Ayşe Ateş Kritik Duruşma Öncesi Konuştu: 'Karartılan Deliller Var'

Abone ol

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davada bugün esas hakkındaki savunmalar alınacak. Duruşma öncesinde konuşan Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, "Bu dosyada eksik olan, karartılan deliller var. İleride aydınlığa çıkar mı bilmiyorum." dedi.

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in Ankara'da silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin görülen davanın bugünkü duruşmasında, esas hakkındaki savunmalar alınacak. Duruşma öncesi Sözcü TV'de İpek Özbey'e konuşan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş "Tüm siyasi partilerde rahatsız olan çok sayıda isim var. Ellerinden geldiği kadar bu davaya destek oluyor, yanımızdalar. MHP içinde de bu durumdan rahatsız olup, üzülen birçok milletvekili var. İsim sormayın, için için yanan, bu durumdan çok rahatsız olan ama sesini çıkarmayan, çıkaramayan vekiller olduğunu biliyorum. Ama üzerindeki baskılardan dolayı söyleyemiyorlar. Kim olursa olsun bir zulüm var ortada. Aklı ve vicdanı olan her insan buna üzülür zaten" dedi.

Eski Ülkü Ocakları Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Çukurambar semtinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Ateş'in öldürülmesine ilişkin tutuklu 12 sanığın yargılanmasına Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi Kampüsü'nde bugün devam edilecek. Hafta boyu devam etmesi öngörülen duruşmada esas hakkındaki savunmalar yapılacak.

Temmuz ayındaki son duruşmada, sanıklardan Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay tahliye edilmişti.

Özbey'in söyleşisinin tamamı şöyle:

- Ayşe Hanım, duruşmadan bu yana nasılsınız?

Mahkemenin bittiği gün, eve gittim yere yığıldım. Gücüm tükenmişti, yorulmuştum. Yapılacak her şeyi, gücümün yettiği kadar yaptım. Yazın çocuklarla vakit geçirdim. Evden dışarı çıkamadığımız için evde vakit geçirdik.

- Neden evden çıkamadınız?

Kızlarımla birlikte kendi arabama sığmıyoruz. Çünkü iki koruma var, bir arkadaşım da şoförlüğümü yapıyor. Yaklaşık 2 aydır da koruma sayım 8'e çıkarıldı. İki araba dolaşıyoruz, bu şartlar altında nereye gidebiliriz. Çocuklar ağlıyor, onlar da sıkılıyorlar. Enerjilerini atamıyorlar. Bu zorluklarla bir süre daha mücadele edeceğe benziyoruz.

- Koruma sayısının artırılmasını siz mi istediniz, İçişleri Bakanlığı mı öyle uygun gördü?

Bakanlık böyle uygun gördü, benim öyle bir talebim olmadı. Tedbir amaçlı denildi.

- Failler Eray Özyağcı ve Doğukan Çep, Sinan Ateş'in yanındaki akrabası Selman Bozkurt tarafından vurulduğunu iddia etti. Geçen hafta gelen bilirkişi raporu öyle olmadığını söyledi. Ne diyeceksiniz?

Bilirkişi raporunun yeniden incelenmesini zaten onlar talep ettiler, biz değil. Son bir çırpınıştı belki onlarınki. Artık Serdar'ın, Emre'nin, Tolgahan'ın suçsuzluğunu iddia ediyorlardı ya, artık onu kabul ettiler, bıraktılar. Şimdi tetikçiler, torbacılar için yeri göğü inletiyorlar. Kiralık katilleri koruyorlar şimdi de. Çabaları beyhude. Çünkü o kamera görüntülerini izleyen eğer kör değilse ve algılamasında bir problem yoksa Sinan'ı kimin öldürdüğünü çok net bir biçimde görür. Bunların gözleri kör, kulakları sağır. Her şeyi istedikleri gibi görmek ve kamuoyunu da inandırmaya çalışıyorlar. Bunlar son çırpınışları ve çırpınışları beyhude. Çevrelerinde "Artık bu torbacıları da korumayın" diyen de yok herhalde. Bu milletin feraseti var, aklı olan herkes doğruyu görüyor.

- Bilirkişi raporu davanın seyrini nasıl değiştirecek?

Zaten şu anda dava dosyaya konulan gerçek deliller ışığında ilerliyor. Bu dosyada eksik olan, karartılan deliller var. İleride aydınlığa çıkar mı bilmiyorum. Bu malumun ilamı oldu. Selman üzerinden ilerliyorlar şimdi. Sinan'ın dayısının oğlu, aynı zamanda benim de kız kardeşimin eşi. Selman'dan dolayı da yargılanıyorlar. Selman sol göğsünden yaralandı, akciğerini deldi geçti kurşun. Adam öldürmeye teşebbüsten de yargılanıyorlar. Kurtaramayacaklarını anladılar da suçu hafifletmeye çalışıyorlar. Selman çok uzun bir tedavi süreci geçirdi.

- Selman Bey hiç konuşmuyor değil mi?

Selman bu olaydan çok ciddi etkilendi, ağır bir travma geçirdi, hâlâ geçiriyor. Sinan ile büyümüş bir insan. Sinan göreve geldikten sonra Sinan'ı yanına aldı, katledilene kadar yanındaydı. Onun gözlerinin önünde oldu, abisi için bir şey yapamamanın travmasını yaşıyor. Kendini iyileştirmeye çalışıyor.

- Önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ekibinde yer alan eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın iki yardımcısı, Alp Arslan ile Oben Özay Emniyetten ihraç edildiler. Aslında bu daha çok suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan ile ilgiliydi. Özay'ın ismi Sinan Ateş davasında da öne çıkmıştı. Özay, suikastın kilit isimlerinden olduğu iddia edilen MHP'li Tolgahan Demirbaş'ın, cinayetin işlendiği dönemde MHP Milletvekili Olcay Kılavuz'un yanından gözaltına alındığı yönündeki tutanağın imha edilerek yerine yeni sahte bir tutanak hazırlanması iddiasına karışmıştı. Bu gelişmeler sizin için anlamlı mı?

Tabii ki anlamlı. Baştan beri bu dava üzerindeki baskının doneleri bunlar. Oben Özay bizim soruşturmamızda da görev almış kişi. En baştaki aksaklıklar, delil karartmaların yapılmasına belki de fırsat verdi. Gerekli soruşturma yapıldığında kendisinin de bu olaydaki hatası varsa, ki öyle olduğunu düşünüyorum, ortaya çıkacaktır. Bu katliama karışan başka emniyet mensubu, MİT mensupları da var.

- Devlet Bahçeli'den ya da MHP'den "gel görüşelim" diyen oldu mu?

Hedef gösterme ve karşı saldırı dışında iletişim olmadı. Uzun bir süre beni arayacaklarını düşündüm, bekledim. En büyük hayal kırıklığımı zaten Bahçeli'nin baş sağlığı dilememesiyle yaşadım. İnandığım değerler yerle bir oldu. Burada başka şeyler var herhalde.

- Ne olabilir? Suçlu olduklarına mı inanmıyorlar, size mi inanmıyorlar?

Gerçekten bu sorunun cevabını veremiyorum. Acı bir tablo var. Daha bilmediğimiz parti yönetiminden, ülkü ocaklarından isimler var belki de.

"MHP İÇİNDE DE RAHATSIZ OLANLAR VAR"

- Zaman geçti ve yanınızda olanların da sizi bıraktığını söylüyorlar. Doğru mu?

Hayır değil. Tüm siyasi partilerde rahatsız olan çok sayıda isim var. Ellerinden geldiği kadar bu davaya destek oluyor, yanımızdalar. MHP içinde de bu durumdan rahatsız olup, üzülen birçok milletvekili var. İsim sormayın, için için yanan, bu durumdan çok rahatsız olan ama sesini çıkarmayan, çıkaramayan vekiller olduğunu biliyorum. Ama üzerindeki baskılardan dolayı söyleyemiyorlar. Kim olursa olsun bir zulüm var ortada. Aklı ve vicdanı olan her insan buna üzülür zaten.

- Cumhurbaşkanıyla bir daha görüşebildiniz mi?

Sayın Cumhurbaşkanıyla tekrar görüşmedik ama bana verdiği sözü tutacağına inanıyorum, inanmak istiyorum.

- Korkuyor musunuz?

Evet korkuyorum tabii. İkiden sekize boşuna çıkarılmamıştır koruma sayısı diye düşünüyorum. Bana değer verildiğini görüyorum, devletin bana bir şey olmasını istemediği için canla başla tedbir aldığını görüyorum ama tehlike var ki bu tedbirler alınıyor. Ne kadar korksam da adalet mücadelesini sonuna kadar götüreceğim.

- Eşinizin talimatla gazeteci dövdürdüğünü söylemiştiniz. Geriye baktığınızda eşinizle ve kendinizle ilgili nasıl bir özeleştiri yaparsınız?

İnsan, içindeyken bazı şeyleri göremiyor. Hepimiz için geçerli. Dışarıya çıkıp uzaktan baktığınızda objektif görüyorsunuz. Ben bir özeleştiri yaptım, bunlar hataydı dedim. Ancak Sinan da bu hataları aldığı talimatlar doğrultusunda yaptı. Yine de yapılmaması gerekirdi. Çok üzgünüm.

- Talimat zincirinin yanlışlığını konuşmak lazım belki de…

Talimatsız baş sağlığı bile dileyemediler. Tolgahan yaptı bu işi yaptı diyorlar ya, izin almadan düğüne gidemiyor. Azmettirici olması mümkün mü? Talimatla yaptıkları ortaya koyuyor. Sinan da maalesef talimatlar doğrultusunda yapmaması gereken birkaç şey yaptı. Ayrıca bu gazetecilerle temasa geçtim, helallik aldım.

- Bugünkü duruşmadan ne bekliyorsunuz?

Herkese bir gün adalet lazım olur diyorlar ya, öyle değil. Her an gerekiyor. Tüm adaletsizlikler karşısında hep birlikte sesimizi yükseltmeliyiz. Gücümüz tükenene kadar bu direnci göstermeliyiz. Bugün adaletsizliğe hayır demek isteyen herkesi duruşmaya bekliyorum.

"EVİMİZİ VE SİNAN'IN ARABASINI SATTIM"

- Sizinle ilgili iddialar ortaya atıldı. Bunlardan biri cinayetten sonra Ankara'da 20 milyon değerinde toplam 4 ev satın aldığınız. Doğru mu?

Evlerin fiyatlarını önce 20 milyon dediler, sonra 10 milyona düşürdüler. Keşke 10 milyon olsa. Sinan akademisyendi, ben 14 yıldır öğretmenlik yaptım. Düğünümüzdeki altınlar, kredi çektik. Benim arabam vardı, Sinan'ın vardı. Sinan öldükten sonra ben ev değiştirmeyi düşündüm. Çünkü yeni baştan başlamamız gerekiyordu. Bir fırsat oldu, evimizi ve Sinan'ın arabasını satarak topraktan dört tane 1+1 ev aldım. Ancak evlerin şu andaki değeri bile 7-8 milyon lira. Buna çok rahat erişebilirler, bir selamla herkesin tapu bilgilerine ulaşabiliyorlar. Benim neyi satıp, neyi aldığımı da gayet iyi biliyorlar. Tapu bilgilerimi de paylaştılar zaten. Benim bütün kişisel bilgilerim bunların ayağının altına paspas olmuş. Farkındalar ama buradaki amaç beni itibarsızlaştırmak.

"ESTETİĞİ SİNAN ÖLMEDEN OLDUM"

- Eşiniz katledildikten hemen sonra estetik yaptırdınız mı?

Estetiği, Sinan öldürülmeden önce oldum. Burun operasyonu geçirdim. Twitter'daki profil fotoğrafıma baktığınızda da zaten Sinan'ın yanında burnum estetikli. Ne diyeyim, bunların zekâları da çok yerlerde. Sonrasında stresten çok kilo verdim. Aradaki büyük değişimin en büyük sebebi de bu.

- FETÖ'cü müsünüz?

Değilim. Yasa dışı hiçbir işle bağlantım yok. Öğretmenlik hayatım boyunca bir soruşturma bile geçirmedim. Hayatımda karakola gitmedim, mahkeme de görmedim. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan da talepte bulundum. Ben ve eşim hakkında detaylı inceleme yapılsın dedim. Biz devletini, vatanını, milletini seven insanlarız. Onlar da biliyorlar aslında. Bakalım iyi mi kazanacak, kötü mü? Onların kazanmaması için elimden gelen gayreti göstereceğim.

Sinan Ateş Davasında Yoğun Güvenlik Önlemi Gündem Narin Cinayetine İlişkin Yeni Gelişme Güncel