İnternetin karanlık yüzü... Çocuklara cinsel istismar tehdidi büyüyor: ‘Uluslararası şebekelere Türkiye de dahil’
Uzmanlar, çocukların cinsel istismarını içeren videoların internetin arka bahçesinde yaygınlaşmasına dikkat çekiyor. Ebeveynlerini kaybeden mülteci çocukları hedef alan suç örgütleri uluslararası şebekeler üzerinden çalışıyor. İnsanlık dışı bu suçun 'dünya pazarında’ Türkiye’nin de adı geçiyor.
Çocuklara yönelik istismar internetin yaygınlaşmasıyla birlikte hemen tüm dünya ülkelerinde “çocuk pornografisi” şeklinde suç şebekelerinin oluşmasına neden oldu. Konuyla ilgili emniyet mensuplarının, hukukçuların ve araştırmacıların ilk vurguladığı şey, bu suç türü ile ilgili artık bir ‘dünya pazarından’ söz etmenin mümkün olduğu.
İki sözcüğün yan yana gelmesi bile korkunç olduğu için haberin bundan sonraki akışında bu tanıma yer vermeyeceğiz. Söz konusu ifadenin hukuki metinde geçmesi halinde ise “(…)” şeklinde yer vereceğiz.
“Beyaz hacker” olarak bilinen Can Yıldızlı’nın İsviçre’de kurduğu, kamu kuruluşlarına, bankalara, sigorta ve reklam şirketlerine siber güvenlik sağlayan “Prodaft” şirketi, “https://pedomap.live” web sitesinde dünyada internet üzerinden nerede “… ” araması yapıldığını anlık paylaşıyor. 2020’de başlatılan projede “Pedomap.live” ile sadece gizlenerek ulaşılabilen, yanlışlıkla aranmış olması mümkün olmayan, bütün yaş gruplarındaki çocukların cinsel istismara uğradığı videoları izleyen ve indiren kişilerin konumları paylaşılıyor.
İstismarı izleyenlerin IP adresleri tespit ediliyor ve haritalandırılıyor. Sitedeki verilere göre istismar görüntüleri en çok ABD’de izleniyor. Bunu Almanya, Rusya, Kanada, Brezilya, Fransa, Meksika, İngiltere ve Hollanda takip ediyor. Türkiye bu listede 16. sırada yer alıyor. ‘Pedomap.live’ talep edilirse devletlerin güvenlik güçleri ve hukuki birimlerle tespit ettikleri IP adreslerini paylaşıyor.
HANEFİ AVCI: DEVLETLER BAŞKA KONULARDA OLMADIĞI KADAR YARDIMLAŞIYOR
Haber için aradığımız emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, söz konusu istismarın tüm Avrupa’da yaygın olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu konuda önemli sözleşmeler mevcut. Devletler arasında en ciddi yardımlaşma bu konuda oluyor. Diğer konularda belki devletlerin bazı çekinceleri, sakladıkları konular olabiliyor ama bu konuda çekinme olmaksızın yardımlaşıyorlar.”
Konuştuğumuz yetkililer, istismarı ‘ticarete’ çeviren suç şebekeleri için özellikle Uzak Doğu ülkelerini, Afganistan ve Irak’a işaret etti. Ebeveynlerini kaybeden mülteci çocukların ise hedefte olan gruplardan olduğu bilhassa vurgulandı.
GOOGLE’DAKİ ARAMA DÜNYA ORTALAMASININ ÜSTÜNDE
Bunun dışında Türkiye’nin sabıkası hakkında yüzeysel de olsa bir fikir edinebilmek için bazı anahtar sözcükleri kullanarak konuya ilişkin Google’daki aranma sıklığına baktık. Google Trends’e göre aramanın en çok yapıldığı iller aylara göre değişiyor. Kimi illerin ise listede sabit durduğu söylenebilir. Bu illerin adlarını haberde geçirmemizin doğru olmadığını düşündüğümüz için yer vermiyoruz. Türkiye’den yapılan aramaların dünya ortalamasının üzerinde seyrettiğini söyleyebiliriz.
Yine haber konumuz için İstanbul’un Aksaray semtinde bulunan bazı karakolları gezdik. Bir karakolda bu suç türüne rastlanılmadığı ifade edildi. Başka bir karakolda ise konuştuğumuz bir Amir, “Bilgi veremem” dedi. “Durum o kadar ciddi mi?” sorumuza ise “Konuşmam. Sıkıntıya sokmayalım” diye yanıt verdi.
“DARK WEP”, İNTERNETİN ARKA BAHÇESİNDE İŞLENEN SUÇ
Bu suç türü ‘bilişim’ veya ‘siber suç’ kapsamında yer alıyor. Türk Ceza Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş bir suç tipi olmamakla beraber, 2004 yılında Türkiye’nin kabul ettiği ‘Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi’ ile hüküm altına alındı. 9. Maddede düzenlenen suçun bilişim teknolojileri vasıtalarıyla işlenişi işe şu şekilde tanımlanıyor:
-Başka bir bilgisayar sistemi ile dağıtılması amaçlı, (…) üretimi,
-Bir bilgisayar sistemi vasıtasıyla görüntü elde edilmesinin sağlanması,
-Bir bilgisayar sistemi ile (…) dağıtımı, iletilmesi veya aktarılması
-Kendi veya başka bir kişi için, bir bilgisayar sistemi ile (…) temin edilmesi,
-Bir bilgisayar veri depolama ortamında veya bir bilgisayar sisteminde (…) bulundurmak.
Uzmanlar, söz konusu suç için “Dark Web” veya “Deep Web” denilen internetin arka bahçesine işaret ediyor. Buralarda erişime sunulan suç materyallerinin ödemesinin ise kripto paralarla yapılmasının suçluların tespitini zorlaştıran diğer bir unsur olduğu belirtiliyor.
ÖZKAYA: GÖRÜNTÜLER YERDEN VE ZAMANDAN BAĞIMSIZ BİR ŞEKİLDE İLETİLİYOR
Siber suçlar üzerine çalışan Avukat Pelin Özkaya, cinsel istismar içeren video, fotoğraf gibi materyallerle yapıldığına dikkat çekerek kullanıcıların kendi aralarında şifre ya da parola kullandığını, görüntülerin gönderilmesi için ise “Dark Wep”e başvurulduğunu anlattı:
“Görüntü satışı elden yapılmakla birlikte harici olarak ‘Dark Web’ dediğimiz, normal bir internet adresi ve bilgisayar programı ile giremediğiniz farklı bir sistem kullanılıyor. Kullanıcıların şifre ya da parolayla girebildiği bir sistemin oluşturduğu platformlarda görüntü dağıtılıyor ya da depolama sisteminde tutuluyor. Dağıtımı ve iletiminde profesyonel bir ekip kullanılıyor. Yerden ve zamandan bağımsız bir şekilde iletiliyor. Yani tespitleri de bu açıdan zor oluyor.”
‘OYUN PLATFORMLARINA GİRİP ÇOCUKLA YAKINLIK KURUYORLAR’
Avukat Özkaya, sanal alemin tehlikelerinden birinin sosyal medya ve oyun platformlarında çocukla yakınlık kuran yetişkinlerin kısa süre sonra şantaj yaparak görüntü istemesi olduğuna dikkat çekti:
“Oyun platformlarında kendilerini çocuk ya da genç gösterebiliyor, arkadaşlık kurabiliyorlar. Daha sonrasında çocukla yakınlık kurduğunda onlardan kendilerine ya da ailelerine ilişkin gizli bilgi elde ettiklerinde bunu şantaj unsuru olarak kullanıyorlar. Çocuğa diyor ki, çıplak görüntülerini göndereceksin, yoksa ailene zarar veririm.”
ERDOĞAN: BU SUÇ TÜRÜ İÇİN ÖZEL BİRİMLER OLUŞTURULMALI
Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Merkezi yönetim kurulundan Avukat Hasan Erdoğan, siber suçlar kapsamına giren bu suç türü için pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de özel birimler kurulması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Sözünü ettiğimiz suç, çocuk istismarının en ağır biçimidir. Bunun tedbirinin alınması için özel birtakım ekiplerin kurulması gerekiyor. Dünyanın pek çok yerinde bu suçla mücadele eden özel birimler var. Burada aslolan suçu önleyebilmektir. Ortaya çıktıktan sonra o çocuğu o travmadan kurtarabilmek, hayatını tekrar ‘normale’ dönüştürebilmek çok zor.”
‘İNFİALE SEBEP OLMAMAK İÇİN BİLGİLER PAYLAŞILMIYOR OLABİLİR’
Avukat Erdoğan, en korumasız grubun mülteci çocuklar olduğunu cezaevlerindeki duruma bakarak anladıklarını ise şöyle açıkladı:
“Ankara’da şu an çocuk cezaevlerinde kalan 300’e yakın çocuk var. Bu çocukların yüzde 15’i, bazen yüzde 20’ye çıkıyor bu sayı, Afgan ve Suriyeli çocuklar. Büyük çoğunluğu uyuşturucu ticaretinden dolayı tutuklanmış oluyor. Yani çocukları taşıyıcı olarak kullanıyorlar. Ne yazık bu çocukların bir kısmı da fuhuş sektöründe kullanılıyor.”
Bu suç Uzak Doğu’da çok yaygın. Özellikle Tayvan... Türkiye’nin de bu konuda sabıkasının kötü olduğu söylenir. Bu veriler Adalet Bakanlığı’nda, İçişleri Bakanlığı’nda vardır. Eğer gerçekten rakam çok korkunçsa infiale sebep vermemek için bu bilgiler paylaşılmıyor olabilir. Bazen de bunların çok fazla haber olması olağanlaştırabiliyor da yaşananı. Vaka-i adliyeden deniyor. İşte ‘Bu hep olur, olacak gibi…’ Hayır, olamaz, olmamalı.”
‘DEVLETİN BÜTÜN KURUMLARI BİRLİKTE HAREKET ETMELİ’
Avukat Erdoğan, konuyla ilgili devletin birimlerinin bir arada, koordineli bir şekilde çalışması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Karşımızda organize bir yapı var. Bunun karşısında devletin bütün kurumlarının -sadece yargı değil- birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bu suç türünde uluslararası şebekeler mevcut. Maalesef bunun bir tedavül değeri de var. Bunu çekiyor ve yurt dışındaki bir siteye gönderiyor. Bunun karşılığında bir ödeme alıyor.”
‘BASIN ÇOCUKLARIN UNUTMA HAKKINI ENGELLİYOR’
Avukat Erdoğan, basının “caniye” odaklanırken dikkatinden kaçırdığı şeyin çocukların unutma hakkı olduğuna vurgu yaparak şöyle anlattı:
“Yakın zamanda bir dosyada bizler müdahalede bulunmamıza rağmen aile bir şekilde olayı kapatmak istiyor. En büyük yaşadığımız sıkıntılardan birisi de bu. Karaman dosyası çok tipiktir.* Birden fazla çocuk istismara uğradı. Bir şekilde dosyadaki şikayetlerini geri çekerek bizim takip etmemizi engellediler. Adeta bizden kaçırılarak ifadeleri alındı. Tek bir sanığa 500 yıl ceza verdiler ama bir önemi yok. Çünkü sistematik bir istismar vardı, orda da görüntüler çekilmişti. Bu konuda cemaat yurtları, özel yurtlar çok büyük bir problem. Basın bize Karaman’da çocuklara yapılanların hepsini anlattı. Sonrasında o çocuklar Karaman küçük bir yer olduğu için orada yaşayamaz hale geldiler, taşındılar. Aynı şey Pozantı çocuklarında da oldu. 2012’de Adana Pozantı Cezaevi’nde çocuklar istismara uğradı ve o çocukların büyük çoğunluğu tahliye oldu ama artık onlar da eski mahallelerinde oturamadılar. Tahliye olduktan sonra intihar eden bir sürü çocuk oldu. Yetkililer, sorumlular yargılanmadı ama Pozantı’da kaç tane çocuk yattıysa hepsi cinsel istismar mağduru olarak algılandı ve çocuklar cezaevinden çıktıktan sonra sokağa çıkamaz oldular. O çocukların avukatlarından biri bendim ama biz hiçbir zaman basına şöyle olmuş böyle olmuş, koğuşta şunu yapmışlar, bunu yapmışlar şeklinde konuşmadık. Vahşeti detayları ile anlatmaya gerek yok. Çocukların istismara uğradığını söylememiz yeterli. Çocukların yaşadıklarını unutma hakkı vardır. Biz unutmalarına da izin vermiyoruz. Basın aracılığı ile cani yargılanıyor tamam ama o çocuğa ne oluyor?”
2020 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü ile Bursa polisi elindeki çocuk resimlerini internetteki porno sitelerinde ‘pazarladığını’ tespit ettiği rehber öğretmen Özgen İmamoğlu’nu yakalamıştı. İngiltere’ye internet üzerinden istismar fotoğrafları gönderildiğini belirleyen Emniyet Genel Müdürlüğü, aramada 8-12 yaşları arasındaki çocukların fotoğraflarını bulmuştu. EGM, Bursa’daki operasyonun uluslararası yürütülen ve 18 ülkede (…), istismarı suçlarının faili 132 kişinin yakalandığı “Landmark Operasyonu”nun Türkiye bağlantısı olduğu bilgisini paylaşmıştı.
‘BİZDE SIK GÖRÜLMESİNİN SEBEBİ CEZALARIN AĞIR OLMAMASI DEĞİL’
Erdoğan, yukarda bahsini geçirdiğimiz olayı hatırlatarak şunları söyledi:
“Bursa’daki öğretmen çarpıcı bir örnek. Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre de failler çoğu ya aile içinde ya bir şekilde çocukların üzerinde gücü olan şahıslar.”
Erdoğan, “Barolar üzerinden yapılan çalışmalarda hangi illerde daha sık yaşandığını görüyoruz” dese de “ancak” diye ekleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Bu hep böyledir demek doğru değil. 2022’de başka şehirler çıkar karşınıza, 2023’te başka… Ama toplumun eğitim ve kültür seviyesi, sosyolojisi ile ilgili bağlar var. Bizde farklı bir durum söz konusu. Bazı kendini bilmez ‘din alimleri’, dokuz yaşındaki bir çocukla evlenilebileceğini söyleyebiliyor. Bizde daha sık, olağan görülebilmesinin sebebi cezaların ağır olmaması değil cezalar bizde de çok ağır, hatta pek çok ülkeden de ağır ama toplumsal değer yargıları, insana, çocuğa, kadına bakış açımız sorunlu.”
Erdoğan’ın bahsettiği ‘din alimleri’ dışında yakın zamanda Diyanet Vakfı tarafından hazırlanan iki ciltlik ‘İlmihal’ kitabında kız çocuklarının 9, erkek çocukların ise 12 yaşında evlendirilebileceğine ilişkin skandal ifadeler yer almıştı.
BULUT: MAHKEMELER ÇOCUKLARIN DAVRANIŞLARINI DELİL SAYMALI
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sözcüsü Avukat Çağla Gül Bulut, söz konusu suç tipinin nitelikleri itibari ile çoğu kez delilsiz ve tanıksız suçlar olduğu hatırlatmasını yaparak çocuğun psikolojik olarak hareketlerine yansıdığına, mahkemelerin çocuğun hareketlerini soruşturmanın devamı için gerekçe kabul etmelerine yeterli olması gerektiğine vurgu yaptı:
“Maruz kaldığı şeyi arkadaşlarına ya da oyuncaklarına yapabilir, cinsel içerikli şeylere yönelebilir, o tarz hareketler yapar. Bize gelen bir dosyada çocuk, Çocuk İzleme Merkezi’nde ‘popoma karınca kaçtı’ diyor. Oysa bulgu yoktu. Çocuk aslında söylemişti. Amcanın istismarını öğrenen babaanne çocuğu bu şekil kandırmıştı. Daha sonra dosya tekrar açıldı. İstismarın çocuklara oyun olarak aktarılabildiğini de görüyoruz. Mahkemelerin düz mantıkla hareket etmemesi, çocuğun dikkatli izlenmesi gerekiyor.”
SEKİZ YILDA 6. 398 KİŞİ SANIK SANDALYESİNE OTURDU
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi’nin 2018’de açıkladığı rapora göre 2009-2017 yılları arasında Türkiye’de bu suç türü vakalarında büyük bir artış olduğunu gösteriyor. Bu rapora göre sekiz yılda çocuk bedeninden yararlanarak, görüntü ve fotoğraf içeriği ürettiği tespit edilen 6.398 kişi sanık sandalyesine oturdu.
Rapora göre 2009 yılında bu suçtan ötürü sanık olan kişi sayısı 126 iken, aradan geçen sekiz senede yüzde 440 artarak, 680 kişiye ulaştı. 2009 yılında “Ülkeye istismar görüntüleri soktuğu, ürettiği ya da çoğalttığı” gerekçesiyle hakkında sanık sıfatıyla işlem yapılan 219 kişi olduğu görülüyor. Bu rakam, 2017 yılı itibariyle yüzde 674’lük artışla 1.476’ya ulaştığı kaydedilmiş. Yani sekiz senede haftada 11, günde 2 kişi Türkiye’ye suç unsuru barındıran görüntü sokmaktan, çoğaltmaktan ya da satışa sunmaktan dolayı sanık sandalyesine oturmuş.
*2016’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği (KAİMDER) ile bağlantılı olduğu söylenen yurtlarda kalan en az 10 öğrenci, onlardan sorumlu olan bir öğretmen tarafından tacize uğradı.