Mülakatlarda “torpil” iddiası: “AKP’nin yargıdaki kadrolaşmasının temeli mülakatlar”
Hâkim savcılık sınavında yapılan mülakatların ‘torpil’ aracı olarak kullanıldığı iddiaları gündemden düşmüyor. Yazılı sınavı geçen ve mülakatta ‘ başarısız’ bulunan adaylar Gerçek Gündem’e konuştu. Eski Yargıtay savcısı Eminağaoğlu ise, AKP’nin yargıdaki kadrolaşmasının temelini mülakatlara bağladı.
2022 Adalet Bakanlığı Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı, Avukatlar İçin Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı ve İdari Yargı Hâkim Adaylığı sınavı 26-27 Kasım tarihlerinde, 4 oturumda uygulandı.
Adalet Bakanlığı’nın düzenlediği Hâkim-Savcı sınavlarında ise mülakatların yalnızca ‘torpil’ aracı olarak kullanıldığı tartışmaları devam ediyor. AKP iktidarı tarafından kamuya girişlerde yapılan ‘mülakatlarla’ başarılı olan gençler elenmeye devam ederken; iktidara, cemaatlere ve tarikatlara yakın olanlar ise meslekte kendilerine yer buluyor.
Hâkim-savcıların liyakate dikkat edilmeksizin, adaletsiz süreçlerle seçilmesi ise adalet sisteminin gün geçtikçe zayıflamasına ve değer kaybetmesine neden oldu. Verilen hukuksuz hükümler, siyasi tutuklamalar, hukuk katliamları ve yargının siyasallaşması ise bu durumun en büyük kanıtları.
“İKİ MÜLAKATTA DA SORULARI CEVAPLADIM AMA ELENDİM”
Gerçek Gündem’e konuşan 2019 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden onur derecesiyle mezun olan İsa Temur, aynı yıl Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Sınavı’na girdi. 86.3 puanla 1004’üncü olan Temur, mülakata girmeye hak kazandı ancak hiçbir gerekçe gösterilmeden ‘başarısız’ sayıldı. 2020 yılında yapılan sınava giren Temur bu sefer de 85.5 puan alarak 1000’inci oldu ancak mülakatlarda yine ‘elendi.’
Mülakatların yaklaşık 1,5-2 dakika sürdüğünü söyleyen Temur, katıldığı iki mülakatta da sorulan soruları net, açık ve doğru bir şekilde cevapladığını söyleyerek mülakatların kesinlikle objektif olmadığını ifade etti:
“Sorulabilecek muhtemel soruların hepsine çalışmıştım ve iyi bir performans sergiledim. Mülakatlar yaklaşık 2 dakika sürüyor. Önce kendinizi tanıtırsınız sonra sorulan soruları cevaplarsınız ve ne olduğunu anlamadan çıkarsınız. Kesinlikle formalite bir süreç, ölçücü ve objektif değil. Mülakat heyeti de pek oralı değildi zaten. 2019 yılında mülakata 3 bin kişi çağrılmıştı ve bin kişi alındı. Bin kişi torpili, yani referansı olanlardı.”
“MÜLAKATLAR TAMAMEN FORMALİTE, BU MÜLAKAT TUTANAKLARINDAN DA ANLAŞILIYOR”
Mülakatların tamamen formalite olduğunu ve herhangi bir anlamının olmadığını belirten Temur, bu durumun Adalet Bakanlığı’ndan elde ettiği mülakat tutanaklarından anlaşılabileceğini belirtti.
Tutanaklarda 5 tane ölçütten bahsedildiğini ifade eden Temur, ölçütlerden birinin ‘teknolojiye yatkınlık’ olduğunu söyledi:
“Bu tutanakları elde edip basına veren Türkiye’de sadece ben varım galiba. Elenenler tutanaklarını almalı. Ayrıca mülakat sonuçlarına karşı idari mahkemelerde iptal davası açmalılar. Durum belli, torpil olmadan olmuyor ama herkes hakkını aramalı. Adalet Bakanlığı’ndan elde ettiğim mülakat tutanaklarına göre 5 tane ölçüt değerlendirilmiş. Birinin bile ölçülmesi mümkün değil ve belirledikleri ölçütlerden biri de ‘teknolojik gelişmelere yatkınlık.’ Tamamen saçmalık, bunu 2 dakikada nasıl ölçecekler ki?”
“KAMUYA ALIMLARDA MÜLAKATLAR KALDIRILMALI”
“Böyle bir ülkede objektif bir mülakat kesinlikle mümkün değil. Yapılan haksızlıklarla sadece gençlerin değil ülkenin geleceği de karartılıyor” diye konuşan Temur, kamuya alımlarda mülakatların kesinlikle kaldırılması gerektiğini söyledi.
Şu an avukatlık yapan Temur, en büyük hedefinin ve isteğinin Cumhuriyet savcısı olmak olduğunu belirterek ne olursa olsun bu hayalinden vazgeçmeyeceğini dile getirdi.
Ülkenin içinde bulunduğu koşullar altında bu mesleği layıkıyla yapabileceğine inandığını söyleyen Temur, mesleğin durumunun içler acısı haline getirildiğini ifade etti:
“Mücadelem yarıda kalmayacak ve pes etmeyeceğim. Bu mesleği bu koşullar altında da layıkıyla yapabileceğime inanıyorum ama şu anki durum gerçekten çok kötü. Siyasi ve toplumsal baskıyla hukuka aykırı tutuklama kararları ve hükümler veriliyor. Yargı bağımsızlığı sadece Anayasada şeklen yer alan bir kavram haline geldi. Her zaman vicdan kanatan, trajikomik kararlarla karşı karşıyayız.”
“SORUYU BİLMEME RAĞMEN ELENDİM”
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2001 yılı mezunu ve 19 yıldır avukatlık yapan Nükhet Gökçe ise, ilk olarak 2015 yılında Avukatlıktan Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı ile Avukatlıktan Geçiş İdari Yargı Hâkim Adaylığı Sınavı’na girdi.
Gökçe, Adli Yargı’da 100’üncü, İdari Yargı’da ise 103’üncü oldu, ancak ‘torpili’ olmadığı için mülakatlarda elendi.
2016 yılı Avukatlıktan Geçiş Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Sınavı’nda Türkiye 3’üncüsü, 2017’de ise 14’üncü olan Gökçe, mülakat sürecini şu sözlerle anlattı:
“2016 yılında mülakata 5’erli gruplar halinde alındık. Önce kendimizi tanıtmamız istendi. Hepimize Ceza Hukukunda dava ve ceza zamanaşımı konusunda soru soruldu, soruya sadece ben doğru cevap verdim ama elendim. 2017 yılında da değişen hiçbir şey olmadı. 7’şerli gruplar halinde mülakata alındık. İhtiyati haciz- ihtiyati tedbir konularında soru soruldu, soruyu bilmeme rağmen yine elendim.”
Gökçe, 2017 yılında mülakatta elenmesinin üzerine İdari Yargıda dava açtı ama dav ret aldı. Davanın ret almasından sonra Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapan Gökçe’nin bireysel başvurusu da reddedildi.
Mülakatların kaldırılmadan liyakatin olamayacağının çok açık olduğunu belirten Gökçe, bu şekilde yapılan mülakatların yalnızca bireysel menfaatleri değil kamunun menfaatini de ihlal ettiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“2016 Aralık yazılı sınav sonucu açıklanması gereken zamanda açıklanmadı. Normalde sınavdan yaklaşık üç hafta sonra açıklanırdı. Önce KHK ile 70 baraj puanı kaldırıldı sonra yazılı sınav sonucu açıklandı. Böylece 50-55 puan alanlar da mülakata girmeye hak kazanıp hâkim-savcı oldu.”
Yargı bağımsızlığının yok edildiğini belirten Gökçe, “Zamanında yaşadıklarım nedeniyle çok üzüldüm ama yargının şu anki durumu iyi ki elenmişim dedirtiyor. Torpil sayesinde olunan bir meslekte bağımsız olunabileceğini düşünmek komiklik olur” dedi.
“YARGIDAKİ KADROLAŞMANIN TEMELİ MÜLAKATLAR”
Türkiye’de yargıç ve savcıların ilk sendikası olan YARGI-SEN’in kurucu başkanlığını ve bir dönem de başkanlığını yapan eski Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, mülakatların tamamen kapalı bir ortamda gerçekleştirildiğini belirterek, yargıda kadrolaşmanın temelini mülakatların oluşturduğunu ifade etti.
Eminağaoğlu, mülakatlarda denetim için kamera kaydı sağlanması gerektiğini ve mülakatların Hâkim-Savcılar Kurulu tarafından yapılması gerektiğini söyledi:
“Mülakatları bütünüyle Adalet Bakanlığı mensupları yapıyor. Kime hangi soruların sorulduğunu denetleyecek kameralar bulunmadığı için ve mülakatları kazanan adayları da görünce torpil iddiaları haklı bir şekilde öne çıkıyor. Mülakatları Adalet Bakanlığı bürokratları değil, Hâkim-Savcılar Kurulu yapmalı ve en önemlisi Hâkim-Savcılar Kurulu’nu da iktidar partisi oluşturmamalı.”
“AKP SON 20 YILDA TÜM HEDEFLERİNİ YARGI ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞTİRDİ”
Adalet Bakanlığı’nda AKP’nin olabildiğince yanlı uygulamalarıyla mülakatlarda objektifliğin tamamen ortadan kalktığını ve mülakatların iktidar partisinin kadrolaşmasının bir aracı haline dönüştüğünü söyleyen Eminağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yargıda sorunlar her zaman vardı ama hiçbir zaman bu kadar olmamıştı. İktidar son 20 yılda susturmak istediği muhalifleri, basını ve diğer tüm hedeflerini bağımsızlığı ve tarafsızlığı yok edilen yargı üzerinden gerçekleştirdi. Yaratılan baskı, yapılan anayasal düzenlemelerle Cumhuriyet tarihinin en sorunlu dönemini yaşıyoruz. İktidar her kimi hedef olarak görüyorsa taraflı hale dönüştürülen yargı yoluyla susturma gibi bir politika izledi. Şu an kamuoyuna da yansıyan ve yargıya güvenin de dibe vurduğu davalara baktığımızda yargı 20 yılın en sorunlu dönemini yaşıyor.”