TİP'ten Meclis'te Can Atalay tepkisi: Yargıtay savcılığı kanuna karşı hile yapıyor
Meclis’te Hayat Milletvekili Can Atalay’ın hukuksuz şekilde cezaevinde tutulmasına tepki gösteren TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, tahliye dilekçesini ilgili daireye iletmeyen Yargıtay savcılığının kanuna karşı hile yaptığını söyledi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda gündem dışı söz aldı ve TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın hukuksuz şekilde cezaevinde tutulmasına ilişkin konuştu.
Meclis'in 28. Dönemi'nde görevine başlayamayan tek ismin Atalay olduğunu hatırlatan Kadıgil, "Meclis tebrik ziyareti yapan heyetlerle dolup taşıyor. Bu süreçte hak ettiği tebrikleri kabul edemeyen tek bir seçilmiş milletvekili var: TİP Hatay Milletvekili Can Atalay. Seçildiği günden bugüne Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına aykırı biçimde Silivri'de siyasi bir esir olarak tutuluyor ve buna rağmen bu Meclis'in çoğunluğu ne acı ki bu hukuksuzluğa, Meclis iradesine yönelik bu saygısızlığa sessiz kalıyor" diyerek Genel Kurul’daki milletvekillerine seslendi:
"Bu duruma sessiz kalabilmeniz için iki sebep mevcuttur: Ya bilgi eksikliğiniz vardır ya da ortada bir kötülük durumu vardır. Üçüncü bir şık yoktur."
AKP'li Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun sözlerini hatırlatan ve "AKP Meclis Grup Başkan Vekili dün bu kürsüye çıkıp bu ülkenin bir hukuk devleti olduğunu iddia edebildi. Bakınız bir ülkenin hukuk devleti olabilmesi için orada yasaların ve özellikle Anayasa'nın yürürlükte olması gerekir" vurgusunda bulunan Kadıgil, Anayasa'nın 83. maddesindeki "(…) Bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz (…) ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve (…) Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır..." ifadelerini hatırlattı.
'NE BİZ NE YÜKSEK YARGI KONUYU İLK KEZ TARTIŞIYOR'
"Benim de katılmaktan ve parçası olmaktan onur duyduğum Gezi Direnişi’nin üzerinden 10 yıl geçmiş olduğuna göre, demek ki ortada bir suç üstü halinden bahsetmemiz mümkün değil" diyen Kadıgil, Atalay'ın yaşadığı hukuksuz süreci daha önce de yaşayan milletvekilleri olduğunu hatırlatarak, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un "Gezi dokunulmazlık kapsamı dışında" iddiasına da değindiği konuşmasının devamında şunları söyledi:
"O halde buradaki uyuşmazlık sadece ve yalnızca tek bir yere dayanıyor. O da, Anayasa’nın 14. Maddesindeki istisnalar tutuklu bulunan Milletvekili Can Atalay için uygulanabilir mi, uygulanamaz mı? Önümüzdeki tartışmanın hukuki tek mahiyeti bu.
Bakın konuya dair çiçeği burnunda Adalet Bakanınız çıkıp bir açıklama yaptı, ben utandım bir hukukçu olarak yaptığı açıklamadan. Çünkü şöyle dedi: 'Biliyorsunuz Gezi Davası, Anayasal düzenle alakalı bir konu. Anayasa'nın 14. maddesindeki dokunulmazlık kapsamına girmez.'
Can Atalay bu konuda, bu şekilde bulunan ilk milletvekili olsaydı, yani tutuklu olduğu halde milletvekili seçilen ilk milletvekili olsaydı Adalet Bakanının bu cümlelerinin belki en küçük bir hukuki değeri olabilirdi ama böyle bir durum söz konusu değil. Bugüne dek farklı farklı partilerden onlarca milletvekili seçildi ve Anayasa’nın, AYM’nin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun (YCGK) kararlarıyla serbest bırakıldı. Bu konuda yapılmış içtihatlar var. O yüzden bu tartışmalar bomboş tartışmalar haline geldi.
Önümde kararlar var, Leyla Güven kararı verileli daha bir sene olmadı! Bu kararda AYM açıkça şunu söylüyor: 'Hangi suçun Anayasa madde 14 kapsamında 83'ün istisnası olacağını ben söyleyemem; bunu Meclis'in söylemesi, bu konuda düzenleme yapması lazım.' Buyurun Mustafa Balbay kararı, Gergerlioğlu, Berberoğlu kararı, Leyla Güven kararı, Ahmet Şık’a dair YCGK kararı!"
'YARGITAY SAVCILIĞI KANUNA KARŞI HİLE YAPIYOR'
Can Atalay'ın da aynı süreci yaşadığının altını çizen Kadıgil, "Buna rağmen 52 gündür tahliye edilmiyor, Silivri’de esir tutuluyor. Bu arkamızdaki yazının bir hükmü varmış gibi davranmaya devam ediyorsunuz!" diyerek tepki gösterdi.
Yargıtay'ın Atalay'a ilişkin başvuruyu işleme almamasına da işaret eden Kadıgil sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Yargıtay savcılığı kendisine sunulan dilekçeyi ilgili ceza dairesinin önüne bile koymuyor, üstüne yatmış bekliyor! Çünkü daireye sunduğu 3 gün içerisinde kabul ya da ret kararı verilmesi CMK madde 105 uyarınca kanuni bir zorunluluk.
İşte bu karar verilmesin diye, üstünde savcı cübbesi bulunan kişiler hukuka karşı hile yapıyor. Bu kapsamda soruyorum size: Siz milletvekiliyseniz, bu koridorlarda o rozetleri takarak gururla dolaşıyorsanız, Meclis iradesine sürülen bu lekeyi kendinize nasıl yediriyorsunuz? Bu durumu kendinize yedirerek o vekil rozeti yakanızda gururla etrafta dolanmaya devam edebiliyorsanız ne acı size!"
AKP VE MHP'Lİ GRUP BAŞKAN VEKİLLERİNE SESLENDİ
Kadıgil, devamında AKP Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve MHP Grup Başkan Vekili Muhammed Levent Bülbül'e seslendi:
"Açık açık soruyorum Sayın Akbaşoğlu. Dün bu kürsüden bu ülkenin hukuk devleti olduğunu iddia ettiniz. Bu çerçevede Adalet Bakanınızın istisna gibi kamuoyuna yutturmaya çalıştığı 14. maddeye ilişkin AYM kararını bilmiyor musunuz yoksa tanımıyor musunuz? Sayın Bülbül, siz de hukukçusunuz. AYM ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu açık ve bağlayıcı içtihatlarına karşın seçilmiş bir vekilin hala hapiste tutulması hususunda hukuki görüşünüz nedir?"
'YARGITAY, TBMM'YE BİLDİRİM YAPTI MI?'
Konuşmasında Meclis Başkanlığı'na da seslenen Kadıgil, sözlerini şu sözlerle sonlandırdı:
"TBMM Başkanlığı'na soruyorum. Anayasa 83. hükmü şöyle bitiyor; '...devam eden soruşturma madde 14 kapsamına ilişkinse ilgili kurum derhal bunu TBMM Başkanlığı'na bildirir. Aradan geçen 50 günde Yargıtay tarafından TBMM Başkanlığı'na Can Atalay'ın durumunun 14. madde istisnasına girdiğine dair bir bildirim yapılmış mıdır? Sorularıma cevapları varsa ilgi isimleri, dillerinden düşürmedikleri 'milli irade' beyanları doğrultusunda millete bir açıklama yapmaya davet ediyorum."