AYM’den 4 yıllık yetki tespit davasında hak ihlali kararı
AYM, 4 yıl süren yetki tespit davasında sendika hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi, yaklaşık 4 yıl süren yetki tespitine itiraz davasında toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde yer alamayan Şeker-İş Sendikası’nın bireysel başvurusunda hak ihlaline hükmetti.
Resmi Gazete'de yer alan karara göre, İstanbul merkezli bir firmanın Afyonkarahisar'daki fabrikasında işçilerden yarısından fazlasının üyesi olduğu Şeker-İş Sendikası, 2014 yılı TİS için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuru yaptı. Bakanlık, yaptığı inceleme sonucu sendikanın TİS için yeterli üyeye sahip olduğunu tespit etti.
Kangrene dönen dava süreci
Birgün'ün haberine göre; Tespitin ardından patron, İstanbul 24. İş Mahkemesi ve Afyonkarahisar İş Mahkemesine yetki tespiti davası açtı. Açılan iki davanın Afyonkarahisar İş Mahkemesinde birleştirilmesi kararı sonrası mahkeme, 10 Nisan 2015'te asıl davanın süresinden sonra açılmış olması nedeniyle reddine, İstanbul'dan birleşen dosyanın ise hukuki yarar yokluğundan reddine hükmetti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay, asıl davanın zamanında açıldığını kararlaştırdı ve yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararı sonrası yeniden yargılama yapan Afyonkarahisar İş Mahkemesi, 28 Nisan 2016'da yetki tespitine konu işletmenin merkezinin İstanbul'da bulunduğunu gerekçe göstererek yetkisizlik kararıyla dosyayı İstanbul İş Mahkemesine gönderdi. Yargıtay, iki iş yerinin tek bir iş yeri olarak kabul edilmesi gerektiğine hükmederek yetkisizlik kararını kaldırdı.
Tekrar yargılama yapan Afyonkarahisar İş Mahkemesi, 2018'deki kararıyla yetki başvurusunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapıldığı tarihte iş yerindeki 141 işçiden 78'inin Şeker-İş üyesi olduğuna ve TİS yapma yeterliliğe sahip olduğuna hükmetti. Bu karar Yargıtay tarafından aynı yıl içinde onandı.
Sendika, sendikal haklarını kullanamadığını belirterek AYM'ye bireysel başvuru yaptı. Yüksek Mahkeme, sendikanın başvurusunun kabul edilebilir olduğuna, sendika hakkının ihlal edildiğine ve başvurucuya 25 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
AYM kararını iş hukukçusu Murat Özveri ve Doç. Dr. Aziz Çelik anlattı:
Yetki tespit süreci işçinin iradesine göre tekrar düzenlenmeli
Murat Özveri: Belgelere dayalı toplu sözleşme süreci var olduğu sürece işverenlerin dava haklarını kötüye kullanarak yetki sürecini uzatma çabaları devam edecektir. Ne yazık ki sistem iş verinin zaman kazanıp sendikasızlaştırma operasyonları yapmasına izin veriyor. Bu dava sürecinde sendikanın işverenle hukuki olarak muhatap olamaması nedeniyle işçinin kendini koruması mümkün değil. Bu davaların yüzde 85’ini sendikalar kazanıyor. Ancak bu davalardan sonra sendikaların ancak yüzde 17’si toplu sözleşme yapabiliyor. Çünkü dava sonucunda yetki belgesini aldığında sendikasızlaştırma operasyonlarıyla sendikanın üyesi kalmamış oluyor.
İşçi işten atılma riskini göze alarak bir sendika tercihi yapmıştır. İşçinin bu iradesini risk olmaktan çıkartacak, gerçekten işçinin iradesi üzerinden örgütlenme hakkını kısa sürede işlevli kılacak bir toplu sözleşme yetki sistemi yapılmalı.
Yetki davalarının kangren hale geldiğinin göstergesi
Aziz Çelik: Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, yasadaki bağlayıcı süreler dikkate alınmadan sürüncemede bırakılan yetki davaları açısından kritik öneme sahip. AYM yetki davalarının sürüncemede bırakılması sonucunda işçilerin toplu iş sözleşmesi ve dolayısıyla sendika hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Bu karar Türkiye’nin toplu iş hukuku sisteminde yetki davalarının kangren haline geldiğini adil ve özenli yargılama ilkesini uyulmadığı ortaya koyuyor. Bilindiği gibi yıllar süren yetki davaları nedeniyle pek çok sendika örgütlendikleri halde toplu pazarlık hakkını elde edemiyor. Yetki uyuşmazlıkları Türkiye’de bir sendikasızlaştırma aracına dönüştü. AYM’nin kararından sonra yargı organlarının yetki davalarını makul süre içinde sonuçlandırılması gerekir.