Babası 15 Temmuz'da katledilen isim isyan etti!
15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden Yeni Şafak gazetesi foto muhabiri Mustafa Cambaz'ın oğlu Alpaslan Cambaz da davada müşteki olarak yer aldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz'da yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin, 14'ü eski polis 117 sanığın yargılandığı davanın 30. duruşması dün tamamlandı.
15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden Yeni Şafak gazetesi foto muhabiri Mustafa Cambaz'ın oğlu Alpaslan Cambaz da davada müşteki olarak yer aldı.
Davaya ilişkin görüntülerin yetersizliğini dile getiren Alpaslan Cambaz sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulundu.
Alpaslan Cambaz, “Kimsenin vurulduğuna dair görüntü içermeyen Çengelköy Davasındaki delil görüntülerden biri. Darbeciler yol kesince Kuleli önünde oluşan araç trafiği.. Bir an, uçan balon taşıyan bir tuktuk giriyor kadraja. Alttan müziği de verdim, sanki Kiyarüstemi film çekmiş gibi oldu” mesajıyla şu görüntüleri paylaştı:
Alpaslan Cambaz, ayrıca davada görüntü temin edilememesine ilişkin ise mahkeme ve devlet kurumlarını eleştiren sert bir yazı kaleme aldı. Cambaz, bu yazısında 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı sırada neler olduğunu, babasını kaybetmesini ve FETÖ’cülerin kararttığı delillerden de bahsetti.
İşte o yazı:
Çengelköy / Kuleli Davasında bugün,
Hakim bey şöyle dedi: "Görüntüler yetersiz, daha başka görüntüler var diyorsunuz, 10 gündür görüntü getirin diye çağrı yapıyoruz kimsenin getirdiği yok?!"
Çağrı yapıyorsunuz da hakim bey, nereye? Boş salonlarda kim duyacak sesinizi ve gereğini belleyecek? Bu davada hatırı sayılır bir avukat sayısı ve etkisi oldu mu? Olmadı. Medyamız duruşmalarda olanı biteni duyurdu mu? Hayır. Maaşı yatan veya herhangi bir yerden memurluğu kapan gaziler artık duruşmaları takip eder mi? Etmez.
Elinde görüntüler olmasına rağmen başı belaya girebilir düşüncesiyle bunları mahkemeye sunmayanların dışında başı belaya girmesin diye davada hiç müşteki olarak yer almayanlar bile var. "15 Temmuz'da ölümü öldürdük" filan diye konuşuluyor sağda solda. Şu duruşma salonlarından nice cengaverler, milletvekilleri vesaire çıkardık da bir müşteki çıkaramadık hakim bey. Kusurumuza bakmayın.
Kendi adıma da çokça özür diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın yükü altında ezildim. Özel Harekatı, Çevik Kuvveti hepsi durup beklerken bizlerin sivil vatandaşlar olarak darbe durdurmak, silahların önüne atılmak gibi bir görevimiz vardı ve o görevi yapanlardan oldum evet. Fakat sonrasında üzerinize afiyet tam bir amatörlük sergiledim.
Askeri, Özel Harekatı, Çevik Kuvveti, devlet yetkilileri filan herkes saatlerce afallayıp şok yaşayabilirdi ama ben sivil bir Türk vatandaşıydım. Her şeyi anında çözümlemeli ve müdahale etmeliydim. Duygusallığa, amatörlüğe asla taviz vermemeliydim. Babam şehit olduysa olmuştu, oturup ağlayacak mıydım? Hemen otopsi yapanların da FETÖ'cü olabileceğini düşünmeliydim o an. Kimsenin yaklaştırılmadığı Adli Tıp'a sızıp bir şekilde raporu kimler hazırlıyor diye bunu araştırmalıydım. Babamın naaşından o kirli elleri uzak tutmalıydım..
Ama ben ne yaptım? Taziyeleri kabul etmek, cenazemi defnetmek gibi şeylerle oyalandım sadece. Oysa daha o gün Adli Tıp'tan çıkıp koştura koştura olay yerine de geçmeliydim. Kovanları kim topluyor, suç aleti tüfeklerin durumu nedir, balistik raporunu tutacak olanlar da FETÖ'cü müdür değil midir kontrol etmeliydim.
Çengelköy Caddesinde ne kadar güvenlik kamerası varsa polis taklidi yaparak mı artık nasıl olacaksa onlara da el koymalıydım ki yine FETÖ'cüler görüntüleri karartmasın.
Bitti mi? Bitmez. Sivil bir Türk vatandaşıydım ben, nasıl bitsin? İddianameyi yazacak savcımıza parmağımla işaret edip "Aha bak böyle yapsak daha iyi olur." diye akıl vermeliydim. Aynı zamanda derhal işlemleri başlatıp hukuk okumalıydım ve artık yine nasıl olacaksa yetişmeliydim, davalar sonuçlanmadan en azından avukat olarak mahkemelerde yerimi almalıydım.
Özür diliyorum, bunların hiçbirini yapamadım.