AKP'nin çıkış yolu: Kazanana kadar seçim
Türkiye, 24 Haziran'da erken seçime giderken parlamentoda çoğunluğu sağlayamama ihtimaline dair konuşan Şentop'tan yeni bir erken seçim açıklaması daha geldi.
Mustafa Şentop, cumhurbaşkanı ve parlamentodaki çoğunluğun farklı olması durumu için "Birbiriyle husumet içinde bulunmayan bir parlamento ve cumhurbaşkanıyla sistem iyi işler" yorumunu yaparken bir de 'çıkış yolu' olduğundan bahsetti. Parlamento ve cumhurbaşkanının arasındaki durumun düşmanlığa gitmesi durumunda yeniden seçim yapılabileceğinin işaretini veren Şentop, "Böyle bir ihtimal de görmüyorum ben" diye ekledi.
Hürriyet'ten İpek Özbey'e konuşan Şentop'un açıklamalarının ilgili kısmı şöyle:
Bu sistem, Cumhurbaşkanlığını ve meclisi farklı taraflar kazanırsa da işler mi?
Bu sistem en iyi, cumhurbaşkanının siyasi partisinin çoğunlukta olduğu bir parlamento yapısıyla işler. Parlamento yapısının farklı bir durumda olması halinde de iyi işler diyebilirim ama bu ancak sistemin yerleşmesinden sonrası için geçerli. Yani 2023, 2028… 24 Haziran seçimlerinde, Meclis’te cumhurbaşkanının siyasi partisinin çoğunlukta olması çok önemli; bir kuruluş dönemi bu. Aksi halde sistem kör topal başlar, Türkiye 7 Haziran’daki gibi yeni bir duraklama dönemine girer.
Öyleyse yerleşmesi için epey uzun bir zamana ihtiyaç var…
24 Haziran’dan sonra oluşacak parlamento sadece sistemin uygulanacağı bir ilk dönem değil, aynı zamanda sistemin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşeceği, kurucu bir dönem olacak. Bu sistemle ilgili anayasal bir değişiklik yaptık. Fakat yapılması gereken değişik sadece anayasal düzeyde değil. Uygulamaya dair bazı değişikliklerin de kanunlarla yapılması, yeni bir Meclis iç tüzüğünün hazırlanması gerekiyor. İlk 5 yıllık dönem kuruluşun tamamlanacağı dönem.
Peki; farklı taraflar kazanırsa meclis, başkanı kitleyebilir mi?
Başkanın işini zorlaştırabilir. Tabii kanunla düzenlenecek birçok alan var. Biz Cumhurbaşkanı’na kararname çıkarma yetkisi de verdik. Bu yetkiyle Cumhurbaşkanı Meclis’in kanun çıkarmasına özel olarak gerek duymadan, kararnameyle icra yetkilerini kullanabilir. Ancak Meclis, bütçe üzerinden bir engelleme yapabilir. Gerçi biz bu sistemle, bu tür ihtilafları minimize edecek mekanizmaları da kurduk. Vetodan sonra zorlaştırıcı veto dediğimiz salt çoğunlukla kanunu geçirme zorunluluğu getirdik. Cumhurbaşkanı, bütçenin vaktinde hazırlanmaması halinde geçici bütçe yapıp devam edebilecek. Tabii bu da meclis denetiminde olacak. Birbiriyle husumet içinde bulunmayan bir parlamento ve cumhurbaşkanıyla sistem iyi işler. Bu söylediklerim 24 Haziran seçimleri için değil, sistem yerleştikten sonraki dönemler için geçerli. Ancak aradaki ihtilaf düşmanlığa varırsa belirlediğimiz bir çıkış yolu da var.
Nasıl bir çıkış yolu?
Meclis’in beşte üç çoğunlukla seçimleri yenileme kararı alması —ki böyle bir durumda meclis kendi seçimiyle beraber cumhurbaşkanlığını da yeniliyor- veya cumhurbaşkanının kendi seçimini ve meclisin seçimini yenileme” kararı alması…
Diyelim ki yeniden erken seçime gidildi. Cumhurbaşkanı seçilme hakkının birini yitirecek mi?
Tabii. Burada bir tespitimi söylemek isterim: Biz bu hükümet sistemi değişikliğini yaptıktan sonra prensip olarak 3 Kasım 2019’da seçim yapılacağını benimsemiştik. Muhalefetin temel stratejisi 3 Kasım 2019’a kadar bir oyun kurmaktı. 2002’den bu yana biraz da dünyadaki güç unsurlarının Tayyip Erdoğan’ın gitmesine yönelik yürüttüğü bir operasyon var. Bunu dışarıdan yapmak gibi bir imkânı yok, içeriden yapılması için çalışılıyor. 16 Nisan’da ‘hayır’ oylarının toplamı bir ümit ortaya çıkardı. O zamanki kampanyayı yürütenler kendi amblemlerini silikleştirdi, sadece Tayyip Erdoğan muhalifliği üzerinde toplandılar. Alınan sonuç da onları ümitlendirdi. ‘Hayır’ blokunu 3 Kasım’da seçimlerde bir arada tutacak bir strateji üzerinde çalışıyorlardı. Tek adayla yola çıkmak gibi bir niyetleri vardı. Ancak erken seçim kararı alınınca oyun kurmaya değil, oyun düşünmeye bile vakitleri olmadı. Çok kısa bir zaman içinde aralarındaki ihtilafları aşmaları gerekiyordu, beceremediler. Şimdi ikinci bir stratejiyi benimsediler, o da Meclis’te çoğunluğu almak. Bu muhalefete öğretilen B planı. Onun dedikodusunu yayıyorlar. Böyle bir ihtimal de görmüyorum ben.