Sinan Ateş'in Annesi ve Eşi Karara İsyan Etti: 'Karanlık Güçlerle Savaşıyoruz'
Savcı, Sinan Ateş hakkında mütalaasını açıkladı. Buna göre 3 kişinin tahliyesini istedi. Dava sonrası açıklamalarda bulunan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve anne Saniye Ateş, karara tepki gösterdi. Adalet talep ettiler.
Ankara’da uğradığı suikast sonrası katledilen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in davasında mütalaa açıklandı.
Ankara Sincan’da bulunan Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savcı 3 sanık için beraat talep etti. Kalan sanıkların iddianamede yer alan suçlardan cezalandırılmasını istedi. Ayrıca dava, esas savunmaların verilmesi için 30 Eylül’e ertelendi.
Açıklanan mütalaa sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Ayşe Ateş ve Saniye Ateş, karara tepki gösterdi. Ateş’in eşi ve annesi, adalet talep ederek halka seslendi.
Ayşe Ateş’in açıklamaları:
"Değerli Basın Mensupları Alelacele kapatılmak istenen bir dosya, onca delile rağmen siyasi uzantılarla aradaki bağı koparmak için mücadele veren bir yargı süreci ile karşı karşıyayız. Malumunuz olduğu üzere bu süreçte, tek kişilik hücrelerde kalan tutuklulara 19 ay boyunca verdikleri hiçbir beyanla uyuşmayan ezberletilmiş ortak bir ifade vasıtasıyla bu siyasi cinayeti adi bir cinayet gibi göstermek için basın ve medya dahil olmak üzere bütün imkânlarını kullanan karanlık bir güce karşı savaşıyoruz.
Eğer yargı süreci bu kadar hızlı ilerlerse şüphesiz ki Sinan Ateş suikasti davası, tarihin en kısa süren siyasi cinayet davası olarak kayıtlara geçecektir. Bu şartlar altında biz diyoruz ki Milletimiz yanımızda olsun. Devletimiz arkamızda dursun. Adil yargılamanın önü açılsın. Dosyalar birleştirilsin, bütün suçlular hâkim karşısına çıkarılsın. Çünkü adımız gibi biliyoruz: Bu siyasi cinayet bütün karanlık yönleriyle aydınlatılmazsa Türkiye daha büyük bir karanlığa doğru sürüklenecek. Buradan alınan cesaret, yeni siyasi cinayetlerin kapısını aralayacak. Türk milleti yeni Bengisularla, yeni Banuçiçeklerle tanışacak.
Türk milletinin yeni Ayşe Ateşleri olacak. Dün dövdürülerek susturulan gazeteciler, yarın öldürülecek. Nereden biliyorsun, diye soracak olursanız, yeni eylem planlarını sosyal medyadan çoktan duyurdular. Bu siyasi cinayeti dile getiren gazetecileri, siyasetçileri hedef tahtasına koyup “Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız!” tehditlerini bol keseden savurmaya başladılar. Konjonktür müsait olduğunda fiili eylem yapacağız, şeklinde paylaşımları dolaşıma soktular. Soruyorum sizlere: Bu yargılamadan yakayı sıyırır, paçayı kurtarırlarsa olacaklar gün gibi ortada değil mi? Değerli Basın Mensupları Karanlık, her gün çeşitli mecralardan el kaldırarak “Ben buradayım!”, diyor. Bu siyasi cinayet dosyasında da Ülkü Ocakları ve MHP içerisine sızmış bu karanlık güce dair aradığınız her türlü bulgu var.
'BU NASIL BİR GÜVENLİK ZAFİYETİDİR'
Müsaadenizle, dosyada yer alan ve geçtiğimiz günlerde yazılı ve görsel basına da yansıyan bu bulguları yeniden özetlemek istiyorum: Bu siyasi cinayet dosyasında, karanlığın karıştığı birçok şiddet eylemine ilişkin birçok delil var. Kişisel verilerimiz de bu karanlık gücün ayaklarının altına pas pas olmuş. Herhangi birini kafaya taktıklarında emniyet içerisindeki uzantıları vasıtasıyla dakikalar içerisinde, devlete emanet ettiğimiz bütün kişisel verilerimize ulaşabiliyorlar. Suça karıştıklarında jandarmadaki uzantıları tarafından kollanıyorlar. Sadece, babası Sinan’ın arkadaşı olduğu için 8 yaşındaki bir kız çocuğu hakkında bilgi toplamaktan imtina etmiyor, herhangi bir kadının kişisel verilerini emniyetin kapalı sisteminden kolaylıkla temin edebiliyorlar. Bizler kadın cinayetlerinden bu kadar muzdaripken vatandaşımızın canının ve malının emanetçisi emniyet görevlisi ise sebebini bile sormadan elindeki bütün verileri iletiyor. Öldürecek mi, dövdürecek mi, merak bile etmiyor.
İnsan, “Bu nasıl bir güvenlik zafiyetidir” diye sormadan edemiyor. Görünen o ki şans eseri yaşıyoruz. Değerli Basın Mensupları, Daha önce de ifade ettiğim gibi: Bu siyasi cinayet dosyası masanın üzerinde, görmesi gereken herkesin baktığı bir zarfın içinde duruyor. Ancak zarfın üzerinde “Kayıp Mektup” yazıyor. Bu yüzden bakan gözler göremiyor, dokunan eller tutup kaldıramıyor. Bu vesileyle, buradan sizlerin aracılığıyla, artık adaletin tesis edilmesi gerektiğine inanan, siyasi cinayetlere “Dur!” demek isteyen bütün milletvekillerimize çağrımı yineliyorum: Sayın vekillerim, Bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerekliliği gün gibi ortadadır. Aziz milletimizin adalete olan güveni sarsılmış, vicdanı günden güne daha çok kanayan her bir bireyinin sizlerden beklentisi de bu hususta ortaya bir irade koymanızdır. Çünkü Türkiye’nin adaletli ve aydınlık yarınları için bu zarf ivedi bir şekilde açılmalı, yargının üzerindeki siyasi baskı kaldırılmalı ve böylelikle, bu suça karışan her kim varsa adil bir şekilde yargılanıp kanunların öngördüğü cezayı almalıdır.
'BU DAVA KAPANIRSA DAHA ÇOK SİNAN ATEŞLER ÖLÜR'
Saniye Ateş’in açıklamaları:
"Katiller dışarıda. Benim iki tane yavrumu yetim bıraktılar. Benim oğlumun öldürülme sebebini açıklayacaklar. Bu kadar kısa zamanda mahkeme biter mi? Kanun var da bize mi yok! Utanmadan hala kızımla gelinimi tehdit ediyorlar. Namusuna dil uzatacak kadar alçalıyorlar. Bu dava kapanırsa daha çok Sinan Ateşler ölür."
SELMA ATEŞ: SİYASİ BİR EL
Abla Selma Ateş ise bazı isimlerin dava dosyasına girmemesine dikkat çekerek, Özel Harekat Başkanı'nın MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin elini öpmesine işaret etti ve ''İsimlerini verdiğimiz şahısların, mahkeme dosyasında yer almaması siyasi bir el demektir. Görüyoruz, el pençe divan durulan bir ülkede adalet diye bir şey yok. Demek ki Özel Harekat Polisleri, bu kadar rahat el pençe divan durabiliyorsa, Ateş ailesi ne yapsın?’’ ifadelerini kullandı.