Adalet Nöbeti 44'üncü gününde: Hepimiz Gezi'nin bir paçası olarak addediyoruz kendimizi
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul Büyükkent Şubesi önünde başlatılan ‘Gezi İçin Adalet Nöbeti’, 44’üncü gününde devam etti.
Gezi Parkı davasında verilen cezalara ve tutuklamalara yönelik TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi önünde başlatılan ‘Gezi İçin Adalet Nöbeti’ sendikaların, derneklerin ve örgütlerin katılımıyla sürüyor. Bugün 44’üncü gününde olan nöbeti KESK Haber-Sen, EMO, DEMAKD ve Yoğurtçu Kadın Forumu üyeleri devraldı.
“İş, emek, özgürlük”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Her yer Taksim, her yer direniş” ve “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı atılan nöbette EMO Yönetim Kurulu üyesi Erkan Solmaz, “Elektrik Mühendisleri Odası olarak, sizi tüm dayanışma duygularıyla, sevgiyle selamlıyoruz” dedi.
Haber-Sen adına hazırlanan açıklamayı, Haber-Sen 5 No’lu Şube Başkanı Özlem Berkit okudu. Konuşmasına, önceki gün hayatını kaybeden karikatürist Latif Demirci’yi anarak başlayan Berkit, şunları söyledi:
“ADALET İSTİYORUZ HERKES İÇİN: Adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesi bize emanettir artık. Adalet istiyoruz herkes için, kendimiz için, çocuklarımız için, ana babamız, kardeşimiz, komşumuz için. Ağaç için, yeşil için, hayvan için, dünyanın yarınını düşünenler için. Gezi Davası’ndan tutuklu bulunan Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Mücella Yapıcı, Osman Kavala ve Tayfun Kahraman için. KHK ile işinden edilmişler için, Soma da boğularak can verenler için, hızlı tren kazasında hayatını kaybedenler için, Ankara Garı’nda barışa inananlar için, Cumartesi Anneleri için, Suruç’ta katledilen Şenyaşar Ailesi için adalet istiyoruz.
KUVVETLER AYRILIĞI TARİH OLDU: Ne oldu önce, kurumların ve kavramların içi boşaldı; eğitim paralı, hastane özel, yargı tartışılır oldu. Kuvvetler ayrılığı tarih oldu. Parlamento işlevsiz kaldı. Meralar satıldı, köyler boşaldı, çiftçi işsiz kaldı. Devletin fabrikaları, arsaları, ormanları, sahilleri, dağları, nehirleri, yabancılara satıldı. Karnabahar dün 50 liraydı, bugün kim bilir kaç lira? Kendi ülkemizde seyirci olduk. Bağımsızlık yolunda emekleyen medyanın bacakları kırıldı, halkın haber alma hakkı yok oldu. Devletin imkân ve kurumları kullanılarak yandaş bir medya yaratıldı. Özerk ve tarafsız olması gereken TRT ve Anadolu Ajansı, iktidarın parti yayın organına dönüştü. RTÜK ve Basın İlan Kurumu, muhalif sesleri susturma ve cezalandırma kurumları hâlini aldılar. Gazeteciler hakkında binlerce dava açıldı, gözaltına alındı, tutuklandı, ceza aldılar. Gazeteciler tehdit edildiler, hedef gösterildiler, öldürüldüler. Saldırganlar hep cezasız kaldı.
PARTİLİ PERSONEL DEVRİ BAŞLADI: Sosyal medya paylaşımları giyotine dönüştü. Tek bir tweet, hapis nedeni oldu. Şanslılar sadece işsiz kaldı. Medya sektöründe işsizlik, diğer sektörlerin tam üç katı oldu. Devlet kurumlarında devlet memuru bırakılmadı, kamu hizmetleri taşeron şirketlere devredildi. Liyakat yok edildi. Partili personel devri başladı. Yol bitti, bizi bir arada tutan temel değerlerin hepsi ile oynandı, içi boşaldı. Toplum, şiddet ve çatışma sarmalının içine sürüklendi. Elle tutulacak hiçbir şey kalmadı. Hiç kuşkusuz bu noktaya gelinmesinde, ülkeyi yönetenler kadar olup biteni seyreden, sessiz kalanlar da sorumludur. Bir kez daha söylüyoruz. Haksızlık karşısında sessiz kalan, dilsiz şeytandır. Geri dönüşün en önemli ayağı, kuşkusuz herkes için hızlı, eşit, tarafsız ve bağımsız bir yargıdır. Öyle ise hemen şimdi adalet, herkes için adalet. Eşitlik, özgürlük, adalet için yaşasın örgütlü mücadelemiz.”
“ÜLKENİN SAHİP OLDUĞU TÜM DEĞERLER YOK EDİLİYOR”
DEMAKD adına söz alan makine mühendisi Mustafa Aral da “Hepinizin bildiği gibi ülkemizdeki her değere saldırılıyor" dedi. Aral, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elimizdeki, ülkenin sahip olduğu tüm değerler yok ediliyor. Bu değerler hem maddi hem de manevi değerler. Ancak bu cesaretin kaynağı da aslında bizim buradaki durumumuz gibi ülkedeki genel durumumuz. Ne yazık ki bunun karşısında duracak bir gücün sergilenememesi, bu siyasal iktidara da bu cesareti veriyor. Şu tabloyu gördüğünde, ‘Biz bu ülkede her şeyi yapabiliriz’ diye düşünüyorlar. Bir de bunun başka bir boyutu daha var. Yine bu Gezi Davası’ndan tutuklu insanlardan Mücella Yapıcı, TMMOB yöneticisi. Geçen dönem de yöneticisiydi, bu dönem de yöneticisi. Bu dönemki Genel Kurul’da, Mücella Yapıcı’nın TMMOB başkanı olması önerildi. Mücella Yapıcı, TMMOB başkanı olması bir kenara, TMMOB içindeki 7 kişilik yürütme kuruluna dahi alınamadı. Şimdi sahip çıkma boyutu böyle olunca, tüm demokratik kitle örgütleri biraz ‘miş’ gibi davranınca, şuraya toplanıp slogan attığımızda görevimizi yerine getirdiğimizi sanınca bu siyasal iktidarın cesaretinin kaynağını da bu oluşturuyor. Onun için bundan sonraki sürecin daha da ağırlaşacağını göz önüne alarak bunu her kişinin tekil olarak, her demokratik kitle örgütünün örgütsel olarak düşünüp birlikteliği sağlayacak adımları atması gerekiyor. Burada ihale sadece 6’lı masaya falan bırakılacak bir durum da değil. Tüm demokrat kamuoyunun böyle bir direnişe hazır olması gerekiyor.”
“HEPİMİZ, GEZİ’NİN BİR PARÇASI OLARAK KENDİMİZİ ADDEDİYORUZ”
Yoğurtçu Kadın Forumu adına konuşan Cemile Kahraman, forumun, Gezi direnişinde Kadıköy’deki Yoğurtçu Parkı’nda bir araya gelen kadınlardan oluşan bir grup olduğunu söyledi. Kahraman, “9 yıldır Gezi’nin devamını sürdürerek Gezi heyecanıyla bir araya gelen kadınlarız. 9 yıldır her hafta çarşamba günü Kadıköy’de buluşuyoruz ve kadın üzerine, insanlık üzerine eşitlik, adalet üzerine forumlarımızı devam ettiriyoruz. Bütün kadın arkadaşları da buradan davet etmiş olayım. Biz, Gezi’nin heyecanını hâlâ üzerimizde taşıyoruz. Hepimiz Gezi’deydik. Gezi yargılanamaz. Hep beraber dayanışma içerisinde yolumuza devam edeceğiz. Hepimiz, Gezi’nin bir parçası olarak kendimizi addediyoruz” diye konuştu.