektedir. 24 Şubat tarihli OHAL CBK’sına dayanarak, herhangi bir itiraz hakkı sunulmayarak ve tebligatsız yapılan kamulaştırmasız elkoyma ve acele kamulaştırma işlemleriyle bölge halkının asırlık zeytinliklerine devlet tarafından el konulmuştur. Herhangi bir zemin etüdü yapılmadan bölgede inşaatlara başlanmak istenmiş köy halkının tepkisi üzerine bölgeye kolluk yığılarak özel şirketin inşaatlara başlaması sağlanmıştır.

Oluşturulan projelerde yalnızca Arap Alevi halkın yaşadığı köylerin yer alması ve Sünni halkın yaşadığı köylerin yer almaması devletin bölge demografisini değiştirme amacı güttüğünün göstergesidir. Köy halkı bu yasal zorbalığa karşı direnerek haklarını, kültürlerini, topraklarını korumak istemektedir. Vekâletimiz bulunan soruşturma dosyalarının akıbetleri hakkında bilgi aldık. Deprem soruşturmalarına bakan savcıların sürekli değişmesi, savcılığın yazı yazdığı kurumlardan cevap gelmemesi veya gelen cevapların olumsuz olması, yapı denetim ruhsatlarının kaybolmuş olması, soruşturmaların bürokratik ve mekanik bir biçimde yürütülmesi, bazı dosyalarda şüpheli sıfatıyla herhangi bir müteahhitin bulunmaması Hatay özelinde yürütülen soruşturmalardaki temel sorunlardan bazılarıdır.

Örneğin takip ettiğimiz Elçiler Apartmanı dosyasında apartmanın herkesçe malum olan müteahhidi Hikmet Günsay dosyada şüpheli olarak yer almamakta, dolayısıyla bu dosyada hakkında tutukluluk kararı bulunmamaktadır. Yine aynı soruşturmada savcılıkça yapı ruhsatlarının sorulduğu müzekkereye belediyeden, ruhsatların Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü’nde olduğu ve dolayısıyla kendilerinde bulunmadığına ilişkin bir cevap gelmiştir. Takip ettiğimiz bir diğer dosya olan Nilüfer Apartmanı dosyasında ise müvekkillerimizin kayıp olan ve aylarca bulunamayan yakınlarının cenazesinin bulunmasını ve aileye teslim edilmesini sağlamıştık. Cenazelere ait adli emanetlerin tarafımıza teslimi bürokratik gerekçelerle engellenmişti. Bu emanetlerin tarafımıza teslimi için bir dilekçe yazıp savcılığa teslim ettik. Güzelburç mevkiinde arazilerine geçici kamulaştırma yoluyla el konulan insanlarımızla bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdik. Ucu açık bir şekilde, herhangi bir bilgilendirme yapılmadan ve zaten hayatlarını zar zor idame ettiren bu kişilere herhangi bir bedel ödemeden yapılan bu geçici kamulaştırma yine deprem bölgesinde gördüğümüz tipik bir yasal zorbalık örneğidir. Burada görüştüğümüz ailelerin mağdur olmamaları için hukuken elimizden gelen her şeyi yapacağız.

MARAŞ

6 Şubat depremlerinin merkez üssü olan Maraş’a da ziyaret gerçekleştirdik. Daha önce vekâlet sunduğumuz dosyaların akıbeti hakkında bilgi aldık. İzinde olmayan dosya savcıları ile görüştük. Hafta başında depremin ilk gününden bu yana takip ettiğimiz Hacı Ömer Apartmanı soruşturmasının savcısı ile yaptığımız görüşme neticesinde; herkes tarafından apartmanın müteahhidi olarak bildirilen Atilla Öz hakkında emniyete kimliğinin tespit edilmesi için yazı yazıldığı, dosyada bulunan karot ve demir örneklerinin bilirkişi raporu alınmak üzere bilirkişiye gönderildiği ve iddianamenin eylül ayında hazırlanma ihtimali olduğu bilgisini aldık. Ancak aynı haftanın sonunda -cuma günü- soruşturma savcısı değiştirilmiştir. Bu gelişmenin İnşaat Mühendisleri Odası Maraş Şubesi’nin yeni atanan Maraş Cumhuriyet Başsavcısını ziyaretinden bir gün sonra yaşanmış olması; deprem soruşturma dosyalarına iktidar tarafından müdahale edildiğini ve on binlerce insanımızın ölümüne sebep olan müteahhitlerin korunmak istendiğini göstermektedir.

Savcının bir kez daha değiştirilmiş olması nedeniyle daha önce Ebrar Sitelerinin tamamını yapan ve 1400 kişinin ölümüne neden olan Tevfik Tepebaşı’nın Hacı Ömer Apartmanı soruşturması kapsamında tutuklandığı söz konusu soruşturmada başa dönülmüştür. Dosyaya atanmış bir savcı halen bulunmamaktadır.

DEPREM BÖLGESİNDE GÖZLEMLENEN SORUNLAR

Depremin ilk anlarından beri adli süreçleri takip etmek için bulunduğumuz bölgede gerek insani gerekse adli açıdan hala birçok sorun bulunmaktadır. Bu sorunları kısaca şöyle sıralayabiliriz:

➔Depremin hemen sonrasında bölgeye gelen insani yardımlar bugün itibariyle neredeyse tamamen son bulmuştur. Çadırlarda, konteynerlerde, hasarlı binalarında yaşamak zorunda bırakılan depremzede halkımız -özellikle bakıma muhtaç insanlar başta olmak üzere- gıda vs. erzak yetersizliğiyle karşı karşıyadır. Yemek dağıtımı yapılan noktalarda kimi zaman kilometrelerce kuyruk oluşmaktadır.

➔İçme suyu ve temiz su tedarikinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Temiz su temin edilebilen noktalarda yine uzun kuyruklar oluşmaktadır.

➔Bakanlık tarafından 2023-2024 döneminde deprem bölgesindeki eğitim öğretime başlanacağı duyurulsa da bölgede eğitim-öğretimin başlaması için gerekli altyapı ve teknik imkânlar yeterlilikten yoksundur. Özellikle Hatay'daki okulların neredeyse tamamı hasarlıdır. Konteyner okullar henüz kurulmamış, bölgede çalışan veya çalışacak olan eğitimcilerin barınma sorunlarına yönelik çözüm içerikli herhangi bir adım atılmamıştır.

➔Yerleşim yerlerine ve tarım arazilerine yakın yerlere ayrıştırmadan yığılan enkazların yarattığı asbest tehlikesi devam etmektedir. Önlem almak bir kenara hala enkazlar bu bölgelere dökülmektedir.

➔7 ayın sonunda hala kayıp cenazeler bulunmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri depremin hemen ardından enkazdan çıkarılan cenazelerin tam bir kargaşa içerisinde ve sağlıklı bir teşhis yapılmaksızın cenazelerin ailelere teslim edilmesi ve kayıp cenazeler olmasına rağmen enkazların hızla kaldırmasıdır. Bu sorumsuz anlayış yüzlerce aileyi mezar hakkından mahrum bırakmıştır.

➔Depremzedelerin ve kayıp yakınlarının özel hukuktan doğan haklarını aramaları bürokratik engellemelere takılmaktadır.

➔Deprem soruşturmaları il bazında farklı usullerle yürütülmektedir. Örneğin Hatay'da her ölen kişi ve her yıkılan bina için birer soruşturma açılarak cenaze soruşturmalarının apartman soruşturmalarına birleştirilerek derlenmesi usulü izlenmektedir. Soruşturmaların böyle bürokratik bir şekilde yürütülmesi dosyada tutuklu bulunan müteahhit ve diğer sanıkların uzun tutukluluk sebebiyle tahliye olması tehlikesini birlikte getirmektedir. Bu sebeple deprem soruşturmaları bir an evvel sonuçlandırılarak kovuşturma aşamasına geçilmelidir.

➔Deprem soruşturmalarında AFAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Belediyeler vs. sorumlu olarak gösterilmemektedir. Oysa deprem öncesindeki ve sonrasındaki ihmallerde doğrudan sorumluluk bu kurumlardadır. Soruşturmaların bu kurumlara sorumluluk atfederek genişletilmesi gerekmektedir.

➔Deprem soruşturmalarında savcılar tarafından ilgili kurumlara yazılan yazılar büyük oranda cevapsız kalmakta, bu da soruşturmaların önünü tıkamaktadır.

➔24 Şubat tarihinde yayınlanan Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne dayanılarak yapılan acele kamulaştırma, geçici kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma işlemleri tam anlamıyla bir hukuksal zorbalığa dönüşmüştür. Yeni yerleşimler için hazırlanan projelerin konumları, yürütülme usulü ve bir an evvel inşaatlara başlama çabası deprem sonrası şehirleşmenin tekrar başlaması isteğinden çok başka birtakım amaçlarla hareket edildiğine işaret etmektedir. Öncelikle kamulaştırılan veya el koyulan bölgeler büyük oranda Arap Alevi nüfusun bulunduğu, zemin etüdü yapılmayan ve deprem açısından uygun olmayan tarım arazilerinden oluşan kırsal bölgelerdir. Bu işlemlerin bölge demografisini değiştirmeye yönelik olduğu açıktır. Mülk sahiplerine hiçbir şekilde tebliğ yapılmamıştır, ilgililere itiraz hakkı tanınmamıştır, yasal merciiler halkı konuyla ilgili bilgilendirmemiştir. Bu tip bir yasal zorbalıkla bölge halkı toprağından edilmek istenmekte ve deprem açısından tehlikeli bu bölgelere toplu konut inşa edilmeye çalışılmaktadır. 24 Temmuz itibariyle bölgedeki arazilerde inşaat çalışmaları başlamıştır. Dikmece köyü özelinde direnen köylülere yönelik kolluk baskısı sürmektedir. AFAD ile bölgede inşaat faaliyetleri yürütecek özel şirketler arasındaki sözleşmeler kamuoyuna açıklanmamıştır. Bölgedeki tüm kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma işlemleri iptal edilmeli ve bilimsel metotlar izlenerek yeniden yapılacak konutların inşaatına devlet arazilerinde başlanmalıdır.

➔Enkaz kaldırma ve orta-ağır hasarlı binaların yıkım işlemleri depremzedeler açısından ciddi mağduriyet yaratmaktadır. Birçok bölgede enkaz kaldırma işlemleri güvencesiz, gerekli önlemler alınmadan yapılmaktadır. 7 ayın sonunda hala kaldırılması beklenen yüzlerce bina enkazı vardır. Hasarlı binaların içinde yaşamak zorunda kalan insanlara önceden herhangi bir bilgilendirme yapılmadan, tamamen yıkım ihalesini alan müteahhidin isteğine göre ve barındıkları hasarlı evleri yıkılan depremzedelere barınma imkanı tanınmadan yıkım yapılması depremzedeleri sokakta bırakmıştır.

➔Orta hasarlı binaların akıbeti konusu hala netleşmemiştir. Önceleri 1 yıl içinde güçlendirilmeleri halinde yıkılmayacakları söylenen ve bunun üzerine bir kısmı güçlendirilen bu binaların yıkılacağına yönelik açıklamalar yapılmakta ve bu durum hem evlerini güçlendiren depremzedelerde mağdur olma endişesi yaratmakta hem de henüz evini güçlendirmeyen depremzedeleri hareketsiz bırakmaktadır.

➔Özellikle Maraş’ta deprem soruşturmalarını yürüten savcıların görevlerinden hiçbir gerekçe açıklanmadan alınması ve başka görevlere verilmesi soruşturmalara siyasal iktidar tarafından müdahale edildiğini göstermektedir. Bu durum belli bir aşama kaydeden soruşturma dosyalarının en başa dönmesine neden olmaktadır. Depremin üzerinden yaklaşık 7 ay geçmesine rağmen halkımızın sorunları hala çözülememiş ve devlet eliyle yeni sorunlar ortaya çıkarılmıştır. Daha fazla kar uğruna çarpık ve çürük yerleşimler oluşturan ve depremden sonra ise halkımızın canını hiçe sayarak arama kurtarma faaliyetlerini bile beceremeyen bu düzenin kendisi insanlık dışıdır. Depremlere karşı alınacak ilk önlem bu düzeni değiştirmek için mücadele etmektir. Yıllar da geçse halkımıza yönelik bu devasa katliamı unutmayacağız. Müteahhidinden yürütme erkine kadar bütün sorumlulardan hesap soruncaya kadar adalet mücadelemizi sürdüreceğiz.

Barış Pehlivan, Merdan Yanardağ, Can Atalay, Cumartesi Anneleri... Siyaset Doktor göçü sürüyor: "İyi Hal Belgesi" başvurusunda rekor Güncel Şanlıurfa'da el bombasıyla tehdit! Güncel 'Çorlu Tren Katliamı' davasında karar çıkmadı Güncel