Abdurrahman Dilipak: 'Kendimizi de eleştirelim'
Hükümete yakınlığıyla bilinen Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak "Bu bir temenni değil, uyarı" diyerek medya eleştirisi yaptı.
"Basında en büyük kayıp tirajında değil, itibarında" diyen Dilipak, "Gazeteler 'sahibinin sesi'ne döndü ya da 'parayı verenin çaldığı bir düdük’e dönüştü büyük ölçüde. 'Troller'den söz ediliyor artık. Övgü ve sövgüden başka bir şey yok bazı gazetelerde. Burada bir yanlış yok mu?" diye sordu.
Dilipak'ın "Yazılı basın sizlere ömür" başlığıyla (17 Ağustos 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Bu hafta AK Parti kongresi var değil mi? Ve sonra bayram.
Gidişata bakıyorum da, yerel seçimlerden sonra gazete tirajlarında korkarım dramatik bir çöküş yaşanacak.
Geçen hafta itibari ile artık 300.000 seviyesinde bir ulusal gazete kalmadı.
Manzara şu 200.000 seviyesinde dört gazetemiz var.
100.000 seviyesinde 9 gazete, 50.000 ile 100.000 arasında 5 gazete. Diğerleri 50.000’in altında.
Dünkü ilk 3 gazetenin tirajı, bugünkü bütün gazetelerin toplam tirajından fazla.
Geçenlerde Habertürk gazete basmaya ara vermişti. Yerel seçimlerden sonra bu süreç daha da hızlanacak.
Tabii gazeteler de yavaş yavaş ağırlık merkezini internete taşımaya başladılar. IP Tv, IP Rd, E-Dergi, E-Gazete, E-Kitap yani yeni Siber Media Gruplar oluşacak.
Ama bakıyorum da çoğunda bu ufuk yok. İnternet mediası hayali tıklamalarla öne geçmeye çalışıyor.
Yeni Media’nın adından örgütlenme yapısına, haber kaynaklarından okur profiline kadar her şey değişecek. Bu Media oluşmaya devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda daha birçok yenilik geliyor. Avatar Mediası, POI Media, Immersive Media, daha bir sürü Media çeşidi var.
Yeni media eski gazete, radyo ve Tv karması bir şey ve tabii okuru ile etkileşimli ve kişiye özel bir formatta. Buna bir de yapay zeka eklediniz mi, zaman içinde ileri ve geri gidebileceksiniz. Sadece “Gerçek” yetmeyecek, “sanal gerçeklik” “artırılmış gerçeklik” şeklinde kendini sunabilecek.
Bilgi guruları, bilgi aristokratları, bilgi işçileri derken, “bilgi toplumu” umut ötesi, bir korku toplumunun aracı olabilir.
E-Devlet, e-Belediye’yi geçin e-Demokrasi kapıda bekliyor. Zaten Humonoid’ler, Avatar’lar devreye girince insanımsı robotlar, robotumsu insanlarla farklı bir dünya geliyor.
Bilgiyi zaman, mekan, birey ve konu çerçevesinde birçok şeyle ilişkilendirerek ve detaylandırarak herkes haberi kendine göre takip edebilecek. Kişi sayısında Media demek bu. Ve tabii beraberinde toplumsal anlamda yaşanacak bir atomizasyon sürecini beraberinde getirecek bir durumdan söz ediyoruz.. Bilgi toplumu bu anlamda toplumsal bir rekabet, çalkantı ve çalışma anlamına da gelebilir. Muhtemel bir nötralizasyon agnostizmin tırmanışına vesile olabilir.
Bugün 2.500.000 civarında resmi bir tiraj var, ulusal basında. En düşüğü 2500, en yüksek tirajlı olanı 290 binlerde 38 gazete var. 14 tanesi 10.000’lerin altında. 4 gazete 10.000-50.000 arası. 9 tanesi de 50.000-100.000 arası. 4 tanesi ise 200.000’ler seviyesinde.
Bu gazetelerin iktidara yakın olanları 10 tane. Karşı olanları 12 tane. 2 spor, 2 magazin gazetesini çıkarsanız 12 tane de merkez media var.
Muhalefet kanadının tirajı düşük.
Geçen gün (6 Ağustos) Hürriyet’e baktım 30.014, Sözcü 13.022, Posta 19.648 tiraj kaybetmiş. Tabii bunlar haftalık ortalamaya bu şekilde yansımıyor, ama tirajların nasıl oynak olduğunu göstermesi açısından önemli. Bu dalgalanmalar spor gazetelerinde oluyor, ya da çok önemli bir olay olur, bu bütün gazete tirajlarına yansır. Mesela o gün Türkiye gazetesi 14.135 tiraj artırmış, Sabah da 5.790 artış yapmış.
Ama artık 300.000 tiraj yok.
Zaten bu tirajların da önemli bir kısmı promosyon ve naylon.
En büyük ilk dört gazetenin toplam tirajı iki yıl önceki aynı grupta tepedeki bir gazetenin tirajı kadar bile değil. O günden bugüne Zaman yok, Habertürk yok ve Hürriyet 287.653 tirajla 2. sırada.
Şu anda Basın İlan Kurumu bir sallasın, mevcut gazetelerin en az yarısı dökülür.
Bu durum böyle gidemez. Basın kendi içinde bir değişikliğe gitmezse, ani ve radikal çöküşler yaşanabilir.
Bakın, basında en büyük kayıp tirajında değil, itibarında. Gazeteler “sahibinin sesi”ne döndü ya da “parayı verenin çaldığı bir düdük’e dönüştü büyük ölçüde. “Troller”den söz ediliyor artık. Övgü ve sövgüden başka bir şey yok bazı gazetelerde. Burada bir yanlış yok mu?
Bu bir temenni değil, uyarı. Devlet de bu işe müzahir olması gerek. Ayakta kalacak olanlar da yapılarını ona göre yeniden düzenlemesi gerek. Bu konuda da devletin, Big data ve süper bilgisayar desteği vereceği Milli Bilgi Bankası/Merkezi ve ciddi bir siber güvenlik altyapısına ihtiyaç var. Yoksa sektör yabancıların eline geçer ve yerli projeler domino etkisi ile birbiri üzerine kapaklanır.
Bu altyapı aslında herkes için acil, elzem bir konu. Bunu kim, niçin engelliyor bilmiyorum. Bu konunun öneminin farkında olan bir sürü bilim adamı, politikacı ve bürokrat var ama durum ortada.
Aslında BYEGM’den Basın İlan’a bütün yapıyı yeniden elden geçirmek gerek. TRT, AA, hepsi. İnşallah yeni dönemde bu konunun üzerine gidilir.
Yarın altın karşılığı sanal para çıkaralım desek, gelip yine buraya takılacağız. Kendi arama motorumuzu, sosyal mediamızı nasıl örgütleyeceğiz bu altyapı yoksa. Blockchange teknolojisi ile global bir network oluşturmak istesek yine gelip buna takılırız. Küçük küçük işletmeler şeklindeki yapılar HW, SW ve bilgi kirliliğinden başka işe yaramıyor. Hiç biri güvenilir değil. Kendi aralarında haberleşemiyorlar.
Belki şu “Ulusal basın” dedikleri basın’ı yeniden tanımlamak gerek.
Bu konuda bir şûra mı düzenlenir. Bir araştırma mı yapılır. Ne çalışanlar, ne patronaj ve ne de media okurları yeni duruma hazır değil. “Kervan yolda düzülür” hesabı gidiyorlar.
Madem herkesi eleştiriyoruz, kendimizi de eleştirelim. Bu konuda hem kendi sorunumuzu çözelim, hem de diğer kardeşlerimize, bizi model alan ülkelere ve halklara bu anlamda örnek olalım, onların çabalarına destek verelim.