Aytunç Erkin'den çarpıcı 'Susurluk, Kolombiya ve Panama' yazısı: 'Sorular belli...'

Abone ol

Aytunç Erkin, Sedat Peker'in iddialarıyla yeniden gündeme gelen uyuşturucu ticaretini ve geçmişten bu güne yaşanan gelişmeleri yazdı.

Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarının ardından yeniden gündeme gelen Susurluk skandalını ve uyuşturucu ticaretini köşesine taşıdı.

Aytunç Erkin, "Bugün de mesele aynı: Organize suç örgütü liderinin videolarından sonra yargı ne yaptı? Siyasetçi ne yaptı? Gazeteci ne yaptı? Halk ne tepki verdi? Yani… Konuyu öğrendikten sonra ne yapıldığı önemli!" ifadelerini kullandı.

Aytunç Erkin'in "Susurluk, uyuşturucu Kolombiya ve Panama" başlıklı yazısı şöyle oldu:

Tarih 3 Kasım 1996…

Saat 19.25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde trafik kazası yaşandı. ‘Kaza' sonucu, devlet-polis-mafya-siyaset ilişkileri ortaya çıktı! Çünkü… Kamyonun altına giren aracın içinde aranan bir şahıs, bir emniyet müdürü ve bir milletvekili vardı.

Tarih 14-15 Haziran 1997… Muhabirliğimin dördüncü ayı… Aydınlık Dergisi, Uluslararası Susurluk Konferansı düzenledi. Ben de takip eden genç gazeteci adaylarından biriyim… Kimler yoktu ki konferansta: İzzettin Önder, Erol Bilbilik, Doğu Perinçek, Uğur Dündar, Paolo Di Giannontonio, Erol Mütercimler, Jürgen Roth, Hasan Yalçın, Jean-Marie Stoerkel, Enis Berberoğlu, Çetin Yetkn, Emcet Olcaytu, Adnan Akfırat, Hikmet Çiçek, Alpaslan Işıklı, Fikri Sağlar, Hasan Fehmi Güneş vs… Konferans, “Mafyokrasi” denilen çürümüş sisteme karşı siyasetçisinden gazetecisine meydan okumaydı. Neden mi? Örneğin… CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar şu cümleleri kurmuştu: “… Bence önemli olan aydının, yazarın, çizerin, konuyu öğrendikten sonra ne yaptığıdır…”

Bugün de mesele aynı: Organize suç örgütü liderinin videolarından sonra yargı ne yaptı? Siyasetçi ne yaptı? Gazeteci ne yaptı? Halk ne tepki verdi? Yani… Konuyu öğrendikten sonra ne yapıldığı önemli!

Konferansa uzanalım…

Mafya ‘düzene' saygılı

Komünizmin teorisyeni Karl Marx'ın şu tespitiyle 1998'de yapılan konferansa uzanalım: “… Burjuva iktisatçı ve düşünürleri belirli olayları incelediklerini zannederek, o olayda yoğunlaştıklarında ana noktayı gözden kaçırırlar. Bu karmaşadan yararlanan sistem, kendi yolunda bir engelle karşılaşmadan ilerlerler…” Evet… Susurluk oldu üzerine gidilmedi ve mafya-gladio kazandı! Ancak… Dünya ekonomisinin mafyalaştığını söyleyenler haklı çıktı! Neoliberalizmin mafya sistemini doğurduğu bir kez daha kanıtlandı! O gün Prof. Dr. İzzettin Önder şu tespitleri yaptı: “… Yeraltı dünyasından kazanılan paralar belirli merkezlerde yüzde 15 dolayında komisyon karşılığında aklanmaktadır. Bunun yanında kara paralar, özelleştirme faaliyetine, siyasal parti propagandaları ve bankerlik kuruluşlarına gitmektedir.” 24 yıl önce İzzettin Önder'in yaptığı tespitler bugün için de geçerli değil mi? O zaman mafyanın tanımına bir kez daha bakalım… İtalya'da ortaya çıkan örgütler için kullanılmış bir ifade. “Gizli haydut çetesi” ya da “kendi çıkarları için her çareye başvuran gizli grup”… İzzetin Önder'in o gün kurduğu şu cümle çarpıcı: “Bu çeteler, 1820-1848 tarihleri arasında, büyük toprak sahiplerinin girişimiyle kuruldu. Bunlar eski asker, polis ve yerel idarelerde yuvalanmış olan haydutlardan oluşmaktaydı. Söz konusu çeteler, yerleşik düzene saygılı olup, düzeni, olası bir köylü hareketine karşı koruma gayreti içindeydi. Böylece oluşan kırsal mafya zamanla yerini kentsel mafyaya bıraktı. İtalya'da 19'uncu yüzyılda ortaya çıkan çeteler, işleyiş ve felsefe olarak günümüz çetelerine benzemekte.”

Devam edelim…

Kara para- siyaset ilişkisi

Çözüm belli… Türkiye, mafyokrasi düzeninden vazgeçmeli! O dönem Kanal D Genel Yayın Yönetmeni olan duayen Uğur Dündar bakın o konferansta ne demiş: “Türkiye, uyuşturucu trafiğini kesmez, uyuşturucu yoluyla gelen kara paraların bir serseri mayın gibi toplumda, ekonomide ve siyaset odaklarında dolaşmasına engel olmaz ise ülkemizin başına sürekli bela açacaktır. Ayrıca, uyuşturucu kara parasının siyasete getirdiği güç ve siyasetteki mafyalaşma, Türkiye'de demokrasiyi, hukuk devletini tehlikeye düşürecek oluşumlara meydan verme eğilimindedir. Bunları duyurmak da bizim görevimizdir.”

O zaman sorular belli…

Kolombiya'daki Buenaventura Limanı'nda 9 Haziran 2020'de 5 ton, Ekvador'daki Panama Limanı'nda ise 5 Mayıs 2021'de 616 paket kokain yakalandı. Kokainlerin son durağının Türkiye olduğu açıklandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, Meclis Başkanlığı'na sunduğu önergesinde; gemilerin varış noktasının, Türkiye olduğuna dikkat çekti ve şu sorulara yanıt istedi:

■ Yakalanan kokain ile ilgili herhangi bir soruşturma açılmış mıdır?

■ (Kolombiya'da yakalanan 5 ton kokain) Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bu konuda bir açıklama neden yapılmamıştır?

■ (Panama'da yakalanan 616 paket kokain) Bu kokain konteynırının sevkiyatını yapan firmanın adı nedir? Firma sahipleri kimlerdir? Bu konuda herhangi bir soruşturma açılmış mıdır?

■ Varış noktası Türkiye olan bu kokain sevkiyatları ile ilgili bir soruşturma açılmış ise bu soruşturmanın sonuçlarını kamuoyuna açıklamayı düşünüyor musunuz?

■ Yakalanan kokain sevkiyatları ile ilgili, basında adı geçen siyasetçi ve kamu görevlileri hakkında bir soruşturma açılmış mıdır?

■ Son beş yılda ele geçirilen uyuşturucu miktarı ne kadardır?

■ Bu uyuşturucuların ne kadarı deniz yoluyla ülkemize sokulmuştur?

Enerjide acele kamulaştırma kararları Güncel Türkiye Uzay Ajansı'na 1 milyon 62 bin liralık araç hizmeti Güncel Bilim Kurulu toplanıyor: Fahrettin Koca açıklama yapacak Güncel Sedat Peker: Bize tuzak kurdular, Erdoğan sonrasına kimin planı varsa... Güncel