AKP İl Binası'nın önündeki arbede sonrası depremzedeler, yeniden parti binasına çağrıldı
İzmir'de dertlerini anlatmak için gittikleri AKP İl Başkanlığı önüne bazı yöneticiler ve güvenlik güçlerinin tepki çeken müdahalesine maruz kalan depremzede kadınlar, yaşananları anlattı.
İzmir'de 117 yurttaşın hayatını kaybettiği depremin üzerinden 17 ay geçmesine rağmen halen yeni evlerine kavuşamayan depremzedeler dün AKP İl Başkanlığı önünde tepkilerini dile getirmişti.
Bir grup depremzede kadın, kendilerini binaya aldırtmayan AKP İl Başkan Danışmanı Mustafa Kandil ile tartışmıştı. AKP'li Kandil'in "Şovmenlik yapıyorsunuz, yalancısınız" dediği kadınlardan bazıları ağlamıştı. AKP'li Kandil'in bir ara "memur arkadaşlar, gelin buraya" diyerek polis memurlarını çağırdığı, depremzede kadınları işaret ederek "Arkadaşları dışarı alalım" dediği duyulmuştu.
Tepki çeken bu görüntülerin ardından ANKA Haber Ajansı'na konuşan depremzede kadınlar, olayı ve sonrasında yaşananları anlattı.
''TEKRAR GİTTİĞİMİZDE NEREDEYSE AYAKTA KARŞILADILAR''
Depremzede Fatma Koruyucu, şunları söyledi:
"Biz o gün, 16 aydır 75 bin aileye bir çözüm bulunmadığı için ve iktidarda da AK Parti olduğu için, AK Parti İl binasına gidip oradaki yöneticilerle görüşmek istedik. Gittiğimizde orada bir mukavemetle karşılaştık. 'Niye bu şekilde geldiniz, biz derneğinizle görüşüyoruz zaten' gibi söylemler oldu. Biraz sesler yükseldi. 'Yalandan şov yapmakla' suçlandık. Bazı arkadaşlarımız sinir boşalmasıyla, ağladılar. O aşamadan sonra 4- 5 arkadaşımız içeriye alındı. Onlardan telefon numaraları alınmış. Önlerde birkaç arkadaşımız, ben dahil, içeri alınmak istenmedi. Polislere 'bunları dışarı atın' gibi söylemler oldu.
Daha sonrasında biz oradan ayrıldık. Öğleden sonrası için saat iki falandı, bir arkadaşımız aranmış 'tekrar buraya gelebilirsiniz, Kerem Ali beyle sizi görüştürebiliriz' denilmiş. Biz de tekrar il binasına gittik. Bu gittiğimizde bizi neredeyse ayakta karşıladılar. Çaylar, ikramlar, işte 'sabah yanlış anlama oldu' gibi şeyler söylendi. Daha sonrasında Kerem Ali beyle görüştük. Kerem Ali bey de 'benim bunlardan haberim yoktu, sizin kredileri alıp kullanmaya başladığınızı biliyordum' dedi. Biz kredi ödeme koşullarını, bizim kentsel dönüşümcü olmadığımızı tekrar altını basa basa anlattık. 'Biz derneğinizle görüşüyoruz ama dernekle bir kopukluk oldu, o arada onlar hep bürokratlarla görüşmüşler, bu sebeple de yol alınmamış, keşke bana gelselerdi' gibi söylemleri oldu. Yine bize bir takım 'ilgileneceğiz, görüşeceğiz, halledeceğiz' gibi sözler verildi. Ve biz oradan ayrıldık. Şimdi bekliyoruz. İnşallah bir 16 ay daha beklemeyiz."
"SİNİRLERİMİZİ O KADAR BOZDULAR Kİ..."
Depremzede Zeynep Türk ise o anları şöyle anlattı:
"Depremzede anneleri olarak çok üzgünüz, çok mağduruz. Biz bunu anlatamadık aylardır. Ve geçen gün başkanımızı da dinlemeyerek, çünkü bugüne kadar hep o tutmuştu bizi, 'gitmeyin, yapmayın' diye. Biz ondan habersiz anneler karar verdik. AK Parti İl Başkanımızla görüşmek için randevusuz bir şekilde ilerledik. Ses getirmek istedik. Çünkü 17 aydır haykırıyoruz, yalvarıyoruz, sesimizi duyan yok. O gün toplandık gittik. Kapıya geldik. Orada tabi bir hengame oldu. Önce almak istemediler. Anlamadılar, arkadaşlarımız, bizler söylemeye çalıştık, içeri almadılar. Kerem Ali bey 'depremzedelere her zaman kapı açık' demişti, biz o yüzden geldiğimizi söyledik. Orada birazcık yanlış anlaşılmalar oldu. Bir kelime bizi daha çok zirveye çıkarttı, daha çok sinirlerimizi bozdu. Biz orada derdimizi anlatmaya çalışırken şovmen de olduk, yalancı da olduk. 'Bugüne kadar yaptıklarımızı görmüyor musunuz?' dendi. Biz de onun üzerine 'proje alanlarında tamam sağolun yaptınız, devletimiz yaptı ama onun haricindeki bağımsız bölüm olan 74-75 bin hane için bir şeyin yapılmadığını' anlatmaya çalıştık.
Sonra sakin olmaya çağırdılar bizi. Temsilci seçmemizi 3 kişiyi alacaklarını söylediler. Biz de 'hayır hepimiz gireceğiz. Biz anneler artık dayanamıyoruz. Artık sabrımız tükendi' dedik. Derken içeriye girildi. Daha sonra hepimiz girmek istedik, yine olmadı, almadılar. Daha sonra 5 kişiyi aldılar. Konuştular, o beş kişinin içerisinde ben yoktum. Dışarıda beklemek zorunda kaldık. 'Kerem Ali bey gelene kadar buradayız' dedik. Hatta o kadar sinirlerimizi bozdu ki artık 'Kerem Ali bey gelene kadar biz burada oturacağız' dedik ve bir kaç kişi oturduk."
(ANKA)