AYM din dersi dayatmasını 'hak ihlali' saydı, Mil - Diyanet Sen'den 'tepki' geldi: Zorunlu din dersi bile yetmez!
Mil - Diyanet Sen, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) tepki göstererek zorunlu din dersinin bile tek başına yeterli olmadığını, ilkokul birinci sınıftan itibaren Kur'an-ı Kerim'in de ayrıca öğretilmesi gerektiğini savundu.
Türkiye’de ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açılan birçok davada 'inanç özgürlüğünü ihlal ettiği' yönünde kararlar çıksa da, hükümet 'din dersini' zorunlu olmaktan çıkarmış değil.
Son olarak Anayasa Mahkemesi (AYM), Hüseyin El tarafından kızının zorunlu din dersinden muaf olması için yaptığı başvuruyu karara bağladı; din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.
Manevi İlkeli Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Mil - Diyanet Sen) Genel Başkanı Celaleddin Gül ise AYM'nin bu kararına tepki gösterdi.
"Aziz milletimizin yüzde 99’u Müslümandır ve Müslümanların Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi eğitimi almasından daha doğal bir şey yoktur. Her zaman ifade ettiğimiz gibi bir milletin asıl gücü milli ve manevi değerlerine bağlı evlatlarıdır" diyen Gül, şunları söyledi:
"Ülkemizde yaşanan sosyal çürümüşlük ve dejenerasyon tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bizi biz yapan manevi ve ahlaki değerler birer birer hayatımızdan ve toplumsal yapımızdan sökülüp atılıyor, bilinç kirliliği gerçekleştirilerek toplumsal hafıza dumura uğratılıyor.
Dolayısıyla, milli ve manevi kalkınmaya daha fazla muhtaç olduğumuz böylesi kritik bir süreçte Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını talihsiz bir karar olarak görüyor ve diyoruz ki; 'Zorunlu Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi' dersi yetmez. Bununla birlikte;
1- Müslüman bir ülkede aslında dini dersleri seçmek istemeyenler dilekçe vermelidir.
2- İlkokul 1’inci sınıftan itibaren Kur’an-ı Kerim, Siyer ve Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersleri zorunlu olmalıdır.
3- Lise ve Üniversite giriş sınavlarında dini soruların sayısı artırılmalıdır.
4- Kur'an-ı Kerim'den ve İslam'dan haberdar olmayan bir neslin, ülkesinin maddi ve manevi yönden kalkınması için çalışması mümkün değildir."
NE OLMUŞTU?
Hüseyin El, 2009 yılında Eskişehir Havacılar İlköğretim Okulu Müdürlüğü’ne başvurarak o tarihte 4. sınıf öğrencisi kızı Nazlı Şirin El’in din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden muaf tutulmasını istedi. Okul müdürlüğü ise Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü’nden alınan görüş doğrultusunda bu talebi reddetti.
Kısa Dalga'dan Kemal Göktaş'ın haberine göre okul müdürlüğünün ret yazısına eklenen Genel Müdürlük yazısında 'Azınlık okulları dışında kalan ilk ve orta öğretim okullarımızda öğrenim gören T.C. uyruklu Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerine mensup öğrencilerin, bu dinlerden birine mensup olduklarını belgelendirmeleri kaydıyla, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine girmelerinin zorunlu olmadığı' belirtildi.
Hüseyin El, bunun üzerine nüfus cüzdanındaki İslam ibaresini çıkardı ama bu da kızının zorunlu din dersinden muaf olmasını sağlamayınca Millî Eğitim Bakanlığı ve Eskişehir Valiliği’ne karşı dava açtı. Ankara 1. İdare Mahkemesi, dava sonunda Hüseyin El’i haklı bularak muaf tutulma talebinin reddedilmesine ilişkin kararın iptal edilmesine karar verdi.
Mahkeme kararında, AİHM’in 2007 yılında verdiği Hasan ve Eylem Zengin kararına atıf yapıldı ve din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin içeriğinin ‘çoğulculuk anlayışı içerisinde, nesnel ve rasyonel bir şekilde’ verilmediği belirtildi. Kararda, 'din eğitiminin ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlı olduğuna' vurgu yapılarak bu dersin zorunlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu ifade edildi.
Ancak bakanlık ve valiliğin temyiz başvurusu üzerine Danıştay 8. Dairesi, mahkemenin bu kararını 'mevzuata aykırı olduğu' gerekçesiyle bozdu. Ankara 1. İdare Mahkemesi’nin bu bozma kararına uyarak davanın reddine karar verdi. Mahkeme bu ret kararını 2005-2006 öğretim yılında yapılan değişlik nedeniyle, dersin çoğulcu nesnel ve rasyonel bir şekilde yapıldığına ilişkin bilirkişi raporuna dayandırdı. Bu kararın temyiz incelemesini yapan Danıştay 8. Dairesi de ret kararını onadı.
Kararın kesinleşmesinin ardından2014 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı. Anayasa Mahkemesi, 2014 yılında yapılan başvuruyu 7 Nisan 2022 görüştü. AYM’nin açıklanan kısa kararında 'Anayasa’nın 24. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan ebeveynlerin eğitim ve öğretimin kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama hakkının ihlal edildiğine' karar verildiği belirtildi.
AYM’nin önümüzdeki günlerde açıklanacak olan gerekçeli kararı, din derslerinden muafiyet ve bu derslerin müfredatı konusunda Millî Eğitim Bakanlığı’nı bağlayıcı hükümler içermesi bekleniyor.