Ahmet Takan alkol yasağı sonrasında geçmişi hatırlattı: Durum sanıldığından da vahim!
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bugünkü köşe yazısında, AKP iktidarının 17 günlük tam kapanma yasağı süresince uygulayacağı alkol yasağını eleştirdi.
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bugünkü köşe yazısında, AKP iktidarının 29 nisan başlayıp 17 Mayıs'ta sona erecek tam kapanma süresince uygulayacağı alkol yasağını eleştirdi.
Takan, geçmişi hatırlattığı yazısında, "Durum sanıldığından da vahim! Tarih; TÜRKİYE’Yİ KAPATMA diye yazacak!" ifadelerine yer verdi.
Takan'ın yazısı şöyle:
Kim içer kim içmez, beni hiç ırgalamaz… Bu işlerin, burunların sokulup şahıslar tarafından kurcalanması da devlet tarafından müdahil olunması da beni çok rahatsız eder. Neden buraya geldik?.. Yarın akşamdan itibaren 17 günlük kapanmaya giriyoruz. Önce AKP genel Başkanı Tayyip Erdoğan konuştu, sonra genelge yayınlandı. Neyin nasıl işleyeceğine açıklık getirildi. Ama dün biz, neyi tartıştık?.. “Aşı olun” ikna timlerine rağmen olmayan aşıları, alınamayan randevuları değil… Bir saate yakın süren Bakanlar Kurulu sonrası vaazında, hali perişan olan esnafa 17 günlük kapanma boyunca yapılması gereken devlet desteğinden tek satır bile bahsedilmemesini değil… Ekonomik kriz yüzünden perişan olan kesimlere bir nebze de yardım eli uzatılacağının kenarından bile geçilmemesini değil… Alkol satışı yasağını tartıştık!.. Önce Tekel bayileri tarafından dendi ki; genelgede yasak yok, 17 gün boyunca içki satışı serbest. Sonradan haberdar olduk ki; sarayın talimatı ile İçişleri Bakanlığı yasağı yapıştırmış.
Üstelik, 17 gün boyunca içmesek ölür müyüz? Kıyamet mi kopar?.. Üstelik hem de mübarek Ramazan ayında… Dedim ya, kim içer kim içmez, kim ne zaman içer kim ne zaman içmez, beni hiç mi hiç ırgalamıyor… Tasam, evlere şenlik bir haldeyiz, magazine kapılmadan hiçbir şeyi gerçek yüzü ile tartışamıyor, analiz edemiyoruz. Büyük fotoğrafı göremiyoruz!..
★★★
Şöyle devam edeyim:
Gazetecilik hayatımda bir süre kapatılan Refah Partisi’ni ve devamı partileri çok yakından takip ettim. Refahyol döneminin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan’ın yurtdışı gezilerinin tümüne katıldım. 1996 Ağustos ayında İran, Pakistan, Singapur, Malezya ve Endonezya’yı kapsayan ilk yurtdışı gezisinde THY’ye, uçağa alkollü içki sokulmaması talimatı verilmişti. Erbakan’ın yasağı bununla da sınırlı kalmamış, resmi içki yasağı olan İran ve Pakistan’dan sonra Singapur’a gelindiğinde, resmi heyet ve gazetecilerin kaldığı otelde de Türklerin bulunduğu bütün odalardaki mini barlardan içkiler toplatılmıştı. Konunun basına yansımasından sonra Erbakan, alkol yasağını gezinin daha sonraki Malezya ve Endonezya ayaklarında kısmen gevşetmişti. Gazetecilerin kaldığı odalardaki mini barlara içki konurken, heyet üyeleri için yasak sürmüştü.
Sonra…
Milli görüş gömleğini üzerinden çıkaran Tayyip Erdoğan’ın AKP’si iktidar oldu. Abdullah Gül Başbakan, Tayyip Erdoğan’ın da genel başkan olduğu dönemlerde seyahat edilen uçaklarda içki yasağı konulmadı. Üstelik 2002’nin Ramazan ayında bile… Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü takip eden gazetecilerin uçakta rahat rahat içki içebildiğinin en yakın şahidiyim. Erbakan’ın yurt dışı gezilerinde otellerdeki minibarları bile boşaltırken; Türkiye’nin AB üyeliği için lobi yapmak üzere İtalya’ya giden, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile yiyeceği öğle yemeği nedeniyle orucuna bir gün ara veren Tayyip Erdoğan’ın uçakta içki servisi yapılmasına izin vermesi; ‘değişim’ mesajı olarak medyada çarşaf çarşaf yer buluyordu.
O günlerde, “köprüyü geçene kadar…“ politikalarının bir parçası olarak “tüm yaşam tarzlarını saygılıyız” martavalları okunuyordu. Topluma uygulanan narkozun ne zaman sona ereceği, kara kaplı ajandanın sayfalarının nasıl açıktan uygulamaya geçileceğine dair akıllara en ufak bir şüphe düşmüyordu!..
Sonra…
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın alkol yasağı hakkındaki söylemleri inişli çıkışlı bir hal almaya başladı. İsteyenlerin evlerinde içki içme konusunda özgür olduğunu söyleyen Erdoğan bir ara alkollü içki satışı için referandum bile önerdi. Erdoğan’ın 2 ileri bir geri taktikleri ile:
– “Bizim milli içkimiz ayrandır”ın ilanı yapıldı.
– Alkolün reklamı, televizyon ya da filmlerde gösterilmesi yasa ile yasaklandı. Aynı zamanda alkol lisansı alma güçleştirildi.
-Yasa, alkolü tüm reklam ve sponsorluklarda yasakladı. Marketler ve Tekel büfeleri, akşam 10.00 sabah 06.00 arası içki satışı yapamaz hale geldi.
– Alkollü içkiden alınan vergiyi fahiş biçimde yükselttiler.
– Kamu sosyal tesislerinde alkollü içki servisini yasakladılar.
Ve geldik bu günlere…
Pandemide hafta sonu içki satışını yasakladılar. Şimdi 17 gün boyunca içki satışına izin vermiyorlar.
Nereye geldik dayandık?…
Evlerde içki içilmesinin yasaklanmasına… Mübarek Ramazan ayında da kimsenin gıkı çıkmaz, kimse açıktan eleştirmeye de cesaret edemez… İtiraz eden din düşmanı, gavur ilan edilir!.. Fırsat bu fırsat!..
★★★
Kimsenin dininde, inancında, özel hayatını nasıl yaşayacağında değiliz. Ancak, siyasal İslam’ın saplantılı ideolojileri ile boğuşuyoruz. Alkol satış yasağı ve sonrası da onlardan biri.
Aslında, biz bugün, “ IMF’den Türkiye raporu: Pandemide vatandaşına en az yardım yapan ülkeler arasında. IMF’nin yayınladığı son raporda, ülkelerin GSYH’lerine göre pandemi destek ve harcamalarının oranları da yayınlandı. Türkiye, yüzde 1.9 oran ile en az yardımı yapan ülkeler arasında” haberini yoğun olarak tartışmalıydık.
Ancak durum sanıldığından da vahim!..
Türkiye Tekel Bayileri Platformu’nun dünkü tepki açıklamasına baktım: “Tarihe adı ‘Esnafa Kapama’ olarak geçecek” diyorlar…
Büyük fotoğrafa bakmanızı önerim:
Tarih; TÜRKİYE’Yİ KAPATMA diye yazacak!..