Ahmet Şık’tan Meclis’te Soylu’ya ‘Peker’ hatırlatması: Sizin devriniz bitti
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Meclis'te yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya 'Sedat Peker'in açıklamalarını hatırlattı, "Yasayı istediğiniz gibi değiştirin, biz yan yanayız ve hesap sormaya geliyoruz. Sizin devriniz bitti" dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Meclis’te konuşan TİP’li vekil Ahmet Şık, iktidara sert sözlerle yüklendi.
“Bu kürsüden muhalefet adına seslenen herkes size yasaları, hukuk normlarını, uluslararası sözleşmeleri anlatıyor. Yurttaş menfaatinden, halkın önceliklerinden bahsediyor. Ama hepsini kulak arkası ediyorsunuz” diyen Şık, “Amacınız belli: Saraydaki şahıs ve şürekası ülkeyi istediği gibi yönetsin” dedi.
“ÜLKENİN DİBİNE KİBRİT SUYU DÖKTÜNÜZ”
Konuşmasının devamında, kurumların içinin boşaltıldığına ve liyakate aykırı atamalar yapıldığına dikkat çeken Şık, “Şahsi hedeflerinizin önünde duran her kurumu, kişiyi, vicdanlı yurttaşı yerle bir etmeye çalıştınız. Ülkenin dibine kibrit suyu döktünüz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ve hükümetin politikalarını eleştiren Ahmet Şık, yurttaşların yaşadığı ekonomik krize de dikkat çekti.
Yurt sorunu nedeniyle “barınamıyoruz” eylemleri yapan öğrencileri ve katledilen kadınları hatırlatan Şık, “Memlekette herkes adalet, eşitlik arıyor. ‘Barınamıyoruz’ diyen öğrenciler, ‘Yaşamak istiyoruz’ diyen kadınlar, ‘Geçinmek istiyoruz’ diyen işçiler, ‘Açız’ diyen işsizler, umutsuzluğa sevk edilen gençler…” diye devam etti.
SEÇİM KANUNU TEKLİFİNE TEPKİ
Ahmet Şık konuşmasının devamında, AKP ve MHP’nin Meclis’e getirdiği tartışmalı seçim kanunu teklifine de tepki gösterdi. Şık, “Seçimi seçim olmaktan, hakimleri hakem olmaktan çıkarmak için yasayı değiştirmek istiyorlar. Çünkü onlar için sandık halkın menfaatlerini korumaya, gözetmeye talip olma yeri değil” ifadelerini kullandı.
Şık şunları söyledi:
“Seçimi seçim olmaktan, hakimleri hakem olmaktan çıkarmak için yasayı değiştirmek istiyorlar. Çünkü onlar için sandık halkın menfaatlerini korumaya, gözetmeye talip olma yeri değil. Güçlerini suç ortaklığından devşirip, kişisel menfaatleri için bu kadar zengin kaynakları olan bir ülkeyi yoksulluğa ve sefalete mahkûm ediyorlar. Seçimleri de halka karşı işledikleri bu suçlarına meşruiyet sağlamanın aracı olarak gören bir zihniyete sahipler.
Ve korkuyorlar. İşledikleri suçların cezasını bildiklerinden, bu ülkedeki dürüst ve cesur insanların varlığının, kötülere cehennem olduğunu bildiklerinden çok korkuyorlar. Bu yüzden seçim kanunuyla da gerekirse başka kanunlarla da oynarlar. Buna mecburlar. Çünkü onlar için kanun yapmak suç işlemeyi meşrulaştırmak demek.”
ŞIK: MAFYA DEDİKLERİ ADAM İÇİŞLERİ BAKANININ BULAŞTIĞI SUÇLARI İFŞA ETTİ TEK BİR SAVCI SORUŞTURMA AÇMADI
Ahmet Şık konuşmasında, hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker’in mafya-siyaset-uyuşturucu ifşaatlarını hatırlattı.
Şık, “Düşünsenize mafya dedikleri adam içişleri bakanının bulaştığı suçları ifşa ediyor. Bu düzen içerisindeki herkesin gırtlağına kadar suça, yolsuzluğa, hırsızlığa batmış olduğunu anlatıyor. Ve bu ülkede hukuka bağlı ve ahlaklı bir tek savcı çıkıp da soruşturma açmıyor” diye konuştu.
Şık şöyle devam etti:
“Son yirmi yılda ülkeyi getirdikleri yer işte bu. Yoksullara fıtrat, ezan, dua, bayrak; kendilerine gemicikler, üçer beşer maaşlar, örtülü ödenekler, milyonlarca-milyarlarca dolarlık cukkalar. Sıkıştıklarında söyledikleri ‘Ezanlar susmayacak, bayraklar inmeyecek’ dedikleri ne biliyor musunuz? Bayrağı ortalığa saçılan pisliklerini örtmek, ezanı da işledikleri suçları anlatanların sesini bastırmak için kullanıyorlar.
Çünkü bu iktidar yoksulun milli manevi duygusunu, zenginin de parasını seviyor.
Emekçiler günden güne eriyen asgari ücretle nefes almaya çalışırken, kendileri ve yandaşları on binlerce liralık üçer beşer maşlar alıyor.
İnsanlar yoksulluktan intihar ederken, soğuktan evlerinde ölüyorken, sarayın sadece ışıkları için her ay milyonlarca lira ödeniyor.
İtibarları, arabaları, ışıkları, evleri; bu ülkenin çocuklarının açlığından, yurttaşların canından çok daha önemli bunlar için. Yolcu ve geçiş garantili havalimanları, köprü ve otoyollarla sürdürülebilir soygun düzeni devam etsin istiyorlar. Yurttaşların vergilerinden her ay milyonlarca lirayı yandaş şirketlere aktarmaya devam ederlerken halk ucuz ekmek kuyruğunda beklemeye devam etsin istiyorlar.
Gençleri geleceksiz ve umutsuz bırakmaya; ağaçlarımızı kesmeye, derelerimizi kurutmaya devam etmek istiyorlar. Ezcümle, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olsaydı hapiste, eşitlikçi adil bir cumhuriyet olsaydı siyasetin çöplüğünde olmaları gerekenler maalesef iktidarda.
Başta da dedim ya artık işiniz bitti. Sizi siyasetin çöplüğüne göndereceğiz. Yıllardır uyguladıkları şiddete, baskıya, zulme rağmen kendilerine boyun eğmeyen milyonlarla birlikte göndereceğiz. İktidarın karanlığa boğduğu sokakları aydınlatan kadınlarla; gökkuşağının her renginden, her kimliğinden LGBTİ+’larla; her Newroz’da yeni bir umut ateşi yakan Kürtlerle; okullarından hukuksuzca atıldıkları halde bilim üretmeye devam eden hocalarımızla; üniversitelerinin işgal edilmesine direnen gençlerle; beyaz yakalısıyla, kuryesiyle, fabrikada çalışanlarıyla emeğinin sömürülmesine isyan eden tüm emekçilerle; bedenleri ve ruhları vahşice sömürülen göçmenlerle; pandemi boyunca her türlü fedakarlığı yapan, ancak bugün ülkeden gönderilmeye çalışan hekimlerimizle; polis ve jandarma şiddetine rağmen ağacını, doğasını, deresini korumaya çalışan halkımızla birlikte sizi iktidardan göndereceğiz.
Yasayı istediğiniz gibi değiştirin, biz yan yanayız, güçlüyüz ve hesap sormaya geliyoruz. Sizin devriniz bitti.”