9 yıl sonra çıkan seçim yönetmeliğinden azınlıklar mutsuz: ‘Devlet Patrik seçimlerine müdahale ettiği gibi vakıf seçimlerine de ediyor’
Azınlık Vakıfları Seçim Yönetmeliği 9 yılın ardından yeniden yürürlükte. Ancak yeni yönetmelik ihtiyacı karşılıyor mu? Azınlık toplumu temsilcileri ve avukatlar yeni yönetmeliği Gerçek Gündem'e değerlendirdi.
GERÇEK GÜNDEM - MELİKE ÇAPAN
Bundan 9 yıl önce “eksikler giderilecek, daha iyi bir yönetmelik” hazırlanacak diye Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Azınlık Vakıfları’nın seçim yönetmeliği askıya alındı.
En son 2011 yılında seçim yapmış olan vakıflar o tarihten beri bir daha seçim yapamadı. Eskiyen ve eksilen yönetim kadrolarıyla çalışmak zorunda bırakıldı.
2013 yılında askıya alınan yönetmelik için 9 yıldır çalışan Azınlık Vakıfları çaldıkları kapıdan net bir yanıt alamadı.
Ta ki bu yıla kadar.
Geçen Kasım ayında Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yeni seçim yönetmeliği için bu yılın Nisan ayını işaret etmişti.
Nisan ayında Ankara’dan gelen heyet tüm vakıfları teker teker ziyaret ederken seçim yönetmeliğinde son aşamaya geldiklerini vurgulamış ancak yönetmeliğin içeriği sır gibi saklanmıştı.
Kulislerde bölgesel seçim sistemi getirileceği ve hastane seçimlerinin ayrı tutulacağı iddia edilmişti. ‘Müdahale’ yorumunda bulunulan bu iddialara karşı Ankara ile görüşmeler sıklaşmıştı.
Nisan denilen ve sonra Nisan ayı sonuna ertelenen ancak Haziran ayı sonunda çıkan Azınlık Vakıfları Seçim Yönetmeliği Cuma günkü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmeliğin yayınlanmasıyla iddialar da doğrulandı. Yeni yönetmelik bu yıl sonuna kadar seçimleri öngörürken hastane yönetimleri seçimleri diğer vakıflardan ayrıldı. Hastane yönetimlerinin 2023 sonuna kadar yapılması kayda bağlandı. Ayrıca yönetmelik İstanbul için milletvekilleri seçimlerindeki gibi "bölgesel" seçim sistemini getirdi.
Yeni yönetmeliği, hastane seçimleri ve bölgesel seçimleri azınlık vakıfları temsilcileri ve avukatlar Gerçek Gündem’e değerlendirdi.
“İSTEDİĞİMİZ TARZDA BİR YÖNETMELİK OLMADI”
Cemaat Vakıfları Temsilcisi Can Ustabaşı, yeni seçim yönetmeliğine dair, “Bizim istediğimiz bazı değişiklikler vardı ama mutabık kalamadık. Ancak sonunda iş gören bir yönetmelik olacak. Birçok vakıf seçimlerini yapabilecek. Ancak dört dörtlük istediğimiz tarzda bir yönetmelik olmadı ne yazık ki” açıklamasında bulundu.
Ustabaşı, hastane seçimlerinin ayrılmasını değerlendirerek, “Sağlık Bakanlığı ile görüşülerek onlar için ayrı bir yönetmelik çıkartılacağı söylendi ama ‘bu fikir niye ortaya çıktı, aynı yönetmelikle neden seçimler yapılamıyor’ gibi sorularımıza yanıt alamadık açıkçası” diye kaydetti.
Ustabaşı seçim çevresi açısından değerlendirdiğin yeni yönetmelikte bir iyileşme olduğu görüşünde. Ancak "Bunun için 9 yıl beklemeye gerek var mıydı?” diye de ekledi.
“İL BAZINDA SEÇİM YAPMAMAK BİR HANDİKAP”
Rum Vakıfları Derneği (RUMVADER) yönetim kurulu üyesi Av. Mihail Püsküloğlu, bölgesel seçim çevresine ilişkin olarak, “İhtiyacı olan vakıflara il bazında seçim yapma imkanı tanınmaması bir handikap oluşturuyor. Ayrıca bütün vakıflarımızın birlikte seçim yapmasını istiyoruz" dedi.
Püsküloğlu, Rum nüfusunun az olduğu bölgelerde bu durumun sorun oluşturacağını söyledi. Püsküloğlu, “Seçmen sayısı asgari bir sayıdan az ise il bazında seçim yapılabilmesini tüm cemaatler olarak talep etmiştik ancak anlaşılan bu talep son Meclis toplantısında kabul görmemiş” diye konuştu.
Püsküloğlu şöyle devam etti:
“Çıkan yönetmeliğe göre kural olarak bir vakfın seçim çevresi, bulunduğu ildir. Fakat İstanbul’da bulunan vakıflar için milletvekili seçimlerinde kullanılan bölgeler esastır. Vakıf hangi bölgedeyse o bölge içinde seçim yapılacak.”
Hastanesi olan vakıfların seçimlerinin ayrı zamanda yapılmasına ilişkin olarak ise Püsküloğlu şunları kaydetti:
“Bizlere hastanesi olan vakıfların sağlık mevzuatıyla ilgili konularından dolayı ilgili bakanlıktan görüş alınarak ayrı bir yönetmeliğe tabi tutulması gerektiği söylendi. İkinci yönetmelikte ne gibi düzenlemeler getirileceğini öngörmek mümkün değil. Fakat bu hastaneler zaten Sağlık Bakanlığı da dahil ilgili bakanlıkların denetimi altında. Bugüne kadar böyle bir ayırım yoktu” dedi.
“PATRİK SEÇİMLERİ GİBİ MÜDAHALE EDİYOR DEVLET”
Ermeni Düşünce Birliği Platformu üyesi Tatyos Bebek, “Yeni yönetmelik neden 9 yıl bekledi?” diye sorarak başlıyor değerlendirmesine. Bu kadar gecikmeye rağmen eskisinden daha kötü bir yönetmelikle karşı karşıya olduklarını söyleyen Bebek, “Bizim iyi değil dediğimizden daha geride bir yönetmelik. Nasreddin Hoca misali kaybolan eşeği bulduk ama eşek eski eşek değil. Yeni yönetmelikten memnun değiliz” ifadesini kullandı.
Bebek, seçimin yapılmasının vakıflara bir dinamizm getireceğini ancak seçimlerin il bazında olmasını talep ettiklerini dile getirdi. Bebek, “Zaten az sayıda insan olduğu için il genelinde seçim olsun ki katılımı yüksek daha demokratik olsun” diye konuştu.
Bebek, “Bir seçmen oturduğu bölgede olmak şartıyla üç vakfa aday olabilir diyor. İstanbul’da ne kadar Ermeni kaldı ki? Yaklaşık 60 bin kişi. Bunlardan bir kısmı zaten seçmen değil. Kurtuluş’ta yaşayan bir Ermeni’nin sorunu neyse Yeşilköy’de yaşayanın da aynı… Neden bir bölgeye hapsediyorlar” açıklamasını yaptı.
Hastane seçimlerinin ayrılmasını ise “Ermeni ve Rumlarda en çok problemli olan vakıflar hastane vakıfları. Üstelik geliri de çok olan vakıflardır. Neden bu yönetmeliğe girmedi bu vakıflar? Neden Sağlık Bakanlığı’nın oluruyla daha sonra yönetmelik belirleyecekler? Sağlık Bakanlığı hastanenin işleyişine karışabilir ama vakıf başka bir şey” sözleriyle tepki gösterdi.
Vakıfların eskiden daha özgür olduğunu ifade eden Bebek, seçim yapılacağı takdirde sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirim yaptıklarını herhangi bir izin almak zorunda olmadıklarını söyledi. Bebek, yeni yönetmelikle seçimin artık Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün denetiminde olacağını dile getirdi. Bebek “Aynı patrik seçiminde olduğu gibi vakıf seçimlerine de müdahale ediyor devlet” dedi.
9 sene önce toplumun taleplerini içeren bir yönetmelik hazırladıklarını dile getiren Bebek, bu yönetmeliğin Türkiye Ermeni Patrikliği’nde 42 vakıf davet edilerek kabul edildiğini hatırlattı. “Hiç olmazsa bu yönetmelik dikkate alınır” diye tepki gösteren Bebek, “Yönetmeliğin olması, seçim yapılması güzel bir şey inkar etmiyorum ama isterdik ki daha ileriye yönelik daha demokratik bir yönetmelik hazırlansın” diye konuştu.
“SEÇME VE SEÇİLME HAKKI KISITLANIYOR”
Avukat Aren Dadıroğlu yönetmeliğin hukuki boyutunu değerlendirerek “Vakıf kurma hakkı Anayasa’da dolaylı olarak düzenlenmiş. Biz bu vakıf seçimlerini vakıf kurma hakkından bağımsız bir şekilde değerlendiremeyiz. Ayrıca seçim çevresi ve seçileceklere getirilen ikametgah şartı seçme ve seçilme hakkını kısıtlayan uygulamalardır” dedi.
Seçim çevresinin ilçeden bölgeye çıkartılmasının “iyileşme” olarak değerlendiren Dadıroğlu, eski yönetmelikte vakıf yönetim kurullarının yeterli seçmenin bulunmadığı durumda seçimlerini ilde gerçekleştirebildiğini ancak yeni yönetmelikte bu hakkın da olmadığına dikkati çekti.
Dadıroğlu hastane meselesini ise şöyle değerlendirdi:
“Hastanesi olan cemaat vakfı ile hastanesi olmayan cemaat vakfı arasında kanunen bir fark yok. Hepsi aynı statüde. Yönetmelikle sırf bir cemaat vakfının hastanesi var diye istisna tanınması teknik açıdan doğru değil. Hukuki bir açıklaması yok.”
“SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN NE İŞİ VAR AZINLIK HASTANESİ YÖNETİMİNDE?”
Avukat Sebu Aslangil de yeni yönetmeliğin daha öncekinin gerisine düştüğünü savundu. Aslangil, “Deyim yerindeyse cemaat vakıflarını mazbut vakıf seviyesine indiren bir düzenleme. Yönetmelik baştan aşağıya söz sahibi olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü kabul eden bir yazıma sahip. Eskiden cemaatler daha demokratik bir seçim yapabiliyorlardı. Şimdi bu tamamen güdümlü bir demokrasi uygulaması olmuş. Adayların Vakıflar Genel Müdürlüğü denetiminden geçmesi başta olmak üzere bu şekilde bir yapılaşma var” dedi.
Hastane meselesine ilişkin olarak ise Aslangil, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vakıflar arasında ayrım yapabilecek bir yetkisinin olmadığını söyledi. Aslangil şöyle devam etti:
“Bunlar cemaat vakıfları. Bazılarını o topluluktan ayırıp başka bir organizasyon konusu yapması zaten başlı başına müdahaleci bir duruş. Gerekçe devletin güç gösterisi... Buradaki rantın cemaatlerin elinde alınması. Önce bölüyor vakıfları. Sonra Sağlık Bakanlığı’nın müdahalesini davet ediyor. Mevcut bir özel hastanede yönetim anlamında Sağlık Bakanlığı’nın hiçbir müdahalesi olamıyorken ne işi var cemaat hastanelerinde?”