52 kişinin sanık olduğu Gezi davası 3'üncü kez görülüyor: Savcı, Kavala'nın tutukluluğunun devamını istedi
Aralarında 2017'den bu yana tutuklu Osman Kavala, Can Dündar, Mücella Yapıcı’nın da olduğu ve Çarşı taraftar grubu dosyasıyla birleşen Gezi davası, 3'üncü kez görülüyor.
Gezi direnişi 8 yıl sonra 3'üncü kez yargılanıyor. Çağlaya'dan görülen dava öncesinde yapılan basın açıklamasında, "Sonunu bildiğimiz bir film, aynı kurgu iddialar ve figüran tanıklarıyla yeniden gösterime alınmak isteniyor" denildi. Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti avukatların tüm taleplerini reddetti. Çarşı avukatları, alkışlarla salonu terk etti.
Gezi direnişi gerekçe gösterilerek 2017’den bu yana tutuklu bulunan işadamı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 16 kişi ile Beşiktaş futbol takımı taraftar grubu çArşı’nın 35 üyesi bugün ilk defa birlikte hakim karşısına çıkıyor. Amerikalı akademisyen Henri Barkey’nin de eklendiği ‘torba dava‘ kapsamında toplamda 52 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması 45 dakika gecikmeyle başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava salonun dar olması nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alındı. Davayı İngiltere, Hollanda, Danimarka, Fransa, İsviçre, Almanya konsolosluklarından temsilciler, Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor ve hak örgütleri izliyor.
AVUKATLARDAN USUL İTİRAZI
Duruşma, mahkeme başkanının usule yönelik itirazları sormasıyla başladı. Avukat Ali Rıza Dizdar, Çarşı ve Gezi davalarının birleştirilmesinin usul yönünden hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Dizdar, "Biz Çarşı davası olarak bilinen ve bilhassa kadın, çocuk ve insan hakları konusunda duyarlı olan müvekkilerimizi temsil ediyoruz. Dosyaların birleştirilmesi usul hukukuna aykırıdır. Sizin olmadığınız bir günde, adli tatilde, bizim yazılı beyanlarımız yokken ve bu dosya ile birleştirilmesi istenen dosyadaki deliller de bilinmeden birleştirildi. Biz Çarşı'yı mı anlatacağız, onlar ne anlatacak? Sonra Çarşı her şeye karşı" dedi.
'SİYASİ MÜDAHALE OLDUĞU İZLENİMİNİ VERİYOR'
Çarşı'nın avukatlarından Ömer Kavili ise, bir önceki mahkemenin dosyaları istemediğini belirterek, "Bu doğrudan doğruya siyasi bir müdahale olduğu izlenimi veriyor" ifadelerini kullandı. Kavili, şöyle devam etti:
'BİR YARGILAMA DEĞİL, SİYASİ BİR İNTİKAM DAVASI'
"Osman Kavala bir onurdur. Onun ne ilgisi var Çarşı davasıyla? Hakim sıfatıyla bizden görüş isteyebilmeniz için önce dosyadaki delillere erişim hakkı sağlamanız gerekir. Yargı kültürü yok edildi. Bu dava yargılama değil, siyasi bir linç, siyasi bir intikam davasıdır. Siz üç hakimden yargı kültürüne sahip çıkmanızı istiyorum.
Kendi kararınızın arkasında durmak suretiyle bu birleştirme kararının hukuka aykırı olduğunu tespit etmenizi istiyoruz. Birleştirme kararının ortadan kaldırılmasını, Çarşı davasının ayrılarak bu mahkemede devam etmesini talep ediyoruz."
KAVALA'NIN AVUKATI: HEM HUKUKSUZ HEM İŞKENCE
Duruşma, Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar'ın beyanıyla devam etti. Bayraktar, Kavala'nın dosyasının ayrılmasını talep ederek, "Müvekkilim için 51 kişinin yargılanacağı birbirinden farklı üç olayla yargılamaya gidiliyor. Bu hem hukuksuzdur hem de işkencedir" dedi.
'SİYASİ İKTİDARIN TEZİNE YARGISAL DESTEK DAVASI'
Çarşı'dan Numan Bülent Ergenç'in avukatı Yıldız İmrek ise, dosyanın 7 yıl Yargıtay'da bekletilmesine dikkat çekti. "Darbe suçlaması gibi suçlama varken 5 yıl boyunca deliller kaybolsun diye mi başsavcılık bekletti? Madem bozmayı gerektiren durum var, neden başsavcılık 5 yıl sessiz kaldı?" diye soran Yıldız, şunları kaydetti:
"Bu, siyasi iktidarın Gezi'nin kalkışma olduğu siyasi tezine yargısal destek vermek için Adalet Bakanlığı, Başsavcılık ve imza atmış ilgili hakimler tarafından verilmiş siyasi bir karardır. Bu bozma kararı, siyasi iktidarın suçladığı bir ismi hapiste tutmaya katkı sunacak bir garnitür olarak da sunulmuştur.
Bu dosyada kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlal edilmiştir. Ve bu karar siyasi etkiyi göstermektedir. Bizde de bir güvensizlik oluşturmuştur. Bu nedenle çekilmeniz gerektiğini, bunu değerlendirmeniz gerektiğine inanıyoruz.
Müvekkil darbecilikle suçlanıyor ama tek bir silahlı eylem yok. Müvekkilim darbecilikle yargılanıyor ama burada bir hukuk darbesi, bir yargı darbesi yapıldı.
Bu açıkça hukuka aykırı ve yargı darbesi niteliğinde bir karardır. Bundan dönülmeli, yeniden tefrik kararı verilmez, birleştirmede ısrar edilirse bu mahkemenin bir infaz mahkemesi olduğu ortaya çıkmış olacaktır."
SAVCILIK TALEPLERİ REDDETTİ
Avukatların beyanlarının ardından taleplere ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner, dosyaların ayrılması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini istedi. Heyet, duruşmaya saat 13.45'e kadar ara verdi.
Çizim: Nazım Dikbaş
Duruşma, verilen aranın ardından Avukat Ömer Kavili'nin beyanlarıyla devam etti. Kavili, "Bu dosyada davaya çökme yapılmıştır. Bu konularda savcının gerekçe göstermesi gerekirken bunu bile yapamadı. Öyleyse savcıdan yeniden görüş istemenizi, bunu yapmayacak olursa başsavcının salona çağrılarak ondan mütalaa alınmasını istiyorum.Çünkü böyle yapan kamu görevlileri nedeniyle Türkiye AİHM'de sürekli mahkum ediliyor ve tazminat ödemek zorunda kalıyor" hatırlatmasında bulundu.
HEYET, AVUKATLARIN TÜM TALEPLERİNİ REDDETTİ
Avukat Kavili'nin talebini müzakere eden heyet, bozma ilamlarının içeriği, bozma ilamına uyulmaya karar verilmiş olması, celse arasında birleşmeye onay verilmiş olması nedeniyle dosyaların ayrılmamasına karar verdi.
Heyet, sanıklardan Mine Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal'in müvekkiline hangi suçlamanın yöneltildiğinin savcı tarafından açıklanması talebinin reddine karar verdi. Avukat Yıldız İmrek'in heyetin dosyadan çekilmesi talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu savunan heyet, bu talebini de reddetti. Heyet, avukatların diğer taleplerinin de reddine karar verdi.
ÇARŞI AVUKATLARI SALONU TERK ETTİ
Heyetin kararının ardından Çarşı avukatları alkışlar eşliğinde salonu terk etti.
Çarşı davasında yargılananArda Mutlu Doğan'ın savunması dikkat çekti: "Avukatlarımız bile savunma yapmadı, ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Kaç defa beraat etmek gerekiyor?"
YAPICI: AYNI İDDİANAMEYLE YARGILANIP BERAAT ETTİM
Daha sonra Gezi davasında yargılanıp beraat eden Mücella Yapıcı'nın savunmasına geçildi. "Ben aynı iddianameyle iki kere yangılandım, beraat ettim, beraatim kesinleşti. Sonra aynı iddianameyle tekrar yargılandım, tekrar beraat ettim" diyen Yapıcı, şunları söyledi:
"Bu davayı, geldiği bu haliyle aklen, ahlaken asla kabul etmiyorum. Gerçekten bu davayı bu kadar uzatarak Gezi'yi kriminalize edemezsiniz, Gezi onurumuzdur."
ATALAY: GEZİYİ BİZİ KULLANARAK SUÇLAMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ
Yapıcı'nın ardından sözü Can Atalay aldı. Atalay, "Yargıtay sizi delil toplama konusunda memur ederek bir karar verdi. Bu kabul edilemez. Gezi direnişi bu memleketin yaşayan bir organizma olduğunun kanıtıdır. Gezi'yi bizi kullanarak suçlamanıza izin vermeyeceğiz. Sorguya elverişli duruşma açmanız ve bizim teamülen sorgu vermemize izin vermeniz gerekir" diye konuştu.
Atalay'ın ardından Tayfun Kahraman söz alarak savunma hazırlamak için süre talep etti. "2013'ten bu yana Gezi'ye katıldığımız için yargılanan bizler, beraat ve takipsizlik kararlarına rağmen yargılanmaya devam ediyoruz" diyen Kahraman'ın avukatı Evren İşler de savunma için ek süre talebinde bulundu.
'ARADIĞINIZ SUÇU CIMBIZLA BULACAKSINIZ'
Çarşı davası sanıklarından Hakan Tezel'in savunması ise şöyle oldu: "Aradığınız suçu cımbızla aradınız, cımbızla bulacaksınız."
Çarşı sanıklarından Hüseyin Fidan ise, "Söyleyecek bir şeyimiz yok aradığınız, bi şey varsa söyleyin biz yardımcı olalım" dedi. Mahkeme Başkanı "Böyle savunma yapacaksanız siz bilirsiniz" yanıtını verdi.
KAVALA: MANTIK SINIRLARINI KOMPLO TEORİLERİ
Bin 438 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala duruşmaya Silivri Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
"Benimle ilgili suçlamaların çarpıcı yanı, sadece herhangi bir delile dayanmıyor olmaları değildir. Bunlar mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte iddialardır" diyen Kavala, özetle şunları kaydetti:
"AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın karşı oy yazısında ifade ettiği ve #AİHM kararında da hükme bağlandığı gibi, bu malzemenin suç işlendiğine dair delil olma vasfı taşımadığı açıktır. Çarşı davasında suçlananlarla tanışıklığım, irtibatım olmadı. Onların da beni tanımıyor olmaları hayatın doğal akışına uygundur.
12 Temmuz’daki duruşma zaptından okudum, avukat Volkan Bahadır sanıklardan Y.D.’ye ‘Osman Kavala’yı tanıyor musun?’ diye sormuş, ‘Hangi takımda oynuyor?’ şeklinde cevap almış.
Bana yöneltilmiş olan 15 Temmuz darbe girişimine katılmak suçlaması da daha sonra kurgulanmış olan casusluk suçlaması gibi delilden tamamen yoksun, çirkin bir iftiradır, haysiyetime yönelik bir suikasttir. Savcının azınlıklarla yapılan faaliyetleri casusluk suçunun delilleri olarak göstermesi, halkın ırk temelli tanımlandığı ve azınlıkların potansiyel suçlu olarak görüldüğü Nazi Almanyası’nda vatana ihanet yasasına dayandırılan keyfi casusluk suçlamalarını hatırlatmaktadır.
Umarım, davaların birleştirilmesi, Türk yargısının karşı karşıya olduğu tehditlerin daha iyi anlaşılmasına vesile olur. Umarım ülkemizde bir daha böyle bir iddianame hazırlanmaz, böyle şey bir daha yaşanmaz."
'1 AY PROTESTO YAPILDI AMA ANAYASA DEĞİŞMEDİ'
Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar ise, "Gezi'yi ele aldığımızda 1 ay süreyle İstanbul'un gençleri, orta yaşlıları protestolar yapmış ama Anayasa değişmemiştir. O günlerde Anayasanın değişmesi için TBMM'ye hiçbir öneri verilmemiştir. Çünkü cebir ve şiddet yoktur. Hükümet düşmemiştir. O dönem hükümetin başı olan kişi yurtdışına seyahat etmiştir. Döndüğünde hükümet değişikliği olmamıştır" hatırlatmasında bulundu. Kavala'ya yönelik suçlamalara değinen Bayraktar, "Büyük zamanını İspanya, Almanya, Fransa'da geçiren bu aydın kişinin kozmik odaya girdiği bir durum var mı? Böyle bir şey yok ama biz bu maddeden suçlanıyoruz" dedi.
SAVCI, KAVALA'NIN TUTUKLULUĞUNUN DEVAMINI TALEP ETTİ
Duruşma savcısı Edip Şahiner, Kavala'nın suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Karar için duruşmaya ara verildi.
'SONUNU BİLDİĞİMİZ BİR FİLM'
Üçüncü kez görülen Gezi Davası öncesi Taksim Dayanışması adına adliye önünde basın açıklaması düzenlendi. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Akif Burak Atlar'ın yaptığı açıklamada, "Sonunu bildiğimiz bir film, aynı kurgu iddialar ve figüran tanıklarıyla yeniden gösterime alınmak isteniyor" sözleriyle davaya tepki gösterdi.
"Gezi’de yaşam alanlarımızı, kentsel hafızamızı savunurken ne kadar haklıysak, bugün barınma hakkını savunurken o kadar haklıyız. Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunurken ne kadar haklıysak, bugün ihmaller yüzünden yangınlara terk edilen ormanlarımızı savunmakta o kadar haklıyız" denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi’nin siyah ve beyazı olan Çarşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz! Çünkü haklıyız: Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz!
Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala serbest bırakılmalıdır.
Tekrar ediyoruz: Gezi Direnişi bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umududur. Gezi’yi suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz! Biliyor ve inanıyoruz ki: Gezi hep haklı!"
NE OLMUŞTU?
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin beraat kararlarının İstinaf Mahkemesi'nce bozulmasının ardından Osman Kavala, Can Dündar ve Mehmet Ali Alabora'nın da aralarında bulunduğu dava, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanmıştı. Kararda Gezi Parkı ile Çarşı davaları arasında bağlantı olduğu öne sürülmüştü.
Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanığa verilen beraat kararı ise Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştu. Yargıtay, her iki davanın birleştirilmesine karar vermişti.
Bu karar uyarınca İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi birleştirme için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden muvafakat istemişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de her iki dava dosyasının birleştirilmesine muvafakat verdi. Davaların 30 Temmuz'da birleştirilmesine karar verilmişti.