Hatay'da enkazdan kurtarılan depremzede, yaşadıklarını anlattı

Abone ol

Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin acısı gündemdeki yerini koruyor. Depreme Hatay'da sahil şeridindeki binalardan birinde yakalanan Orkun isimli Twitter kullanıcısı, enkaz altında yaşadıklarını ve sonrasında neler olduğunu anlattı.

6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremin etkisi sürüyor. 11 ilde yıkıma neden olan iki büyük depremin ardından çok sayıda kişi enkaz altından kurtarıldı. Can kaybı, son açıklamaya göre 38 bin 44'e yükseldi. Enkaz arama kurtarma çalışmaları bazı bölgelerde tamamlanırken, bazı bölgelerde ise sürüyor.

Depreme İskenderun'da bir arkadaşının evinde yakalanan Orkun isimli vatandaş ise enkaz altında geçirdiği saatleri ve kurtarılma hikayesini anlattı.

Twitter hesabından yaşadıklarını anlatan depremzedenin paylaşımları şöyle:

Size depremi anlatayım. Ben iskenderun sahil evleri eda apartmanında yakalandım bi iş için bi arkadaşımın evindeydim meğer apartmanada önemli insanlar oturuyormuş depremden sonra farkettim.

Ben o gece uyumadım veri işliyodum. veri işlerken önden küçük bi deprem vurdu depremin olduğunu anladım. oturduğum yer deniz manzaralı camın önündeki ahşap koltuktu

ahşap mobilyadan koltuğun az ilerisinde kanepe vardı. hemen kanepe ile koltuğun arasına girdim kafamı kapattım. Ev çalkalanıyordu ve buruluyordu. Kolonlardan ya da kirişlerden gelen gıcırtı sesleri artınca evin de rotasyonu ve çalkalanması artınca binanın çökeceğini anladım.

Tüm bunlar saniyeler içerisinde oluyordu. Ev rotasyona uğrayarak ve çalkalanarak çökmeye başladı. ayağımı bastığım taban ayağımın altından düştü. sonra da kafama tavan düştü. 4.20den itibaren enkazdaydım.

Öksürdüm kanlı balgam geldi meğer kafama düşen tavan sırtıma da vurmuş ben kapanınca.

Genel durumuma baktım. belimden itibaren sırtım ağrıyordu. onun haricinde deniz manzaralı camın olduğu yerde açıklık oluşmuş ayağımın altındaydı orası hava geliyordu. Bilgisayarım ve cüzdanım oradaki sehpanın üzerindeydi depremden önce

Sağ tarafıma yan yatmış bir şekilde hemen üzerimde tavan hareketimi kısıtlıyordu, sırt üstü yatamıyordum zaten belim ağrıdığı için de dönemiyordum ama elimi kolumu bacaklarımı oynatabiliyordum.

Depremden sonra düşüp öksürdükten hemen sonra etrafı yokladım ve telefonumu buldum. Babama mesaj attım ama GSM çekmiyordu mobil veri yoktu

Telefonun şarjı %84 falandı idareli kullanmalıydım. Durumum gayet iyiydi enkazda

Saat 5:30 a kadar sesimi duyan var mı diye bağırdım, derinlerden ya da aşağılardan bi yerlerden bağıran biri vardı onunla karşılıklı bağrıştık ama beni duyabildiğini düşünmüyorum. 6:00 gibi dışarıdan enkaza gelenler vardı dışarının sesini duyabiliyordum

Köpekle gelenler ve iş makinelerinin çalışma sesleri, insanların seslenmeleri vs vs hepsini duydum. İnsanların oraya gelmesi bana umut veriyordu

Bizim binaya gelenler hep seslendiler ben de onlara seslendim bağırdım ama beni duymadılar çünkü üzerimde kocaman tavan vardı. altımda ise fayans tabanlı bi yer vardı. anladığım kadarıyla ev yıkılırken biz alt katlardaki farklı odalara çöktük heralde

Enkazda tam başyukarı-başucumda bir ahşap yatak vardı ayağımın ucunda depremden önceki koltuk. Sırtım denize bakar vaziyette karşımda başka bir dairenin ahşap kanepesi vardı ayak ucum ise açıktı oradan hava giriyordu

Ben bağırdım ama bağırdıkça duyulmadığımı anladım zaman geçtikçe aşağıdan gelen ses kesildi. zaten ikinci depremi ben artçı deprem zannettim sonra hep artçılar oldu. İkinci depremde binada herhangi bir yeni yıkım ya da kıpırtı olmadı. Ama yeraltından gelen uğultuyu duydum

Çok sessiz bir ortamda olduğunuzu düşünün herşeyi duyuyosunuz ama sesiniz duyulmuyor. Aynı öldükten sonra ruhunuzun yukarı çıkması gibi düşünebilirsiniz

Dışarıdan teyzeler geldi ağlayarak ağıt tuttular duydum. Daha sonra birileri geldi Cavide hanım diye birini aradılar ben onlara bağırdım ama duymadılar

Öğlen 12 ye kadar bu böyle devam etti. telefondan babama mesaj atıyorum. Ölüm ya da dirim çıkartılırsa mesaj gitsin diye. Ümit abime de attım. Okuldan danışman hocamdan helallik istedim ona da mesaj attım

Mesajları attıktan sonra bura benim tabutum olacak galiba dedim ya açlıktan ya susuzluktan ya da bi şekilde havasızlıktan ya da yanlış arama kurtarma sırasında molozlar kaldırılırken bi şekilde ölebileceğim diye düşündüm. Çünkü iş makineleri vardı ve ciddi ciddi çalışıyorlardı.

12 gibi fatiha okudum kendi ruhuma. sonra Allaha teslim oldum, öleceksem ölürüm kurtulacaksam kurtulurum ne olacaksa olsun dedim uyudum.

Saat 2 gibi uyandım dışarıdan sesler geliyordu. Alttan bağıran adamın sesi kesilmişti. Ama dışarıdan gelen sesler çok yakınımdaydı

Bağırınca duyulmayacağımı biliyordum. Altımda fayans vardı baş ucumda beton parçaları vardı kırılmış avuca sığacak şekilde. Betonu fayansa vura vura ses çıkarttım beni duydular geldiler o ayak ucumdan benimle konuştular

5-6 kişilerdi içlerinde bir tane liderleri vardı full organizelerdi.

Onlar beni kurtardılar. saat 2 de demir kestiler beton kırdılar beton deldiler hepsi beni kurtarmak için çalıştılar

Ayakucumdaki delikten çıkarmak istediler ama orada üçgen şeklinde bir engel vardı tam olarak bir platform gibiydi benden tarafa bir yanı açık tarafa da bir yanı 3gen piramit gibiydi. Sırtım tarafında ise toprak gibi bişey vardı bastırabiliyordum orası yumuşaktı

Beni arkamdan çıkarın dedim sırtımın orayı alın temizleyin dedim öyle de yaptılar. sırtımın orayı temizlediler meğer orada da beton varmış. Orayı hiltilerle kırdılar parçaladılar demirlerini kestiler benim çıkabileceğim şekilde bi delik açtılar

Ama demir kesilirken garip bir koku vardı toz gibi dedim kesin akciğerlerimden hastalanacam ama hayatım kurtuluyor sağlığın mı canın mı Orkun dedim.

Beton kesilirken de o çıkan toz bildiğiniz kil boyu malzemeden daha ince taneli bişey o da ciğerime girdi. Zaten kanlı balgam tükürmüştüm. Dedim kurtuluyorum artık nolacaksa olsun ileride kanserden ölsem de olur

Beni kurtarırlarken uyumama izin vermediler hep sohbet ettiler annem gelmiş babam gelmiş kardeşim gelmiş beni beklemişler Babam gelmiş babama selam söyleyin dedim.

Bi delik açtılar ama o delik zor açıldı. dedim ki kurtarmacılara abi kriko koyun tavanı kaldırın ben çıkarım dedim. Üzerinde 2 kat daha var Orkun dediler. İmkansız yani benim dediğim.

Tam sırtımın oradaki delikten kollarını uzattılar koltuk altıma girdiler beni bi deliğe dik hale gelecek şekilde çektiler. Belim çok fena ağrıyordu.

Abi biraz bekleyin dedim 3 tur çekerek beni delikten çıkardılar deliğin tam oraya oturttular. Etrafa bakıyorum sarı sarı giymiş birileri vardı beni kurtaranlar genç genç çocuklardı.

Hepsinin ismini öğrendim. Deniz Volkan ve Mehmet kalmış aklımda. İSDEMİR YANGIN ARAMA KURTARMA EKİBİYİZ biz dediler.

Hemen battaniye istediler battaniye geldi beni sardılar sedyeye aldılar çok susamıştım su istedim Annem babam kardeşim Ümit abim geldi. Sedyede sadece havaya bakabiliyorsunuz çok kötü. Beni doğduğumda sardıkları battaniyeye sarmışlar.

Volkanı Linkedin ve İnstagramdan buldum o da benim numaramı bulmuş depremden sonra. Beni İskenderunda bir hastaneye götürdüler. Hastanedeyken bile artçı depremler oluyodu hastane sallanıyordu

Bi süre sonra Mersine Gemi ile gideceğimiz söylendi. Hastanede serum yedim serum ilerledikçe üşüyerek uykum geldi. yere yatırmışlardı. ayaklarım sağlamdı elimi ayağımı oynatabiliyordum

Felç olsam belimden üstünü ya da altını oynatamazmışım o yüzden felç değilmişim neyse bizi TCG İskenderun savaş gemisine götürdüler

TCG İskenderun'da bahriyeliler ve sivil doktorlar vardı. hemen yatırdılar içerisi kocaman hangar gibiydi. tüm depremzedeler ve refakatçisi olanlara bi sürü battaniye verdiler herkese

Bahriyeliler çok karizmaydı. Doktor geldi bana serum taktı. bi süre sonra serumun içerisine arveles enjekte ettiler ama ben yatar yatmaz bir ilaç verdiler hemen iç dediler. İçtim. Bi süre sonra uyudum

Uyandığımda mersine yaklaşıyorduk az kaldı dediler sivil doktorlar geldi üzerime birisi yapılan müdehaleleri yazan kağıt yapıştırdı. Sonra başka bir doktor geldi. Seni bizim hastaneye alıyoruz bu ekibi dedi ben o hastanenin başhekimiyim dedi.

Bahriyeliler ve diğer askerler beni sedye ile taşıdı. Şoktaymışım yavaş gitmeleri gerekiyormuş. Sonra ambulansa bindirdiler hastaneye girdik

Deprem olmadan ne kadar önce su içtim bilmiyorum ama Mersindeki hastaneye geldikten sonra akşama kadar tomografi ve MR çekilene kadar su içirtmediler, depremden beri işeyemiyordum 2 gün boyunca tutmak zorunda kaldım

Akşam oldu herşey tamamlandı serum taktılar 3 gün boyunca serum yedim serumlarla canlandım. bazen serum içerisine mide koruyucu, antibiyotik vs enjekte ettiler. Kardeşim hep yanımdaydı

Odaya esmer kavruk bi adam geldi ailesini kaybetmiş sadece kendi kalmış yanında akrabalarından kimse yoktu. adam sırtından yaralanmış kulağından yaralanmış ağzı burnu mosmor

Çocukluk arkadaşı adamın yanında bekledi arkadaşlar. İçinizden kimin öyle can dostu var ? çocukluk arkadaşıyız dedi can dostuz biz dedi

Adam Kırıkhan Park ve Bahçeler Müdürüymüş 3 oğlu ve karısını depremde kaybetmiş. Çok pişmandı eşim bu evden çıkmak istiyodu çıkmadım dedi. Bi kendime bakıyorum bi o adama bakıyorum

Ben 3. gün ayaklandım serum takılıyken tekerlekli sandalyede serumsuzken yürüyerek aşağı inip sigara içebiliyodum. Ama o adam ben hastaneden çıkarken yoğun bakıma alınmıştı. Ne oldu bilmiyorum yaşasa bile sıfırdan başlayacak hayata. Adamın hayatı yıkıldı.

5. gün hastaneden taburcu oldum. Ankaraya geldik meğer kas eziğim varmış ciğerlerim de az bişey su toplamış. 1 ayda ikisi de geçermiş.

torba torba ilaç içiyorum şimdi. Şükrediyorum, annem babam kardeşim herkes yanımda. Su içmek rahatça yürüyebilmek eğilip ayakkabı bile bağlayabilmek ne büyük nimetmiş

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu: Milletin parasını millete verdik Ekonomi AFAD müdürü 'geç kalmadık' dedi, Mehmet Akif Ersoy itiraz etti Gündem "Binalar çöktü, patlamalar oluyor" Gündem Emniyet’te ‘zorunlu bağış’ iddiası: ‘Dekont ile gönüllülük’ olur mu? Güncel