KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt: Sonrası gerçekten bir kaos; İstanbul depreminin fragmanını yaşıyoruz
İBB iştiraki KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, Kahramanmaraş merkezli depremlerinin ardından afet bölgesindeki incelemelerini aktardı. Ali Kurt, İstanbul’da büyüklüğü daha düşük olan bir depremin dahi sonuçlarının felaket olduğunu hatırlatarak afet öncesi hazırlık çağrısında bulundu.
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 10 ilde yıkıma ve 35 binin üzerinde can kaybına neden olan depremlerin ardından gittiği afet bölgesinden dönen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, izlenimlerini ANKA Haber Ajansı’na anlattı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin “Şu anda biz İstanbul depreminin, üzülerek söylüyorum ama fragmanını yaşıyoruz ve orada ne kadar eksik olduğumuzu gördük” değerlendirmesini yaptı.
Kurt, “İstanbul’da bundan daha düşük bir deprem de olsa, daha büyük felaketle karşı karşıya kalınır. Çünkü çok dar bir alanda, çok daha büyük bir nüfustan bahsediyoruz. Sadece İstanbul değil, Marmara’dan bahsediyoruz, 30 milyon nüfus” dedi.
Depremin yaşandığı ikinci gün İstanbul’dan yola çıktıklarını ve trafik şartlarının çok zor olduğunu vurgulayan Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ÇOK CİDDİ BİR YIKIM VAR"
“Üçüncü günü sahada olabildik. Yaklaşık 6 gün durduk. Tabii izlenimlerimiz çok acı. Çok ciddi bir yıkım var. Hatay, Antakya merkez tamamen bize göre yok olmuş durumda. Samandağ’a gittik, orası da öyle. İskenderun nispeten o bölgelere göre daha iyi ama orada da çok ciddi denecek yıkımlar var. Gözlemlerimiz özellikle ana akslarda binaların altında dükkân olan yerlerin çoğunun, tamamına yakınının yıkıldığını gördük. Burada da kolon kesme işlemlerinin olduğunu tahmin ediyoruz. Bazı yerlerde de enteresan durumlar gördük. Bazı binalar yan yana, üç bina var, ortadaki yıkılmamış, sağındaki ve solundaki yıkılmış. Bazılarının beton numuneleri güzel, sağlam görünüyor ama gene yıkılmış. Muhtemelen orada da bir kolon kesme ya da projeyi yanlış uygulama gibi durumlar var. Hem zeminle alakalı hem binalara sonradan yapılan müdahalelerden dolayı yıkımların olduğunu gördük. Bölgede çok ciddi bir çadır ihtiyacı vardı. Biz hızlıca tedarik edebildiğimiz çadırları bölgeye sevk ettik ve kurulumunu gerçekleştirdik 3 farklı ilçede. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak şu anda hem konteyner hem çadır kurulumları devam ediyor. Tedarik süreçlerindeler. Şu an bölgedeki en büyük ihtiyaç, barınma. Çünkü artık maalesef enkaz kaldırma süreçleri başladı.”
“AKILCI HAREKET ETMEMİZ GEREKİYOR”
Enkazlardaki çalışmalara ilişkin de gözlemini aktaran Kurt, felaketin büyüklüğüne de dikkat çekerek şunları söyledi:
“Yani yıkılan bina sayısına insanları oranladığımızda bunun altından kalkılabilecek bir durum değil maalesef. Yani deprem anında enkazlara yapılacak müdahaleler, fiziksel olarak çok altından kalkılabilecek bir yük değil. Sadece bir ilin 2- 3 ilçesinden bahsediyorum gözlemleyebildiğimiz. Önemli olan bu hâle gelmemek. Yani biz böyle bir afetle karşılaşırsak, depremin en gerçek ve acı yüzünü biz şu anda yaşıyoruz ülke olarak, üzülerek söylüyorum. Enkazdan kurtarma çalışmaları 3- 4 günlük çalışmalar bu işin önemli bir kısmı, bir can bile önemli. Bugün bile insanlar enkazdan çıkıyor ama çok yeterli olabileceğimiz bir süreç değil. O yüzden bizim bu yıkımdan önce bir çözüm bulmamız gerekiyor, tüm paydaşlar olarak. Bununla ilgili de akılcı hareket etmemiz gerekiyor açıkçası. Yani arama kurtarma faaliyetleri hem vatandaşlar hem STK’lar çok canla başla müdahale ettiler ama yeterli değil, olma şansı da yok. Çünkü çok ciddi bir yıkımdan bahsediyoruz maalesef.”
“İSTANBUL’U DAHA DAYANIKLI HÂLE GETİRMEK ZORUNDAYIZ”
Beklenen İstanbul depremine karşı da değerlendirme yapan Ali Kurt, Kahramanmaraş’taki depremlerin benzerinin yaşanması durumunda kat be kat fazla sorun yaşanacağına işaret etti. Kurt, şöyle konuştu:
“Çünkü hem yapı kırılganlığı çok yüksek bir kent hem de çok dar alanda çok yoğun yapılaşmanın olduğu, ekonominin can damarının olduğu bir kentten bahsediyoruz. Umarım biz İstanbul’da böyle bir afete yakalanmadan bu riskli yapıların tahliyesini yaparız. Biz ‘İstanbul Yenileniyor’ diye bir sistem hayata geçirdik. Amacımız, riskli yapıları inşaat maliyetine dönüştürmek ama çok hızlı başladığımız bu süreçte yavaşlamaya başladık. İnşaat, finans maliyetleri çok arttı. O yüzden biz sürekli dedik ki devlete, ‘Gelin, birlikte yenileyelim’. Sosyal konut kampanyalarındaki gibi, orta gelir gruplarına sundukları kampanyalardaki gibi uygun ödeme planları veya uygun faiz seçeneklerini biz vatandaşa sunarsak, uygun uzun vadede ödemelerde borçlanmalar sunarsak bu riskli yapıları çok hızlı tahliye edebileceğimizi söyledik. Bunun ne kadar önemli olduğunu bugün görüyoruz. Çünkü olası bir afette ne kadar imkânlar, koordineler olsa da iş gücü oluşturulsa da maalesef yeterli olmuyor. Bundan sonra biz enkaz sonrasını, yani afet sonrasını planlayacağız. İstanbul’da bunu yapmamamız için daha dayanıklı bir hâle getirmek zorundayız bu kenti.”
“AFET ÖNCESİ ÖNLEM ALMAK LAZIM”
Deprem öncesinden gerekli hazırlıkların yapılması gerektiğini belirten KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, sözlerini şöyle tamamladı:
“Deprem olduktan sonrası gerçekten bir kaos. Şu anda biz İstanbul depreminin, üzülerek söylüyorum ama fragmanını yaşıyoruz ve orada ne kadar eksik olduğumuzu gördük. Allah korusun diyorum. İstanbul’da bundan daha düşük bir deprem de olsa, daha büyük felaketle karşı karşıya kalınır. Çünkü çok dar bir alanda, çok daha büyük bir nüfustan bahsediyoruz. Sadece İstanbul değil, Marmara’dan bahsediyoruz, 30 milyon nüfus. Yani ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 25’inden bahsediyoruz. Şu anda Maraş bölgesindeki deprem, ülke nüfusunun yüzde 15’ini etkiliyor. Türkiye’de nüfusun yüzde 15’i öyle ya da böyle hareket edecek. Canlı kalanlar hareket edecek. Bir iç göç başlayacak. Komşu illere bir göç başlayacak. Büyük kentlere göç başlayacak. Bunun hem ekonomik hem sosyolojik çok ciddi olumsuz etkilerini maalesef göreceğiz. Bununla ilgili hep söylüyoruz. Afet öncesi önlem almak lazım. Afet sonrası maalesef sıkıntılı bir süreç. Şu an bunun fragmanını yaşıyoruz.”