AKP'nin adalette son 20 yılı: Hukuk garabetleri, siyasi tutsaklar, tutulmayan sözler
Erdoğan'ın "Türkiye Yüzyılı" vizyonunu tartışılırken, AKP'nin 20 yıllık iktidarında ülkenin adalet politikaları şöyle özetleniyor: Hukuk garabetleri, siyasi tutsaklar, tutulmayan sözler!
GERÇEK GÜNDEM - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı vizyonu”nu açıkladı.
AKP’ye yakın köşe yazarları ve partililer açıklanacak hamlelerin 100 yıllık projeler olacağını öne sürmüştü. Ayrıca, AKP’nin 20 yıllık iktidarının açıklanacak “Türkiye Yüzyılı vizyonu”na hazırlık olduğuna dair yorumlar yapıldı.
Öte yandan 20 yıllık AKP iktidarları döneminde, hukuk, demokrasi, dış politika ve ekonomi alanlarında birçok kez projeler, eylem planları açıklandı. Ancak geriye dönüp bakıldığında, AKP’nin açıkladığı projeler ve eylem planlarını gerçekleştirmek bir yana defalarca aksini uyguladığı görüldü. Bu durumun en net görüldüğü alanlardan biri de hukuk ve demokrasiydi.
HUKUK GARABETLERİ, SİYASİ TUTSAKLAR, TUTULMAYAN SÖZLER
AKP’nin 20 yıllık iktidar sürecinde çok sayıda insan hakları ihlaline, hukuk garabetlerine ve siyasi davalara tanıklık edildi. İnsan Hakları Derneği’nin geçen haftalarda açıkladığı 2021 yılı Hak İhlalleri raporunda, tutuklu sayısının 326 bin 243’e çıktığı belirtildi. Raporda, kötü muamele ve işkenceye uğrayanları sayısının ise bin 114 olduğu ifade edildi.
Bununla birlikte AKP, Fethullahçı darbe girişiminin ardından boşalan koltuklara kendilerine yakın kişileri getirdi. 15 Temmuz sonrası özellikle AKP’de görev almış yüzlerce avukat hakim ve savcı olarak atandı, yargı git gide siyasallaştırıldı.
AKP’li yıllarda hukuk alanında en göze çarpan davalar ise siyasi olanlardı. Son 20 yılda sahte deliller, gizli tanıklar, yalan beyanlarla yüzlerce isim hapis yattı, binlerce hak ihlaline imza attı. Yakın zamanda ise Türkiye Cumhuriyet tarihine geçen Gezi direnişinden iktidar adeta intikam hukuku uyguladı, hukukçular ve eğitimciler hapse atıldı. Bununla birlikte devam eden siyasi davalarda başta eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere muhalefette yer alan isimler tutsak edildi. Tutsak isimlerden biri de Osman Kavala’ydı.
GEZİ’DEN İNTİKAM ÇIKARAN İKTİDAR YARGISI
Üçüncü Gezi Parkı davasında Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay'a 18'er yıl hapis cezası verilmiş; bu isimlerin hepsi tutuklanmıştı.
2013’teki Gezi Parkı eylemlerinin ardından açılan davalarda beraat kararı çıkmıştı. Fakat 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından FETÖ’den ihraç edilen savcı ve polislerin hazırladıkları dosyaların üzerindeki tozlar silinmiş ve dosya tekrar masaya yatırılmıştı.
Gezi davasındaki polis fezlekelerini hazırlayan isim FETÖ sanığı Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç’tı. Gezi soruşturmasını başlatan ve iddianameyi yazan isim ise FETÖ üyeliğinden yargılanan Muammer Akkaş’tı. FETÖ’cü polislerin ve yargı mensuplarının ortaya koyduklarıyla dava devam ettirilmiş, davanın sanıkları casusluk ve FETÖ’cülükle suçlanmış, haklarında mahkumiyet kararı verilmişti.
28 ŞUBAT DAVASI VE YILLAR SONRA GELEN TUTUKLAMALAR
Yakın dönemde FETÖ’cü yargı mensuplarının başlatıp AKP’lilerin devam ettirdiği 28 Şubat davasında da hukuk garabetleri yaşanmıştı.
FETÖ kumpaslarında yargılanan 80 yaşındaki emekli generallerin hapsedildiği 28 Şubat davası AKP döneminde tekrar ortaya çıkarılmıştı.
AKP ile Fethullahçıların yan yana olduğu dönemde, FETÖ’nün kumpas davalarından da bilinen Kozmik Oda’daki aramayı yapan eski savcı Mustafa Bilgili tarafından 28 Şubat davaya çevrilmişti.
10 yıl süren davada, 14 kişi için 2018 yılında verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası kararı geçen yıl Yargıtay’da onandı. 80 yaşın üzerindeki generaller hapse gönderildi.
Gerçek Gündem Haber Müdürü Sami Menteş ve gazeteci Barış Terkoğlu’nun kaleme aldığı “Size Yalan Söylediler” kitabında da bahsedildiği üzere, 80 yaşındaki generalleri sahte belgelerle yargılayan 28 Şubat davasını açan savcı Mustafa Bilgili FETÖ üyeliğinden, soruşturma aşamasında savcılığa bilgi ve belge gönderen Genelkurmay Eski Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse FETÖ üyeliği ve 15 Temmuz Darbe girişimini planlaması sebebiyle tutuklu bulunuyor.
CUMHURİYET DAVASI
Türk basının köklü gazetelerinden Cumhuriyet’e yapılan operasyon da hukuk katliamlarından biriydi.
31 Ekim 2016 günü Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları, “FETÖ ve PKK’ya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
Akın Atalay 8 yıl 1 ay 15 gün, Orhan Erinç 6 yıl 3 ay, Hikmet Çetinkaya 6 yıl 3 ay, Murat Sabuncu 7 yıl 6 ay, Bülent Utku 4 yıl 6 ay, Önder Çelik 3 yıl 9 ay, Musa Kart 3 yıl 9 ay, Hakan Karasinir 3 yıl 9 ay, Mustafa Kemal Güngör 3 yıl 9 ay, Güray Tekin Öz 3 yıl 9 ay, Aydın Engin 7 yıl 6 ay ve Ahmet Şık 7 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.
Cumhuriyet gazetesinin 13 yöneticisi ve yazarlarının "FETÖ/PDY ve KCK/PKK terör örgütleri adına suç işlemek" suçlamasıyla gözaltına alınmasına Türkiye'nin ve dünyanın her yerinden tepkiler yükseldi. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat İnam ise FETÖ sanığıydı.
FETÖ’nün Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 3 bin 153 sayfalık iddianame de 54 sanık arasında Murat İnam da yer almıştı. Dahası da vardı…
Cumhuriyet’e yönelik operasyonu yürüten, FETÖ davası sanığı Murat İnam’ın, “görevinden uzaklaştırılmaması” yönünde oy kullanan HSYK üyelerinden Mustafa Kemal Özçelik ve Mahmut Şen’in, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında “FETÖ üyesi olmak” suçundan tutuklandıkları ve 24 Ağustos 2016’da meslekten ihraç edildikleri ortaya çıkmıştı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 2020 yılında, Cumhuriyet gazetesinin eski yazar ve yöneticilerinin yaptığı şikayet başvurusunda Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetmişti. Geçen günlerde ise Yargıtay kararı bozmuştu.
ÇHD DAVASI
FETÖ’nün başlattığı, AKP’nin devam ettirdiği hukuku ayaklar altına alan davalardan biri de Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyelerinin de bulunduğu 22 avukatın yargılandığı dosyaydı.
ÇHD’li ve Halkın Hukuk Bürosu çalışanı olan avukatlar, 12 Eylül 2017’de gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
14 Eylül 2018’de görülen ilk duruşmada “dosyadaki mevcut delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali, sanıkların savunmalarının alınmış olması ve sanıkların avukat olması, tutuklamanın tedbir olması, tutuklulukta geçen süre, Avrupa İnsan Hakları ve Anayasa Mahkemesinin tutuklama konusundaki başvurular hakkında vermiş olduğu kararlar, bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanması ile yargılamada amaçlanan tedbirlerin sağlanabilecek oluşu dikkate alınarak” gerekçesi ile tahliye edilmişlerdi.
Ancak savcılık itiraz etmiş, 10 saat bile geçmeden haklarında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştı. Davada yargılanan ve ölüm orucuna başlayan Ebru Timtik, 27 Ağustos 2020’de hayatını kaybetmişti.
Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve dernek üyesi Barkın Timtik’in yargılandığı dosya, 2013 yılında başlatılan ve o süreçte tutuklu yargılandıkları İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasıyla birleşmişti.
Dosyanın ilk savcısı, soruşturmayı yürüten polisler haklarındaki soruşturmalar nedeniyle kaçaktı.
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın iddianamesi eski savcı Adem Özcan tarafından 19 Temmuz 2013'te hazırlanmıştı. Özcan, ilerleyen yıllarda Selam Tevhid davası nedeniyle yargılandığı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Davada tutuklu yargılanan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 17 Kasım 2021'deki duruşmada, iddianameyi yazan savcı Adem Özcan'ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ifadeye çağırdığını hatırlatmıştı. Kozağaçlı ayrıca, FETÖ firarisi olan Özcan'ın 2013'te yazdığı iddianamedeki sonuç bölümünün birebir kopyalanarak 15 Kasım 2021'deki mütalaada kullanıldığını belirtmişti.
KOBANİ DAVASI
AKP iktidarı döneminde siyasi tutsakları içinde barından davalardan biri de Kobani davasıydı.
Terör örgütü IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 isim hakkında dava açılmıştı.
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu bulunduğu 22 kişi ise tutuklanmıştı. Davaya ise özel olarak Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Bahtiyar Çolak atanmıştı.
8 Kasım 2021’de ise Bahtiyar Çolak, Hakim ve Savcılar Kurulu tarafından görevden alındı. Aradan bir yıl geçti ve Türk siyasetine damga vuran davaya bakan “özel” atanmış Çolak’ın, “Derin devletin ticari istihbarat ayağı” olarak nitelenen “Atadedeler" örgütü soruşturmasında, etkin pişmanlıktan yararlandığı ortaya çıkmıştı.
Çolak ile gözaltına alınan H.K. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bahtiyar Çolak’ın MİT, Soylu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin adını kullanarak dolandırıcılık yaptığı ifade edilmişti.
Yani Kobani davası da Erdoğan’ın dün işaret ettiği” suça bulaşmış yargı mensuplarının” elinden geçmişti.
Kobani davasının sanıklarından, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 'terör örgütü yöneticiliği' suçundan yargılandığı davada ise fezlekelerden 12'sini hazırlayan savcılar, bugün FETÖ/PDY soruşturması kapsamında cezaevindeydi.