AKP'de 'istifa edelim' ayaklanması
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 25 Haziran Salı günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen AKP MYK toplantısına dair bir kulis bilgi aktardı.
Abdulkadir Selvi "İstanbul tartışması sürüyor" başlığıyla yayımlanan yazısında 23 Haziran İstanbul seçiminin ardından yapılan AKP MYK toplantısına dair bilgiler aktardı.
"MYK'da YSK’ya yapılan iptal başvurusunun doğru olmadığını savunanlardan 'Parti politikaları partinin yetkili kurullarında görüşülmüyor' diye bir kanaat olduğunu" söyleyen Selvi, Erdoğan'a “Partinin kararları MYK’da konuşulabilseydi bunlar olmazdı” eleştirisinin geldiğini Erdoğan'ın da “Benim istişare ile karar almadığımı söylemek, şahsıma yapılmış bir hakarettir” diye karşılık verdiğini aktardı.
Selvi'nin yazısı şöyle:
İSTANBUL seçimleri bize gösterdi ki doğru adayla ve doğru stratejiyle kazanılmayacak seçim yoktur. Yine İstanbul seçimleri bize gösterdi ki kaybedilmeyecek seçim de yoktur.
Ekrem İmamoğlu, herkesi kucaklayıcı kampanyasıyla yakaladığı çizgiyi belediye başkanlığında da sürdürmekte kararlı. O nedenle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği’ne enerji sektöründe adından saygıyla söz edilen bir ismi getiriyor.
Eski TÜPRAŞ Genel Müdürü Yavuz Erkut’tan söz ediyorum. Erkut, TÜPRAŞ’ta uzun süre görev yaptıktan sonra OPET Genel Müdürlüğü yapmış, TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesi üzerine TÜPRAŞ Genel Müdürlüğü’nü üstlenmiş bir isim. Sosyal demokrat bir kişilik olarak tanınıyor. Yavuz Erkut ismi kulağıma gelince, sektörün duayenleriyle konuştum.
Muhafazakâr isimler dahi kendisinden saygıyla söz etti. Kararında bir değişiklik olmazsa, Ekrem İmamoğlu ilk düğmeyi doğru iliklemiş olacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “1989 travmasını yaşatmayacağım” demişti. SHP, 1989’da İstanbul, Ankara ve İzmir’i kazandı.
Ancak İSKİ yolsuzlukları nedeniyle İstanbul’da öyle başarısız bir sınav verdiler ki 25 yıl daha iktidar yüzü görmediler. Aslında 1989 süreci CHP açısından çok büyük dersler içeriyor.
İstanbul seçimleri sıradan bir seçim değil. Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olmak isteyenlerin çok iyi analiz etmesi gerekiyor.
Bu açıdan AK Parti’nin İstanbul seçimlerinden sonra 25 Haziran Salı günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılan MYK toplantısında yapılan değerlendirmeler önemli.
ERDOĞAN HANGİ ÇIKIŞI YAPTI?
Toplantıda 10’a yakın isim konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğankonuşulanları tek tek not alıyor. Kimi zaman araya girip cevap verme ihtiyacı hissediyor. Recep Tayyip Erdoğan’ı Türk siyasetine kazandıran ve AK Parti’nin doğumuna neden olan İstanbul’da seçimler 9.5 puan farkla kaybedildiyse elbette ki bunun enine boyuna tartışılmasında yarar var. Eğer tartışılmıyorsa orada bir sorun var demektir. YSK’ya yapılan iptal başvurusunun doğru olmadığını savunanlardan “Parti politikaları partinin yetkili kurullarında görüşülmüyor” diye bir kanaat var. “Partinin kararları MYK’da konuşulabilseydi bunlar olmazdı”eleştirisi gelince Erdoğan, “Benim istişare ile karar almadığımı söylemek, şahsıma yapılmış bir hakarettir” diye karşılık veriyor. 23 Haziran seçimlerine ilişkin değerlendirmeler yapılıyor, sonunda ise Erdoğan’a “Her şeye rağmen atacağınız adımların arkasındayız” diye destek veriliyor.
ÖNEMLİ ELEŞTİRİLER
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Kaybeden dava değil, biz kaybettik” diyor. “Eğer çalışılırsa bu işler düzeltilebilir. Şer gibi gözüken bu süreç hayra dönebilir”diye ekliyor. Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam, kapsamlı bir analiz yapıyor. “Kampanyamız kadınlarda ve gençlerde karşılık bulmuyor. AK Partililerin çocukları AK Parti’ye oy vermiyor” diye konuşuyor.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ise hem yanlışlara işaret ediyor hem de önerilerde bulunuyor. “Bu dille olmaz. Bu dil bize başkanlık sisteminden önce yüzde 45 getiriyordu. Yeni sistemde yüzde 50 artı 1’e ihtiyaç var. Kucaklayıcı bir dil kullanmamız lazım” diyor.
Bülent Turan’ın konuşmasından bazı başlıkları paylaşmak istiyorum.
- İstanbul’u lokal bir seçim olarak değerlendiremeyiz. Sonuç sadece artı 806 bin değil, bizim eksi 230 binimiz var.
- Dilin kullanılması yanlıştı.
- Sisi benzetmesi doğru değildi.
- Saadet Partisi’ni eleştirebilirsiniz ama Saadet Partisi’ni terörle eş tutamayız.
- EYT’lilere bir şey yapamadık ama onları ötekileştirmememiz lazımdı.
- Genç seçmenlere ulaşmada sıkıntılarımız var.
- Tabanda biriken bir sitem var. Bunun yönetilmesi lazım.
- Önümüzde 4.5 yıl gibi bir süre var, yatırımlar açısından bu süre önemli. Ama parti içindeki sorunları çözmek ve partiyi geleceğe hazırlamak açısından da iyi bir süre.
AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, açık yüreklilikle “İstifa edelim” önerisini getiriyor.
YENİ HİKÂYE YAZILABİLECEK Mİ?
AK Parti bunları tartışmalı ama bu zor günlerde liderinin etrafında kenetlenmeli. Hem de Erdoğan’a sımsıkı sarılmalılar. Çünkü AK Parti’yi içinde bulunduğu durumdan çıkaracak olan yine Erdoğan olacak.
Ayrıca AK Parti’nin önünde 2023 seçimleri var. İstanbul seçimlerinden sonra 2023 seçimleri AK Parti ve Erdoğanaçısından varlık ya da yokluk seçimine dönüştü. O nedenle diyorum ki AK Parti, İstanbul seçimlerini tartışmalı. Ama iç tartışmalara saplanıp kalmamalı. Tam aksine Sezai Karakoç’un dizelerinde olduğu gibi “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” diyebilmelidir. Erdoğan’ın hikâyesi de bu değil mi? Şimdi yeni bir hikâye yazma zamanı.