Avusturyalı gazeteci Zirngast: Sorumlu göçmenler değil, hükümet
AVRUPA, Fransa’da gerçekleştirilen cihatçı saldırıların şokunu atlatamadan, 2 Ekim günü Viyana’da gerçekleşen saldırılar sarsıldı. IŞİD, kentin altı farklı noktanın hedef aldı, dört kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi ise yaralandı.
AVRUPA, Fransa’da gerçekleştirilen cihatçı saldırıların şokunu atlatamadan, 2 Ekim günü Viyana’da gerçekleşen saldırılar sarsıldı. IŞİD, kentin altı farklı noktanın hedef aldı, dört kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi ise yaralandı. Viyana saldırının ardından adeta diken üstünde…
IŞİD’in üstlendiği saldırı, Avrupa’da cihatçı hücrelerin tekrar aktifleşip aktifleşmediği tartışmalarını da getirdi. Avusturya’daki sağ muhafazakâr hükümetin alacağı tutum da merak konusu.
Ülkede yaşananları BirGün’e değerlendiren gazeteci Max Zirngast’a göre, hükümet ülkeyi yönetmiyor ve istihbarat zayıflığı olduğu çok açık. Zirngast, “Avusturya’ şu anda muhafazakâr, sağ-popülist bir parti olan Halk Partisi ve Yeşillerin hükümeti var. Bundan önce sağ, hatta içerisinde faşist unsurları barındıran Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) koalisyondaydı ve şu anda hükümetin ortağı olmasa bile etki alanı Avusturya’da azımsanmayacak ölçüde hâlâ güçlüdür” dedi ve ekledi: “Avusturya’da Müslüman topluluklardan gelenlere yönelik ırkçılık, diğer Avrupa ülkelerine nazaran oldukça güçlü.”
Zirngast, şöyle devam etti: “Fakat Viyana’da gerçekleşen saldırının ardından, şaşırtıcı bir biçimde oklar ağırlıklı olarak bu topluluğun üyelerine yöneltilmedi. Hükümet ‘barışçıl’ söylemlerde bulunmak zorunda kaldı. Kendisini baştan aşağıya göçmenlere, özellikle Müslüman coğrafyadan gelenlere yönelik ırkçılık üzerinden var eden FPÖ bile bu konuya çok fazla girmedi. Bunun fazla ucuz bir siyaset olduğunu bildikleri için bu yoldan ilerlemeyi uygun görmediler. Bunun birkaç nedeni oldu. Birinci neden hayatını kaybeden insanların arasında yabancılar vardı. Saldırı sırasında halka, polise yardım eden insanlar arasında Türkiye ve Filistin kökenli insanlar bulunuyordu. Böyle bir durumda ırkçı söylemleri öne sürmek, toplumda beklenebilecek derecede karşılık bulmazdı.”
HÜKÜMET YÖNETEMEDİ
Max Zirngast, saldırganın geçen yıl yargılanıp, hapiste yattığını hatırlattı: “İkinci neden ise çok net bir şekilde istihbaratın çok büyük fiyaskosu vardır. Saldırgan geçen yıl mahkeme tarafından yargılanıp, hapiste yatmış ve şartlı tahliye edilmiş. Yani devletin gözetimi altındayken böyle bir eylemi gerçekleştirmiş. Saldırganın geçen yıl Slovakya’dan silahlar aldi ve Slovakya istihbaratı bunu Avusturya’ya bildirmiş. Halkın arasında tartışma göçmenlerin sorumlu tutulduğu değil, devlet kurumlarının mültecilere yönelik kara propaganda yapmaya harcadıkları vakti istihbaratlarını neden düzgün çalıştırmadıkları yönünde geldi. Halk saldırının faturasını göçmenlere değil, hükümeti yönetme işini ellerini yüzlerine bulaştıranlara kesmiştir.”
IRKÇILIKLA MÜCADELE ŞART
Peki, Fransa’daki saldırılar ile birlikte daha yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanan “İslamofobi” tartışmalarını nasıl değerlendirmek gerek?
Zirngast, şöyle cevapladı: “Bugün sosyalist solun ülkedeki güçsüzlüğü, sol liberallerin genel geçer anti-ırkçılık söylemleri ise zayıf bir tutum olarak kalıyor. Yükselen ırkçılığı ise “islamafobi” kavramsallaştırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Irkçılığın toplumsal ve maddi temelleri vardır. İslamafobi dediğimiz şey düpedüz ırkçılıktır. Bununla mücadele etmenin daha gerçekçi olacağını düşünüyorum.”
NEREYE GÖNDERİLECEKLER?
Göçmen meselesini de yorumlayan Zirngast, şu ifadeleri kullandı: “Kimi sol liberaller aynı muhafazakarlar gibi IŞİD sempatizanları ‘geri gönderilsinler’ diyor. Tavrı net olmadığı için aynı çizgiye kayıyorlar. Geri gönderilsin taleplerini reddetmek gerektiğini düşünüyorum. Saldırıyı gerçekleştiren kişi zaten Avusturya’da doğmuş, büyümüş. Nereye gönderilecekler? Avusturya’da gerçekleşen saldırı dışardan değil, kendi toplumunun içinden çıkmıştır. Ayrıca başka yerlere gönderilince sorun çözülmüş olmuyor.”
“Saldırıların ardından Cumhurbaşkanı, başbakanı “milli birlik” çağrıları yaptılar. Özgür Avrupa değerleri, liberal Avrupa demokrasisi gibi değerleri yücelttikleri birlik çağrısında bulundular” diyen Zirngast, sözlerini şöyle noktaladı: “Saldırının ardından bir şekilde bir araya gelelim de nasıl olursa olsun. Peki, bu nasıl bir birlik? Yüksek sesle söyledikleri ‘özgür, adil, eşit Avrupa’ gerçekten öyle bir yer mi?” dedi ve ekledi “Sınır politikalarına, göçmen politikalarına, savaş politikalarına bakalım. ABD gibi Avrupa ülkeleri de dünya çapında bu gerici, cihatçı örgütleri besliyor, birlikte çalışıyorlar. Suudi Arabistan ile anlaşmalar imzalıyorlar. Bugün tüm dünyada, Avrupa’da, Avusturya’da her geçen gün daha fazla yoksullaşan, umutsuzluğa kapılan yurttaşlar var. Bu kesim sadece göçmenler de değil,oralı olan insanlar da. Bugün saldırıyı gerçekleştiren kişi ülkenin yoksul kesimlerinden sıradan bir genç olarak gelen, daha sonra hızlı bir şekilde cihatçı kimliğe bürünen biri.“