AKP'li Üsküdar Belediyesi'nden 'zoraki dönüşüm': 'Bunun adı zorbalık...'
Erdoğan’ın “İstanbul’un her yerinden görülsün” dediği Çamlıca Camii’nin dibindeki Kirazlıtepe’de mağduriyet artıyor. Onlarca evin suyu, doğalgazı ve elektriği kesilmiş durumda.
İSTANBUL Üsküdar’da Çamlıca Tepesi eteklerinde yer alan Kirazlıtepe Mahallesi’nde yaşam, her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Burası, ‘dünyanın en büyük camilerinden biri’ diye lanse edilen Büyük Çamlıca Camii’nin hemen yanında. Kentsel dönüşüm nedeniyle gerçekleştirilen yıkımların sonrasında molozlar içerisinde kalan mahalle, ‘riskli alan’ ilan edilmiş durumda. ‘Zoraki dönüşüm’ bölge sakinlerini mağdur ederken, bunun sorumlusu AKP’li Üsküdar Belediyesi. Zira AKP’li belediye, tapusu bulunan hak sahipleriyle sözleşme imzalamaktansa yalnızca ev sahiplerinden tapuların devrini talep ediyor.
Mahalledeki dönüşüm çalışmaları koronavirüs sürecinde de sürerken Üsküdar Belediyesi’nin Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, 17 Ağustos tarihinde ‘hayalet mahalle’ haline getirilen Kirazlıtepe’deki hak sahiplerine ‘tahliye tebligatı’ gönderdi. Kimi mahalleli, bu karara karşı dava açıp ‘yürütmeyi durdurma’ kararı aldı, kimisi ise parasızlıktan dava açamadı ve ‘yürütmeyi durdurma’ kararı alamadı. Bunun üzerine de onlarca evin doğalgazı, suyu ve elektriği ‘riskli alan’ bahanesiyle kesildi. Mahalleli, pandemi sürecinde susuz ve karanlıkta hayata tutunmaya çalışıyor.
KARANLIKTA YAŞIYORUZ
Peki, Kirazlıtepeli neler yaşıyor? Bu soruya yanıt aramak için bir akşam vakti Kirazlıtepe’yi ziyaret ediyorum. Molozların arasından geçerek bir süre mahallede turluyorum. İlk görüşeceğim kişi Bedri İğnem. Evi Çamlıca Cami’nin hemen dibinde. İğnem’in evinin etrafı da moloz dolu. Burası iki katlı bir ev… Üç gün önce evin; elektrik, su ve doğalgaz bağlantısı kesildi. İğnem’in evinden Çamlıca Cami’nin ışıklarının göz alıcı olduğunu fark etmemek imkânsız. Her tarafı mum dolu evin salonunda İğnem ile sohbet ediyorum. 1973’ten beri Kirazlıtepe’de oturan Bedri İğnem, “Çocukluğum burada geçti. Ama şu anda mum içinde, karanlıkta yaşıyoruz” diyor.
ZORBALIK YAPIYORLAR
İğnem, AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin zorbalık yaptığı görüşünde. Bunu şu sözlerle açıklıyor: “Ansızın geldiler buraya, büyük bir konvoy halinde. Elektriğini doğalgazını suyunu kestiler. Şu anda mum içinde, karanlıkta yaşıyoruz. Bizi buradan, tapulu evimden atmaya çalışıyorlar. Açıkçası zorbalıkla yapıyorlar. Bu yaşatılan insanlık dışıdır, karanlıkta yaşıyorum.”
ELİMİZİ YIKAYACAK SU YOK
Peki ya koronavirüs tedbirleri? Bedri İğnem’in yanıtı net: “Elimizi yıkacak su yok. Temizlik de kötü gidiyor. Yaşamıyoruz aslında, birbirimizi bile görmüyoruz. Sıcak yemek yok, karanlıkta göz gözü görmüyor.”
‘KORONAYIM’ DEMEME RAĞMEN
Elektriği, suyu ve doğalgazı kesilenlerden biri genç kadın Z.İ.. İki katlı bir evde oturuyor. Aktardığına göre, bir konfeksiyon atölyesinde çalışırken koronavirüse yakalanmış. Ailesiyle teması yok, bir göz odada hem ‘karanlıkla’ hem de Covid-19’la mücadele ediyor. Ben molozların üzerinde, o ise camda, konuşmaya başlıyoruz. Soruyorum, yanıtlıyor: “Hasta olduğumu söylememe, yani bilmelerine rağmen elektriği, doğalgazı ve suyu kestiler. Söyledim ama dinlemediler.”
BU ADALET DEĞİL
Z.İ.’nın boğazı ağrıyor, zaman zaman da ateşi yükseliyor. “Elektrik, doğalgaz, su, hiçbir şey yok. Şu an bile karanlıktayım. Nasıl yapacağım?” diye soruyor.
Z.İ., yetkililerin yaşananlara bir çare bulmasını istiyor: “Evdekilerle temasım yok ama çok kötüyüz. Bu halde olduğumu bilmelerine rağmen neden bunu yapıyorlar? Bu adalet değil bence.”
Z.İ.’yle konuşurken oldukça dertli olan mahalleli ‘moloz yığınları arasında’ toplanmaya başlıyor. Kendi aralarında yaşadıkları mağduriyeti ve bundan sonra ne yapacaklarını tartışıyorlar. Onlardan birisi de Emrullah Kaygeç. 1993’ten beri Kirazlıtepe’de yaşayan Kaygeç ile de konuşuyorum. Kaygeç’e neler yaşadıklarını soruyorum, şöyle cevaplıyor: “Üç gün önce elektriği, suyu ve doğalgazı kestiler. Çocuklar telefon açtı, ‘Baba; elektriği, suyu, doğalgazı kestiler’ dediler. Her tarafı kesmişler, rezalet içindeyiz.”
Kaygeç, yetkililerle yaptığı görüşmeyi de anlatıyor: “İki defa kentsel dönüşüm bürosuna gittim ve müdürle konuştum. Onlara, ‘Bu yasal mı’ diye sordum, ‘yasal’ dediler. Ama kanuna göre kesmiyorlar, zorbalıkla kesiyorlar. Polisle, çevik kuvvetle kesiyorlar. İki yıl önce mahalledeki camiyi de böyle yıktılar; geceleyin çevik kuvvet eşliğinde…”
Kirazlıtepe sakinlerinden Emrullah Kaygeç, hem çocuğu hem de eşinin astım hastası olduğunu, elektriksiz ve susuz yaşamın onları çok zorladığını aktarıyor: “Ufak bir makine kullanıyorduk evde, nefes açıcı… Allah korusun, hastalansalar ne yapacağız?”
BİZİ GÖNDERMEK İSTİYORLAR
Kaygeç, “Bizi buradan göndermek istiyorlar” diyor ve sözlerini şöyle noktalıyor: “Bunun adı zorbalık, başka bir şey değil. Bize tek dedikleri ‘İmza atın, daire verilecek.’ Fakat ne sözleşme var, ne anlaşma. Mesela nasıl daire verilecek? Ne olacak bilmiyoruz.”
Kaygeç’in ardından Rize Pazarlı Nazmi Çabuk ile laflıyoruz. Çabuk, 52 senedir Kirazlıtepe’de yaşıyor. Onun da evinin elektriği ve doğalgazı kesilmiş. Ancak Çabuk’un durumu diğerlerinden farklı. Zira onun tahliye ve yıkım kararına karşı açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı verildi. Bu yüzden de kesilen elektriği iki gün sonra yeniden açıldı. Karar, binanın girişinde asılı. Nazmi Çabuk, “Karara rağmen elektriği ve doğalgazı kestiler. Bu kanunsuzluk. ‘Karar var’ dedim, ‘Biz işimizi biliyoruz’ diye yanıt verdiler” diyor ve şöyle devam ediyor: “İki gün karanlıkta kaldık, zor durumdayız. Böyle olmaz ki… Mağdur oluyoruz, kentsel dönüşüm süreci yalan laflarla ilerliyor. Hükümete güvenmiyor musun diyorlar, nasıl güveneceksin?”
GÖZÜ YAŞLI NACİ AMCA
Son olarak 80 yaşındaki Naci Kıran ile görüşüyorum. Tek başına yaşayan Kıran’ın da evi zifiri karanlık. Doğalgaz ve su da yok. Kıran, burada tam dört çocuk büyütmüş. Zayıf mum ışığı, odayı aydınlatmaya çalışırken gözü yaşlı konuşuyor: “50 senedir buradayım, üç gün oluyor elektriğim kesileli. Üstelik saatleri de aldılar. Bu kadar eziyet gerekmez ki… Oysa ben burada 50 sene hizmet verdim.”
Kıran’ın evi boğaz manzaralı… AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin yaşattıklarının ‘nedeni’ bu evin manzarasını gördükten sonra daha da netleşiyor. O konuştukça, insanın boğazında bir şeyler düğümleniyor. İki kez ameliyat olduğunu aktaran Naci Kıran, “Yeniden olacağım” diyor ve ekliyor: “Bizi bu karanlık eve mahkûm etti belediye. Zorla almak istiyorlar. Biz dönüşüme karşı değiliz ama anlaşma olursa… Fakat verdikleri bedeli çocuk bile almaz. Çocuğa versen almaz. Gırtlağıma kadar bastılar, basıyorlar.”
BU KADAR EZİYET OLMAZ
Naci Kıran, sözlerini şöyle noktalıyor: “Neden bunları yaşatıyorlar demez miyim? Burası benim yuvam. Neler geldi, neler geçti. Bu kadar eziyet, bu kadar baskı olmaz.”
BUNUN ADI İNSANLIK DRAMI
Kirazlıtepe’de kentsel dönüşüm mağdurlarının avukatı Onur Cingil, AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin bölge sakinlerine yaşattığını ‘hukuksuzluk’ olarak tanımlıyor. Av. Cingil, bölgede yaşayanların mağduriyetinin katlanarak artığı görüşünde. Av. Cingil, “Tapulu arazileri olan hak sahipleriyle sözleşme imzalamayıp, sadece evlerinin tapularının devrini isteyen Üsküdar Belediyesi ile Bakanlık, bu zamana kadarki hukuksuzluklarına, baskılarına bir yenisi daha ekledi ve insanlık dışı bir uygulama gerçekleştirdi” diyor ve ekliyor: “Hukuksuz bir şekilde tahliye ve yıkım kararı veren Üsküdar Belediyesi, bu kararı parasızlıktan dava açıp ‘yürütmenin durdurulması’ kararı alamayan mahallelilere, hatta ‘yürütmenin durdurulması’ kararı alan bazı hak sahiplerine de uyguladı.”
RİSKLİ YAPI RAPORU YOK
Av. Cingil, onlarca binada elektrik ve doğalgazın olmadığını aktarıyor: “80 yaşında hasta Naci Amca, KOAH hastası ve engelli raporu olan Avni abi, aynı binada Covid-19 hastası olan Bedri Bey elektriksiz, susuz, duş bile alamaz durumda. 10’larca apartmanda 100’lerce kişi bu durumda. Elektrik, su ve doğalgaz kesilmesi talimatı hiç verilemez, bu hukuksuzdur. Binalarla ilgili riskli yapı raporu yok, teknik bir inceleme yok.”
24 HAK SAHİBİ İÇİN DAVA
Av. Onur Cingil, AKP’li belediyenin ‘ben yaptım, oldu’ anlayışında olduğuna dikkat çekiyor: “Bu vicdansızlıktan başka bir şey değil. Halka diz çöktürmek, sindirmek istiyorlar. Burada bir insanlık dramı yaşanıyor. Biz 24 hak sahibi için davalarımızı açtık, kararlarımızı aldık. Kirazlıtepeliler hukuki güvence alana kadar biz halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Kirazlıtepe, Kirazlıtepelilerin kalacak.”