Can Atalay'ın avukatları bir kez daha tahliye istedi: Bu kez uzun yazalım, belki etkisi olur
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) iki kez hak ihlali kararı verdiği Can Atalay'ın avukatları, müvekkillerinin tahliyesi için bir kez daha başvuruda bulundu. Dilekçede hukuksuzluklara dikkat çekildi.
GERÇEK GÜNDEM
Hukuk tarihine bir skandal olarak adını yazdıran Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan ve geçtiğimiz 14 Mayıs'ta Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine karşın halen serbest bırakılmayan avukat Can Atalay'la ilgili belirsizlik, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) iki kez verdiği hak ihlali kararına rağmen sürüyor.
Atalay'ın avukatları, AYM'nin kısa kararının mahkemeye gönderildiğinin bildirilmesi üzerine infazın durdurularak tahliyesine karar verilmesi için 21 Aralık'ta başvuruda bulunmuştu. Ancak aradan geçen süre zarfında herhangi bir adım atılmadı.
Avukatlar Fikret İlkiz, Deniz Özen ve Akçay Taşçı, bunun üzerine bir kez daha müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
"İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu başvurumuz konusunda bu dilekçe yazılana kadar hiçbir karar vermedi. Bir başka anlatımla karar verme gereği bile duymadı. 22 Aralık 2023 Cuma günü karar verilmedi. 23 Aralık ve 24 Aralık günleri ise zaten tatil ve mahkemeler kapalı! Kime tatil; dışarıdakilere" denilen dilekçe, şöyle devam etti:
'NASIL BİR YARGININ ÜRETİMİ'
"İçerideki Milletvekili Can Atalay ise halen mahpus ve tutsak... Ama AYM kararının uygulanması için karar verilmesi onu ilgilendiriyor. Mahpusluk halinin sona erdirilmesi ve bulunduğu cezaevinden salıverilmesi hakkında verilecek kararın bile tatil günlerine denk gelmesi acaba nasıl bir yargının üretimi!
'YENİ BİR ŞEY SÖYLEMEYECEĞİZ, HUKUKA BAĞLILIĞIMIZ YÜZÜNDEN BAŞVURUYORUZ'
22 Aralık 2023 tarihinde dahi karar vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine kısa bir dilekçe vererek kararın yerine getirilmesini istemiştik. Bu talebe itibar etmeyen Mahkemeye bir kez daha başvuruyoruz. Belki yararı olur.
Bu başvurumuzda yeni hiçbir şey söylemeyeceğiz. Ama yine de hukuka olan bağlılığımız yüzünden başvuruyoruz. Belki de nafile gözüken çabalarımıza bir yenisini daha eklemiş olacağız. Bu defa uzun yazacağız. Çünkü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kısa kararları uygulamıyor ve kısa yazılan dilekçelerdeki talepleri yerine getirmiyor.
'25 EKİM VE 21 ARALIK TARİHLİ İKİ KARARIN DA 'DERHAL' UYGULANMASI GEREKİRDİ'
Bir saat, bir dakika, bir gün, bir hafta dahi geçirilmeden, beklenmeden ve hemen Anayasa Mahkemesinin 25.10. 2023 ve 21.12.203 tarihli iki kararının da 'derhal' ve 'hemen' uygulanması gerekirdi. Niçin? Uzun yazalım, belki etkisi olabilir. Belki AYM kararı yerine getirilir.
Anayasa Madde 148 veya 153’ten hiç bahsetmeyelim, çünkü yazsak bile okunmuyor! Kanundan bahsedelim, belki okunur.
30. 03.2021 kabul tarihli 6126 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Madde 50 gereğince; temel haklardan birinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru nedeniyle AYM tarafından esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir. Verilmiş olan karar AYM’nin internet sayfasında yayımlanır. Bu kararlardan hangilerinin Resmî Gazetede yayımlanacağına ilişkin hususlar İçtüzükte gösterilir.
'AYM'NİN İLK KARARINDA DA HİÇBİR DİLEKÇEMİZE YANIT VERMEMİŞLERDİ'
Kanun böyle diyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa ve kanunu uygulamıyor. Bekliyor; AYM'nin gerekçeli kararı yayımlansın diyor. AYM’nin ilk kararında da hiçbir dilekçemize (25.10.2023-26.10.2023) yanıt vermemiş, beklemişti."
'KISA KARARIN BEKLETİLMESİ SUÇTUR'
Avukatlar, dilekçenin devamında mahkemenin neden bir karar vermesi gerektiğini anlattılar. Şahin Alpay ve Hasan Altan'ın yargılanma süreçlerinde izlenen yolu hatırlattıktan sonra detaylı bir şekilde Anayasa Mahkemesi'nin kısa kararının bekletilmesinin bir suç olduğu anlattılar.
ADALET BAKANI'NA TEPKİ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un 22 Aralık'ta bakanlık bütçesinin görüşülmesi sonrası gazetecilerin soruları üzerine verdiği demece de tepki gösterilen dilekçede, şu uyarılar yapıldı:
"HSK Kurul Başkanı olan Adalet Bakanı, adalet işlerine bakan bakan bile bütçe görüşülmesi sürerken AYM kararını öğrendiklerini ve 'gerekçeli kararın beklendiğini' söyledi.
Örneğin Adalet Bakanı'nın kendisinden 'Anayasa Mahkemesi kısa kararını vermiştir ve Mahkeme tarafından bu kısa karar Mahkemesine gönderilmiştir ve yerine getirilmesi gerekir' gibi Anayasaya ve AYM kararına uygun bir cümle kuşkusuz beklemiyorduk!
Söyleyecek söz kalmayınca gerekçeli kararın beklendiğini söylemek hem hazin hem üzücü!
'HEPİMİZ ALTINDA KALIRIZ'
Sözümüz; söyleyecek sözleri kalmayan yargının ve yürütmenin hukuka dönmesi ve hukukun üstünlüğünün var olduğunu kanıtlaması ve sadece göstermesini beklemekten ibarettir ve aslında bu sözlerimiz saflıktan ibarettir.
Suya yazılan yazılardan ibaret olmadığını bildiğimiz 'hukukun üstünlüğü' kavramının anlamı adalet ve vicdanın üstünlüğüne inanan laik, sosyal ve demokratik hukuk devletinin temelidir. Bu temel çürürse ve çürütülürse çöker ve hepimiz altında kalırız."
Avukatlar, dilekçenin sonunda Anayasa Mahkemesi'nin 21 Aralık'ta oybirliği ile verdiği kararın derhal uygulanması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen kısa kararına uyulması ve hak ihlaline son verilmesini talep etti.