AYM 'ihlal var' dedi, Kulp davası yeniden görülecek
Anayasa Mahkemesi (AYM), Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 1991’de terör örgütü mensubu olduğu iddia edilen üç kişiye ait cenazede, askerlerin ateş açması sonucunda 7 kişinin öldüğü olayların etkili şekilde yeniden soruşturulmasına karar verdi.
AYM kararında yer alan bilgilere göre, 21 Aralık 1991 tarihinde terör örgütü mensubu olduğu iddia edilen üç kişiye ait cenazelerin defin işlemleri için Diyarbakır’ın Kulp ilçesine getirileceği bilgisi üzerine ilçede güvenlik önlemleri alındı. Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanlığı’na bağlı askerler, cenazelerin kendilerine verilmesini isteyerek cenaze törenine izin vermedi. Bu sırada güvenlik güçleri tarafından yaklaşık 1500 kişilik grubun üzerine ateş açıldı. Olay sonucunda 7 kişi yaşamını yitirdi, birçok kişi yaralandı.
Askerlerin tuttuğu raporda grup içerisinden açılan ateş sonucunda bir askerin şehit olduğu belirtildi. Göstericiler hakkında daha sonra açılan davada beraat kararı verildi.
7 kişinin ölümüyle ilgili İl Jandarma Alay Komutanı İ.Y’nin arasında bulunduğu 34 şüpheli asker hakkında yürütülen soruşturmada 2013’te kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Gerekçede, güvenlik güçlerinin meşru savunma kapsamında hareket ettikleri belirtildi. Olayda yaralanan veya yakınlarını kaybeden 10 kişi AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre yüksek mahkeme, başvuruculardan 5’nin anayasa ile güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. Her başvurucuya ayrı ayrı 40 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmeden mahkeme, kararın bir örneğinin yaşam hakkının gerektirdiği etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzeri Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine hükmetti.
‘SÜRAT VE ÖZEN YOK’
Soruşturmanın makul bir sürat ve özenle yürütülmediği eleştirisini yapan AYM, kararında kimin ateş ettiğini ve hangi silahların kullanıldığının tespitinin yapılmadığını belirterek “Olay hakkında bilgisi olan kişilerin, yaralıların veya tanıkların beyanlarının alınması için çaba gösterilmemiştir. Somut olay açısından kritik hususun silah kullanımının hangi koşullarda gerçekleştiği ve silahlı güç kullanımın meşru savunmaya dayanıp dayanmadığı olduğu nazara alındığında toplanmayan delillerin soruşturmanın sonucuna doğrudan etki ettiği anlaşılmıştır. Olayın nasıl gerçekleştiğine dair somut kanıtlar bulunmamasına rağmen güvenlik güçlerinin meşru savunma içinde hareket ettikleri gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin, soruşturma sürecinde elde edilen kanıtların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analize tabi tutulması gerekliliğini karşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır” değerlendirmesi yaptı.