Ahmet Takan'ın bomba Erdoğan iddiası ortalığı karıştırır: Seçim öncesi YSK’nın gerekçeli kararında göreceksiniz!
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bugünkü köşe yazısında siyaset gündemine ilişkin önemli bir iddiada bulundu.
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un Sabah gazetesinde yayımlanan makalesiyle ilgili bomba bir iddiada bulundu.
Takan, "İddia ediyorum; o makaleyi, seçim öncesinde Erdoğan’ın aday olamayacağına ilişkin başvuruların reddedildiği YSK’nın gerekçeli kararı olarak göreceksiniz!" diye yazdı.
Takan, yazısında şunları kaydetti:
Dikkatle bakmanızı öneririm!..
Türkiye’deki siyaset satrancında hedefteki adam; AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan…
“Ee, gayet normal değil mi. Tek adam rejimi dediğiniz böyle olur. Sabah kalkarız o, akşam yatarız o“ dediğinizi duyar gibi oldum. Eyvallah da, siyaset ve mafya ilişkilerinin iç içe girdiği caanım memleketimde, “asrın lideri” nin kontrolü kaybettiği, işlerin hiç de göründüğü gibi olmadığı hem bakanlar hem de AKP’li mebusların özel sohbetlerinde açık açık konuşuluyor. Çareler üzerinde kafa patlatılıyor. “Bu sistemle (50+1) bir daha seçim kazanamayız” özel sohbetlerin tek ana başlığı ve AKP’nin kabusu… Geçen hafta, MHP’nin 100 maddelik hayalet anayasa teklifini ele alırken, saray kaynaklarıma dayanarak, Devlet Bahçeli’nin özet tanıtımını yaptığı taslağın Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum tarafından hazırlanarak gönderildiği iddiasını gündeme taşımıştım. Tekliften sonra, AKP ile MHP arasındaki hafif dozda kayıkçı kavgasını izlerken, Mehmet Uçum, geçen cumartesi günü önemli bir çıkış yaptı. Uçum, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde iki dönem sistemin devreye girmesiyle başlamıştır!” başlıklı bir makale kaleme aldı. Doğal olarak, Mehmet Uçum’a göre Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde aday olması yönünde hiçbir anayasal engel yok.
★★★
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un Sabah Gazetesi’nde yayımlanan makalesinden kısa bir bölüm;
-“Anayasa’nın 101’inci maddesinin 2’nci fıkrasında görev süresinin 5 (beş) yıl, dönem sayısının 2 (iki) olduğuna ilişkin hükümler 6771 sayılı Kanunla hem TBMM’de hem de halkoyuyla yeniden kabul edildi. 101’inci madde bu hükmü de içerecek şekilde tümden yeniden yazıldı, değişik hali bir bütün olarak kanunda yer aldı ve yeni şekliyle 16 Nisan 2017’de yürürlüğe girdi.
Dolayısıyla, değişen 101’inci maddede iki dönem şartı metin olarak eski hükümdeki ifadelerin birebir aynısı olsa da kanuni olarak yeni bir düzenleme söz konusudur. 101’inci maddenin değişik hükümlerinin yeni, eski metinleri tekrar eden hükümlerinin eski olduğu iddiası geçersizdir. 101’inci madde bütün hükümleriyle yeni sisteme uygun yeni bir düzenleme olarak yürürlüğe girmiştir. Bunun anlamı yeni sistem açısından iki dönem şartının 101’inci maddenin yürürlüğe girdiği tarihten geçerli hale geldiğidir.
Eski sisteme göre 2014 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi 101’inci maddenin tümden değiştirilen eski haline göre gerçekleşti. 101’inci maddenin yeni hali ise 16 Nisan 2017’den sonra yapılan ve yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için geçerlilik kazandı. Bir genel hukuk ilkesi olarak kanunlar geriye yürümez. Bir kanunun istisnai olarak geçmişe etkili olabilmesi için kanunda bu konuda açık hüküm olması gerekir. Ayrıca bir kanunun geriye yürümesine ilişkin hükümler geçmişe etkililiği hak kaybı doğuracak şekilde düzenleyemez. Öte yandan 101’inci maddenin yürürlüğe giren yeni haline ilişkin geçmişe etkili olacağı yönünde 6771 sayılı Kanun’da herhangi bir hüküm de yoktur.
Buna göre iki dönem şartı, anayasal olarak 16 Nisan 2017’den sonraki dönemi kapsamaktadır. Yeni bir düzenleme yapılmış olması ve kanunların geriye yürümeyeceği ilkesi yani tek başına bu husus bile eski sistemde yerine getirilmiş cumhurbaşkanlığı görevinin yeni sistemdeki cumhurbaşkanı döneminden sayılmayacağını hukuken kesin olarak kanıtlar.”
-“ İki dönem şartının, CHS’den önceki cumhurbaşkanlığı dönemini de kapsayacak şekilde yorumlanacağının ileri sürülmesi ‘sistem hukuku’ esaslarıyla bağdaşmaz. Her sistemin hukuku kendi esaslarını ve şartlarını belirler. Hükmün metin olarak aynen korunması yeni sistem açısından da birebir aynı hükme ihtiyaç duyulması sebebiyledir. Metni aynen korumak eski hükmün yürürlükte olduğunu göstermez, metni aynı olan yeni bir hüküm kabul edildiği anlamına gelir. Çünkü değişik 101’inci madde bütün olarak yeniden yazılıp kabul edildiği için eski hüküm yürürlüktedir iddiaları da tamamen dayanaksızdır.”
★★★
Olup bitenlere, muhalefet cephesindeki gelişmeleri de değerlendirerek bakmaya devam edelim;
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Abdullah Gül ortak adaylığına başta söz verdiler sonra sözlerini tutmadılar” dedi ve devam etti;
“İttifaka katılma zamanla güven oluşmalı… HDP’ yi başkaları gibi terörle bağlantılı görmüyoruz…”
Ali Babacan, bu çıkışları ile, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in seçim işbirliği için verdiği tüm sıcak mesajları elinin tersi ile itti. Hem de asılsız bir suçlama ile. Akşener, 2018 seçimlerinde Abdullah Gül’e söz vermemişti. Tam tersine gönderilen tüm elçilere, Gül’ün kazanma şansının olmayacağını açık açık anlatmıştı. Sıcak bir imada dahi bulunmamıştı. Peki, Babacan neden bu çıkışı yaptı?.. DEVA Partisi Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kurulmuş bir parti. Abdullah Gül’ün ofisinde Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı adayının Mansur Yavaş olacağı konuşuluyor. Erken telaşa kapılınca da fren tutmuyor!..
★★★
MHP’nin hayalet anayasa teklifi ve Mehmet Uçum’un makalesini birlikte okumak lazım. Çıkış yolları arıyorlar… Tayyip Erdoğan’ın bir daha Cumhurbaşkanı adayı olmasına karşılık güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş pazarlığı yapılıyor. İnandırıcı olması için de kendi aralarında kayıkçı kavgası yapıyorlar. Hedef İYİ Parti’yi ikna etmek. Yoksa, Mehmet Uçum daha seçime 2 yıl varken o makaleyi neden yazdı?..
İddia ediyorum; o makaleyi, seçim öncesinde Erdoğan’ın aday olamayacağına ilişkin başvuruların reddedildiği YSK’nın gerekçeli kararı olarak göreceksiniz!..