DİSK'ten asgari ücrete ilk tepki: 'Kaşıkla verilen artışlar kepçeyle alınıyor'
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı asgari ücretin yetersizliğine tepki gösterdi. Çerkezoğlu açıklamasında vergi adaletsizliğine dikkat çekti.
Türkiye'de 'ortalama ücret' haline gelen asgari ücret, yüzde 54.54 artışla 8 bin 506 lira olarak belirlendi. Daha önce 9 bin liranın altına imza atmayacaklarını duyuran işçi kesiminin temsilcisi Türk İş, toplantıya katılmadı. Kamuoyu artışı yetersiz bulurken siyasetçiler sert tepki gösterdi. Enflasyondaki artışa rağmen asgari ücretin 8 bin 500 seviyesinde kalması eleştirileri beraberinde getirdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), kasım ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) rakamlarını açıkladı. Buna göre, enflasyon kasım ayında aylık bazda yüzde 3,51 artarken, yıllık enflasyon yüzde 85,51'den yüzde 84,39'a düştü. ENAG ise, enflasyonu yüzde 170,70 olarak açıklarken, İTO'nun İstanbul için açıkladığı rakam yüzde 105,55 olmuştu.
DİSK'TEN ASGARİ ÜCRET TEPKİSİ
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu asgari ücret hakkında açıklama yaptı. Çerkezoğlu'nun açıklanan rakama tepki gösterdiği açıklaması şöyle oldu:
2023 yılı asgari ücreti hükümet ve işverenler tarafından net 8506 lira 80 kuruş olarak açıklandı. Yüksek enflasyon koşullarında işçi sınıfının büyük bir geçim mücadelesi verdiği, gelir adaletsizliğinin tarihte görülmemiş ölçüde arttığı bir süreçte 2023 yılı asgari ücreti işverenler ve hükümet tarafından tek taraflı olarak belirlenmiştir. Siyasi iktidar ve işverenler elbirliği ile işçi sınıfını yoksulluğa mahkûm edecek bir asgari ücret belirlemiştir.
Öncelikle şunun altını çizmek isteriz ki asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, asgari ücretin Türkiye’de ortalama ücret haline geldiği gerçeği göz ardı edilmiş, insani ve hukuki kriterler de dikkate alınmamıştır:
Asgari ücretin tespit sürecinde yaşananlar Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun fiilen lağvedildiğini göstermiştir. Cumhurbaşkanı’nın ilgili mevzuata ve Anayasa’ya göre asgari ücreti saptama yetkisi yoktur. Asgari ücret, Tespit Komisyonu tarafından değil Cumhurbaşkanı ve işveren sendikası tarafından belirlenerek, son dönemde sıkça gördüğümüz hukuksuzluklara bir yenisi daha eklenmiştir. Çalışma hayatında hiç bir konuda Üçlü Danışma Kurulu ve Ekonomik Sosyal Konsey gibi sosyal diyalog mekanizmaları işletilmediği gibi milyonları ilgilendiren asgari ücret de benzer şekilde işverenler ve iktidar tarafından belirlenmiştir.
Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırı dikkate alınmamıştır. Açlık sınırının biraz üzerinde, yoksulluk sınırının çok uzağında belirlenen 2023 yılı asgari ücreti, Türkiye’de ücretiyle geçinen milyonları yoksulluğa mahkûm etmek anlamına gelmektedir. Belirlenen asgari ücretle bir hanede iki kişi çalıştığında dahi yoksulluk sınırının oldukça altında gelir elde edilmektedir. Belirlenen rakam 2023’ün ilk aylarında açlık sınırının da altına gerileyecektir.
Asgari ücret saptanırken asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği dikkate alınmamıştır. Hem Merkez Bankasının hem de DİSK-AR’ın araştırmaları asgari ücretle çalışan oranının yüzde 50 düzeyinde olduğunu, bu oranın özel sektörde yüzde 60’ın üzerine çıktığını göstermektedir.
Asgari ücretin ve diğer ücretlerin belirlenmesinde sadece enflasyon kriterinin, üstelik hiçbir inandırıcılığı kalmayan resmi enflasyonun baz alınması doğru değildir. Adil bir bölüşüm için ülke ekonomisinin çokça övünülen büyümesi esas alınmalıdır. Kişi başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla artışının dikkate alınmaması ekonomi büyürken bölüşüm ilişkilerinin bozulmasına neden olmaktadır. Hükümet ve işveren ortaklığı ile asgari ücretin enflasyona hapsedilmesi, gelir eşitsizliğini büyütecektir.
Asgari ücret belirlenirken bir kez daha uluslararası standartlara uyulmayarak işçinin ailesi hesaba katılmamıştır. Tek bir işçi üzerinden hesaplanan asgari ücret milyonlarca aileyi açlık ve yoksulluk ile karşı karşıya bırakacaktır.
TÜİK geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bir işçinin asgari geçim şartlarını sağlaması için gereken tutarı sakladı ve açıklamadı. 2023 yılı için belirlenen asgari ücretin yaşam maliyeti hesaplamasının altında kalacağı endişesi ile TÜİK’in bir kamu kuruluşu olarak yapması gereken temel görevleri savsaklaması ve sorumluluktan kaçması kabul edilemez. Bir kamu kurumunun görevi siyasi iktidara, iktidardaki parti ve partilerin siyasi kampanyalarına değil kamuya hizmet etmektir.
Asgari ücret 2023 için yüzde 54,5 oranında artırılmıştır. Ancak diğer emek gelirlerine (emekli aylıkları, memur maaşları ve diğer işçi ücretlerine) 6 aylık enflasyon oranında zam yapılması gündemdedir. 6 aylık enflasyon yüzde 18-19 civarında gerçekleşecektir. Bu dengesizlik kabul edilemez. Tüm emek gelirleri en az asgari ücret oranında artmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.
Türkiye işçi sınıfı yoksulluğa mahkûm edilmek istenmektedir. Asgari ücret tespit sürecindeki bu sorunların iktidarın hatası değil bilinçli tercihi olduğunun farkındayız. İktidarın emeği ucuzlatmaya yönelik bilinçli politikalarıyla işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüşmüştür. Emeği ucuzlatmak için sendikalaşmanın önüne engeller çıkarılmakta, grevler yasaklanmakta ve en nihayetinde işçi sınıfı yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkûm edilmektedir.
Üstelik kaşıkla verilen ücret artışları, adaletsiz vergi sistemi ve yüksek enflasyon yoluyla kepçe ile alınmaktadır.
İşverenlerin ve hükümetin elbirliğiyle milyonları yoksulluğa mahkûm ettikleri, zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bu düzen değişmelidir. Ülke kaynaklarının nasıl kullanılacağına, neyi üreteceğimize, nasıl üreteceğimize ve nasıl bölüşeceğimize dair söz ve karar sahibi olacağımız bir düzeni, yani emeğin Türkiye’sini inşa etmek mümkündür ve insanca yaşamaya yetecek bir asgari ücret de bu mücadelenin bir parçasıdır.
Yüksek enflasyon dönemlerinde asgari ücret yılda 4 defa belirlenmedir. Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılması için sendikalaşma, grev ve toplu sözleşme hakkının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonunda olmamamıza rağmen, işyerlerinde, meydanlarda, sokaklarda, vergi dairelerinin önünde verdiğimiz mücadeleyi yarından itibaren çok daha güçlü bir biçimde örgütlemeye ve sürdürmeye kararlıyız.
İnsanca ücret, vergide adalet!