Ankara Barosu'ndan Danıştay'ın İstanbul Sözleşmesi kararına tepki: "Hukuk tarihimizin karanlık sayfalarında yerini alacak"
Ankara Barosu, Danıştay 10. Dairesi tarafından oy çokluğuyla reddedilmesine ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada kararın Anayasa'ya aykırı olmasına dikkat çekildi.
Ankara Barosu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasına ilişkin 3718 sayılı Cumhurbakanlığı Kararı’nın iptali ve bu karara dayanak oluşturan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 3/1 maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması istemiyle açtıkları davanın Danıştay 10. Dairesi tarafından oy çokluğuyla reddedilmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Ankara Barosu tarafından yapılan açıklamada İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili açtıkları davanın Danıştay 10. Dairesi tarafından oy çokluğuyla reddedilmesine ilişkin “Dairenin çoğunluk oyu ile verdiği, toplumca kabul görmesi mümkün olmayan ve kağıt üzerinde kalmaya mahkum bu karar hukuka, Anayasaya, usul ve yasaya açıkça aykırı olup hukuk tarihimizin karanlık sayfalarında yerini alacaktır” denildi.
Anka'nın aktardığına göre; Ankara Barosu'nun Danıştay'ın kararının hukuksuzluğunu vurguladığı açıklama şöyle oldu:
“İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasına dair 19.03.2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali ve bu karara dayanak teşkil eden 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3/1 maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeni ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması istemleri ile açmış bulunduğumuz davanın oy çokluğu ile reddine ilişkin karar, 19.07.2022 tarihinde Baromuza tebliğ edilmiştir. Kararın temyiz incelemesi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca gerçekleştirilecektir.
Karar incelendiğinde; daire tetkik hakiminin unsurları yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile Cumhurbaşkanlığı kararının iptal edilmesi gerektiği düşüncesinde olduğu, Danıştay savcısının ise ‘yetki ve usulde pararalellik’ ilkesine aykırılık nedeni ile hukuka aykırı olan Cumhurbaşkanlığı kararının iptal edilmesine karar verilmesi yönünde mütalaa sunduğu, beş üyeden oluşan dairenin iki üyesinin ise; dava konusu karara dayanak teşkil eden 9 sayılı kararnamenin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne itiraz edilmeksizin mevcut düzenlemeye göre karar verilmesi, kararın yetki ve usulde paralellik ilkesine aykırı olması ve unsurları yönünden de hukuka aykırı olması gerekçeleri ile davanın ret kararına karşı oy kullandıkları anlaşılmaktadır.
“9 SAYILI CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ 3/1 MADDESİ ANAYASAYA AÇIKÇA AYKIRIDIR”
Danıştay 10. Dairesi’nin çoğunluk üyeleri çözümü öncelikle Anayasa Mahkemesi’nce verilecek karara muhtaç olduğu açıkça anlaşılan bir uyuşmazlıkta, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımayarak dava konusu karara dayanak teşkil eden Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasal denetiminin önüne geçmiştir. Zira, karara dayanak teşkil eden 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 3/1 maddesi Anayasa’ya açıkça aykırıdır.
“SÖZLEŞMESİNDEN ÇIKILMASI KARARINDA KAMU YARARININ BULUNMADIĞI AÇIKÇA ANLATILIP ORTAYA KONMASINA RAĞMEN DAİRENİN ÇOĞUNLUK OYU TARAFINDAN DİKKATE ALINMAMIŞTIR”
Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddet olayları artarak devam ederken, bu şiddetin önlenmesine dair tedbirleri ve bu tedbirlerin uygulanmasında ayrımcılığın önüne geçilmesini hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararında kamu yararının bulunmadığı, aksine bu kararla toplumun ve bireylerin hedef haline gelmesine sebep olunacağı hususları yazılı ve sözlü olarak açıkça anlatılıp, ortaya konmasına rağmen dairenin çoğunluk oyu tarafından dikkate alınmamıştır.
Çoğunluk teşkil eden üç üyenin kararı ile ülkemizin temel hak ve özgürlüklere, ekonomik faaliyetlere ya da ülke güvenliğine dair taraf olduğu herhangi bir sözleşmeden bir kişinin iradesi ile çıkılabilmesinin önü açılmıştır.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN SİZ ÇIKSANIZ DA BİZ KALACAĞIZ”
Dairenin çoğunluk oyu ile verdiği, toplumca kabul görmesi mümkün olmayan ve kağıt üzerinde kalmaya mahkum bu karar hukuka, Anayasa’ya, usul ve yasaya açıkça aykırı olup hukuk tarihimizin karanlık sayfalarında yerini alacaktır.
Binlerce üyesi ve hak temelli merkezleri ile insan hak ve özgürlüklerini korumayı ve etkin şekilde kullanılmasını sağlamayı kendisine görev edinen Ankara Barosu olarak belirtmek isteriz ki, dairenin oy çokluğu ile verdiği ret kararı; sözleşmeden çıkılması ile şiddete açık ve korunmaya muhtaç hale gelen her bireyi, hiçbir ayrım gözetmeksizin koruma kararlılığımızda en küçük bir sapma yaratmamıştır ve verilecek hiçbir kararın bu etkiyi yaratması da mümkün olmayacaktır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca yapılacak temyiz incelemesi sonunda, Daire’nin oy çokluğu ile verdiği hukuki değerden yoksun bu kararın ortadan kaldırılacağına olan umudumuzu korumakla birlikte bilinmelidir ki; kadını, aileyi, dezavantajlı her bireyi siz korumasınız da biz koruyacağız… İstanbul Sözleşmesi’nden siz çıksanız da biz kalacağız.”