Ahmet Takan, Babacan'ın Gül'ü dışlamasının perde arkasını yazdı: Bu çok klasik bir Abdullah Gül numarası!
Korkusuz Ahmet Takan, bugünkü köşe yazısında yeni partisini kuran Ali Babacan'ın, parti kurucuları arasında yer alacağı söylenen Abdullah Gül'ün dışarıda bırakılmasına ilişkin, "Gül’den habersiz lavaboya yüzlerini yıkamaya bile gidemezler." diye yazdı.
AKP'den ayrılarak kendi partisini kuran eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın, siyasi hayatına 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte devam edeceği konuşulmuştu.
Ancak geçtiğimiz günlerde Babacan yaptığı açıklamada, “Abdullah Gül ile çok eski dostuz. Ben siyasete girmeden önce tanıyordum. Beni siyasete davet eden kendisi. Bizim parti hazırlık çalışmalarında bize tecrübesiyle ve fikirleri ile çok destek oldu. Ama siyasi kadronun tamamı biz ve bizim arkadaşlarımızdan oluşan kişiler.” demişti.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski danışmanı ve Korkusuz yazarı Ahmet Takan, partiyi birlikte kuracağı konuşulan Gül ve Babacan'ın cephesinden gelen bu açıklamanın perde arkasını yazdı.
Takan, bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığı değerlendirmesini yaparak, "Külahıma anlatın!.. Hepsini çok yakinen bilirim. Ne Babacan ne de partinin programını yazanlar Gül’den habersiz lavaboya yüzlerini yıkamaya bile gidemezler. Bu çok klasik bir Abdullah Gül numarası!.." diye konuştu.
Takan'ın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
Türkiye, şehitlerinin acısı ile kavrulurken geride bıraktığımız hafta, parti kuruluşu yılan hikayesine dönen Abdullah Gül şemsiyeli Ali Babacan’ın şoförlük ettiği hareketin Ankara’da toplantısı vardı. Bir otelde 2 gün kamp yaptılar. Öyle gizli saklı falan da değil. Gelişmelerden haberim oldu. Kurucular listesine kadar… Ama bilerek yazmadım. Bu yüzden sizlerden özür de dilemeyeceğim!.. Geçen hafta, en baştan, şehit acısı ile kavrulurken kısır iç siyaset gelişmelerine girmeyeceğimi belirtmiştim. Amma velakin, dün sabahın erken saatlerinde bir televizyon kanalında Abdullah Gül himayeli Ali Babacan’ı görünce ve partisinin kuruluş dilekçesini de aynı gün vereceğini duyunca, İçişleri Bakanlığı’na gitmelerini beklemeden bilgisayarın başına oturdum. İlk olarak yazının başlığını attım. Nedenine geçmeden önce şunu açıkça belirteyim; Türkiye’nin bugün Ortadoğu’da içinde bulunduğu açmazda en az Tayyip Erdoğan kadar Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun da sorumluluğu var. Başta şehitlerimiz olmak üzere Türkiye’nin tüm acı kayıplarının vebalini sadece Erdoğan’a yüklemek haksızlık olur. Bu satırları büyük bir rahatlıkla yazıyorum. Çünkü, bir döneme çok yakın şahitlik ettim.
Türkiye, şehitlerinin acısı ile kavrulurken, Moskova hezimetini sindirmeye çalışırken, Abdullah Gül himayeli Ali Babacan ve ekibi ne yaptı?.. “Fırsat bu fırsat. Hazır, Tayyip Erdoğan başını kaldırıp bizle uğraşamayacak halde iken Ankara’da toplanıp bu işi bitirelim” dediler. Geçen hafta ne Gül’den ne de Babacan’dan İdlib ve Moskova zirvesi ile ilgili iki kelam bir şey duydunuz mu?.. Biri hem Başbakanlık, Dışişileri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı diğeri ise hem ekonomi hem de Dışişleri Bakanlığı yapmış koca koca isimler üstelik!.. Partinin kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığı’na doğru yola çıkarılırken ne duyduk?.. Ali Babacan, Abdullah Gül’e yakın isimleri dışlamış!.. Yolları ayırıyormuş muş… Haberci arkadaşlara diyeceğim yok. Onlar kulislerden duyduklarını yazıyorlar, görevlerini yapıyorlar. Sabah televizyon kanalına çıkan Babacan, Abdullah Gül’le yeni parti konusunda ipleri kopardığına dair iddialara ne cevap verdi;
“Abdullah Gül ile çok eski dostuz. Ben siyasete girmeden önce tanıyordum. Beni siyasete davet eden kendisi. Bizim parti hazırlık çalışmalarında bize tecrübesiyle ve fikirleri ile çok destek oldu. Ama siyasi kadronun tamamı biz ve bizim arkadaşlarımızdan oluşan kişiler.”
Külahıma anlatın!.. Hepsini çok yakinen bilirim. Ne Babacan ne de partinin programını yazanlar Gül’den habersiz lavaboya yüzlerini yıkamaya bile gidemezler. Bu çok klasik bir Abdullah Gül numarası!.. Çünkü; Gül, partinin üstündeki gölgesini güya kaldırmaya çalışıyor, kamuoyundaki olumsuz algıları kırmak adına. Kendisinin yüzlerine karşı “hayır” diyemediği isimlere numara yapıyor. Günah keçisi Ali Babacan olmuş. Bu da çok klasik bir Abdullah Gül taktiğidir. Kimseye “hayır” demez, yalandan yüze güler sonra arkadan dolanır. Hepsinden önemlisi; Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’dan çok korkar!.. Aday olmayı planladığı Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar, Erdoğan, kendisinin ve ailesinin üzerine gelmesin diye piyasaya haber yayıyor. Kapı arkasına saklanacak. Yine, yemeğin pişip hazır halde önüne gelmesini bekleyecek. Haklı mıyım haksız mıyım?.. Bir dahaki seçimlere kadar bekleyin görün.. Erdoğan, bu numaraları yer mi?.. Hiç sanmıyorum!.. Ancak bu aralar, Erdoğan bütün iç siyaset enerjisini CHP üzerine yeni stratejiler kurmak için harcıyor. Bir de İş Bankası var!.. Yakında patlayacak bomba haberlere hazırlıklı olun derim…