Eski hukuk danışmanından Erdoğan'a açık mektup: "Çevrenizdeki hukukçu geçinen çakallar..."
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin AYM'ye verdiği yanıt sonrası başlayan yargı krizi sürüyor. Tartışmalara Erdoğan'ın eski hukuk danışmanı Prof. İzzet Özgenç de katıldı. Özgenç, Erdoğan'a açık mektup yazarak seslendi.
GERÇEK GÜNDEM
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Can Atalay'ın başvurusu üzerine hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi'ne (AYM), Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin verdiği yanıt, yargı içinde kriz başlattı. muhalefet yaşananları "yargı darbesi" olarak değerlendirdi ve sert tepki gösterdi. Öte yandan yargı krizine iktidar kanadından da tepkiler yükseldi.
YARGITAY'DAN TEPKİ ÇEKEN KARAR
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, hem AYM kararına uyulmamasına hem de hak ihlali veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün konuyla ilgili olarak, "Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar." dedi. Erdoğan'ın yorumuna tepkiler gecikmedi. Bir dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hukuk danışmanlığını yapan Prof. İzzet Özgenç de yargı tartışmalarına dahil oldu.
Twitter hesabından açık mektup paylaşan Özgenç, şunları yazdı:
"Sayın Cumhurbaşkanım,
Değerli Ağabeyim,
Bu mektubu size, resmi bir sıfat taşımadan ve resmi bir statüye sahip olmadan uzun yıllar hukuk alanında danışmanlığınızı yapan bir kişi olarak kaleme alıyorum..
Anlaşılan o ki, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen muayyen bir olayla ilgili "hak ihlali" ve yeniden yargılama kararına "uyulmamasına" dair karar, Yargıtay Başkanlığı postunda oturan kişinin yanı sıra, sizlerin de bilgisi dahilinde verilmiştir.
Hukuki danışmanlık çalışmaları çerçevesindeki yönlendirmeleri dolayısıyla mahcubiyetini gerektiren bir durumun olmadığı ortaya çıkmış bir kişi olarak, etrafınızı saran veya çevrenizde tuttuğunuz "hukukçu" geçinen ÇAKALLAR yüzünden, somut hukuki sorunlarla ilgili düşüncelerimi size zamanında arz etme ve yönlendirme kabiliyetim ortadan kalkmıştır. Bu durumu, şahsım için bir eksiklik olarak telakki etmiyorum. Ancak, Hukuka geri dönülmesi dışında hiçbir beklentisi olmayan bir kardeşiniz olarak, bir üyesi olduğum toplumumuzun Hukuk alanındaki geleceğiyle ilgili endişelerim dolayısıyla, sizi Anayasanın Cumhurbaşkanına yüklediği "Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin etme" görevini (m. 104, f. 2) yerine getirmeye davet ediyorum. Selam, saygı ve sağlık dileklerimle."
ÖZGÜR ÖZEL'DEN SERT TEPKİ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı Meclis’te protesto yapan parti grubunu ziyaret etmiş ve ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Yurttaşları direnmeye çağırıyorum, darbeleri halk bastırır” ifadelerini kullanmıştı. Özel, “Yargı içerisindeki bir klik, AKP ve MHP’den aldıkları cesaretle anayasaya kafa tutuyor. Anayasaya kafa tutmak darbe girişimdir.” diye konuşmuştu.
ERDOĞAN NE DEDİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise yargıda başlayan krizle ilgili bugün ilk değerlendirmesini yaptı.
Özbekistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Her şeyden önce Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesinin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki “Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.” Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Bu parlamentoysa parlamentodan istiyor. Şimdi Can Atalay’ı alın koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor. Yani birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar. Bunların bu kadar ağır ele alınmaması gerekiyor. Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım. Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika'da, birisi Almanya'da, birisi Fransa’da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye'yi tehdit ediyorlar.
Benim ülkem yurt dışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki, Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz."