Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri: ‘‘Şiddete uğrayan kadınların yaşadıklarında bu davayı açmış olanların sorumluluğu var"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) hakkında açılan kapatma davasının dördüncü duruşması görüldü. Dava reddedildi. Platformun Genel Sekreteri Fidan Ataselim, ‘‘Olumsuz karar çıksaydı da bizden, mücadelemizden bir şey eksilmeyecekti.’’ dedi.
GERÇEK GÜNDEM - Türkiye 2000’li yılların başından beri kadın cinayetlerini konuşuyor. Bunda hiç şüphesiz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) rolü büyük. 2009 yılında Cem Garipoğlu’nun lise öğrencisi Münevver Karabulut’u vahşice öldürülmesi sonrası bir araya gelen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Ayşe Paşalı ve Özgecan Aslan cinayetleri sonrası yaptığı eylemlerle hem kamuoyunun dikkatini erkek şiddetine çekti hem de bir platform olarak öne çıktı.
Birçok başka kadın örgütü gibi İstanbul Sözleşmesi’nin çerçevesinin oluşturulmasında rol oynayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleşmeden çıkılması yönündeki tutumu sonrası birçok radikal İslamcı çevrenin hedefi haline geldi. Sonradan dernekleşen platform hakkında kapatma davası açıldı ve ilk celse 1 Haziran 2022’de görüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 'ahlaka aykırı faaliyet yürütmek' iddiasıyla ve kapatılması talebiyle açılan davanın 4’üncü duruşması bugün görüldü. Dava reddedildi. İstanbul Çağlayan Adliyesi 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülecek duruşmaya, öldürülen kadınların aileleri de katıldı.
“BU SORUŞTURMANIN DAVAYA DAHİ DÖNÜŞMEMESİ GEREKİYORDU”
Karar sonrası Gerçek Gündem’e konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, hiçbir somut olay ve olgu olmadan bu dernek kapatılsın diyen nafaka karşıtlarının sözü üzerine açılan davanın ‘‘gerçek anlamıyla garabet bir soruşturma’’ olduğunu vurguladı:
‘‘Kapatma davasını reddetti hakim. Olumlu bir karar çıktı. Aslında bakacak olursanız olması gereken karar çıktı. Bu soruşturmanın davaya dahi dönüşmemesi gerekiyordu. Bu hukuk açısından gerçek anlamıyla garabet bir soruşturmaydı. Hiçbir somut olay, olgu olmadan bu dernek kapatılsın diyen nafaka karşıtlarının sözü üzerine dava açtılar. Düşünün kaç duruşmadır bununla uğraşıyoruz? Biz bu vakitlerimizi daha faydalı değerlendirebilirdik. O yüzden öldürülen her bir kadının sorumluluğunda, şiddete uğrayan kadınların yaşadıklarında bu davayı açmış olanların, sürdürmüş olanların sorumluluğu vardır.’’
KADINLARIN ÖRGÜTLÜ POLİTİK MÜCADELESİNİ HESABA KATMIYORLAR
“Olumsuz bir karar çıksaydı da mücadelemize devam ederdik” diyen Ataselim, ‘‘Toplumun adalete olan güveni çok sarsılmış durumda. Bu anlamıyla bir umut ışığı oldu bu karar’’ diye konuştu:
‘‘Tabii ki umutluyuz, mutluyuz. Olumsuz karar çıksaydı da biz mücadelemize aynen devam edecektik. Sonuçta bizi durdurmaları mümkün değil. Kararlıyız. Tabii şunu da görmüş oluyoruz, bu tür davaları açarlarken bizim haklarımızı sınırlandırmaya kalktıkları her durumda kadınların örgütlü politik mücadelesini hesaba katmıyorlar. Hesaba katmadıkları şey biz kendimiz özne olarak, kendi varlığımızla bu saldırıları engelliyoruz. Bugün de bunun bir örneğini yaşadık. Olumsuz karar çıksaydı bizden, mücadelemizden bir şey eksilmeyecekti ama toplumun adalete olan güveni çok sarsılmış durumda. Bu anlamıyla bir umut ışığı oldu bu karar diye düşünüyorum.’’
Ne olmuştu?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nin “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürüttüğü” gerekçesiyle feshi isteniyordu. 2010 yılından bu yana kadına yönelik şiddete karşı durmak, kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele eden, şiddet verisi tutan ve LGBTİQ+’ların haklarını arayan derneğe 13 Nisan’da kapatma davası açıldı.