‘Anlaşılma umudu bitince beğenilme isteği başlıyor’

Abone ol

Sosyal medyanın büyük bir hızla yayılan moda davranışlarını, Prof. Dr. Yankı Yazgan ve Araştırmacı-Yazar Tevfik Uyar yorumladı.

MEHMET EMİN KURNAZ/BİRGÜN- ‘Yeni akımlar’ denilen sosyal medya trendini ve sosyal medyanın toplumsal psikolojiye etkileri üzerine Prof. Dr. Yankı Yazgan ve Araştırmacı-Yazar Tevfik Uyar ile konuştuk.

"MEM BİLİNÇSİZDİR"

Son dönem sosyal medyada sıkça karşılaştığımız ‘yeni akımlar’ın ortaya çıkış süreci ve toplumsal karşılığı nedir?

Tevfik Uyar: İnternet memi (bir kültür içerisinde kişiden kişiye aktarılarak geçen fikir, davranış veya bilgi parçaları) diyoruz bunlara. İnternet memleri salt fikir, resim ya da videodan ibaret olabileceği gibi, davranış örüntüleri de olabilirler. Genetikten ilham alınarak kurulan “memetik” çerçevesinde açıklamak gerekirse; birbirine rakip pek çok “anlamlı/anlamsız” şey sosyal medya alanında bizlerin hesaplarında, zihinlerinde ya da davranışlarında yer etmek için rekabet ederler. Tıpkı doğal seçilim ortamındaki genler gibi. Bu memlerden bazıları kendilerini kopyalamakta son derece başarılı oluyorlar; bazıları ise hiç dikkate bile alınmadan silinip gidiyorlar.


Tevfik Uyar

Bunların “herkes için” anlamlı olma mecburiyeti yok. Mem bilinçsizdir. Onu kopyalayan kişi bir amaca sahiptir. Elbette başlıca amaç beğeni toplamak, gündem olmak, “sosyal medya etkileşimi” almak. Milyonların takip ettikleri ünlüler ya da fenomenlerin bu tür akımları bizzat başlatmaları ya da paylaşarak bir akıma dönüştürmeleri çok daha kolay. Anlamsız ya da saçma sapan da olsa, sevilen, takip ve takdir edilen biri bir eylemde bulunduğunda onu popüler ve meşru hale getiriyor. Yani o memin “replikasyon” kabiliyetini arttırıyor.

Aslında sosyal medya özelinde düşünmek şart değil. Gündelik hayattaki, kimi binlerce yıldır süregelen kültürel pratikler ya da moda akımları da bu şekilde ortaya çıkıp hayatımıza giriyor zaten. Niçin düğünlerde halay çekiyoruz? Niçin selamlaşmak için ellerimizi tutup sallıyor ve biraz da samimiysek yanaklarımızı birbirine değdiriyoruz? Beğenimizi niçin alkışla ifade ediyoruz? Ya da ayakta alkışlamak neden “çok beğenmenin bir ifadesi” de, “o kadar sıkıldım ki bir an önce alkışlayıp gitmek istiyorum” anlamına gelmiyor? Bunlar çok daha uzun yıllar içerisinde oluşmuş, kaynağını bilmediğimiz, toplumsallaşma sürecimizde öğrenip kabul ettiğimiz davranışlar. Sosyal medyanın farkı, kaynağının izini sürebilmemiz, doğuşunun, yayılışının ve tüketilişinin gözümüzün önünde gerçekleşmesi. İyi bir amaç için kullanmak da mümkün. ALS hastalığı konusunda farkındalık yaratmak için yapılan “buz kovası” paslaşması gibi.

KENDİNİ BEĞENDİRME ÇABASI

Sosyal medyada popüler hale gelen davranışlar neyi anlatıyor?

Yankı Yazgan: Bence bu konuyu Engin Geçtan’ın fikirlerinden çıkma bir cümle açıklayabilir: “İnsan anlaşılma umudunu kaybettiğinde, hiç tanımadığı insanlara kendisini beğendirmek için çaresizce uğraşır.” Bu yeni akımların yeniliği sosyal medya sayesinde tanımadığı kişilere ulaşma fırsatının artmasında; sayıların yüksekliğinin şansını deneme arzusunu kamçılayıcı bir yanı var. Ama tanınmış ve beğenilmiş olmak anlaşılmamışlığı pek değiştirmiyor.

O ilçe 'dünyanın en havalı semtleri' listesinde Yaşam Muz kutularından çıktı: Tam 18 milyon dolar... Yaşam Van Gölü'nde etkileyici yürüyüş Yaşam Ecstacy verilen ahtapotlardan ilginç davranış Yaşam