Bahçeli’nin ‘muhalefetiz’ çıkışından Erdoğan’ın 50+1 rahatsızlığına: Cumhur İttifakı’nda çatlak mı var?
Cumhur İttifakı’nda gerginlik yaşandığı izlenimine yol açan gelişmelere son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘50+1’ rahatsızlığı ve MHP lideri Bahçeli'nin buna yönelik tepkisi eklendi. Gazeteci Kemal Can, gelişmeleri yorumladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde Şubat 2018'de kurulan Cumhur İttifakı’nda yaşanan bazı gelişmeler, iki parti arasında anlaşmazlıklar yaşandığı izlenimine yol açıyor.
Görüş ayrılığı yaşandığına dair düşünceler, bizzat Bahçeli tarafından açıklanan ‘yeni anayasa önerisindeki’ maddeler detaylıca incelendiğinde oluşmaya başladı. Mayıs 2021’de kamuoyuyla paylaşılan metin, ‘cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılmak istendiği’ yorumlarına neden oldu.
Mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yardımcılarını doğrudan cumhurbaşkanı atarken, MHP’li kurmayların hazırladığı metinde bu kişilerin de seçimle işbaşına gelmesi öneriliyor.
MECLİS’İ GÜÇLENDİRİYOR
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) ‘milli birliği sağlama’ misyonunun güçlendirilmesi istenen metinde, TBMM Başkanı’na ‘tarafsız konumuyla’ uzlaşmanın sağlanması ve siyasi krizlerin çözümünde arabuluculuk işlevi yükleniyor. Meclis’in yetkileri, kanun yapımında, antlaşmaların onaylanması ve sona erdirilmesinde, bütçenin kabul edilmesinde, anayasal kurum ve kuruluşlara üye seçmede, meclis soruşturması açılmasında güçlendiriliyor.
MERKEZ BANKASI’NI YÜRÜTMENİN MÜDAHALE ALANININ DIŞINA ÇIKARIYOR
Metinde, özellikle son dönemde Erdoğan’ın ‘faiz sebep - enflasyon sonuç’ şeklindeki görüşü doğrultusunda birtakım kararlar alan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) anayasal kuruluş haline getiriliyor. Yürütmenin müdahale alanının dışına çıkarılıyor.
HAMİT KOCABEY’İN GİZEMLİ İSTİFASI: ‘HİÇBİR YANLIŞA GÖZ YUMMADIK’
Ekim 2021’e gelindiğinde, uzun yıllar MHP ile Devlet Bahçeli’nin avukatlığını üstlenen Hamit Kocabey, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliğinden istifa etti. Daire üyeleri ve kamuoyu istifayı MHP Basın'ın duyurusuyla öğrenirken, Bahçeli'nin o gün Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün telefonlarına çıkmadığı, aramalarına dönmediği ileri sürüldü.
Kocabey’in sosyal medya hesabında yaptığı açıklama ise dikkat çekiciydi: "HSK üyeliği görevimden Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli ile yaptığımız istişare sonucu istifa etmiş bulunmaktayım. Hayatımız boyunca bulunduğumuz noktada hiçbir yanlışa göz yummadık. Gelinen aşamada verdiğimiz kararın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
Ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘cumhuriyet tarihinin en büyüğü’ dediği, uyuşturucu ve suç gelirlerine yönelik Bataklık Operasyonu’nu da içine alan bir dizi iddia ileri sürüldü. Bahçeli’nin bazı gelişmelere tepkili olduğu iddia edildi. Ancak bunların hiçbiri doğrulanmadı, ama yalanlanmadı da.
‘MUHALEFETİZ’ HATIRLATMASI
Üzerinden bir ay geçmeden Bahçeli, partisinin grup toplantısında ilginç bir çıkış yaptı. MHP'nin her ne kadar Cumhur İttifakı’nın bir ortağı olsa da işlevi ve üstlendiği demokratik sorumluluğunun muhalefet olduğunu söyledi. TBMM’de denge ve denetleme göreviyle mesul olduklarını da ekledi.
Siyaset kulislerini hareketlendiren bu sözlerin ardından, benzer bir açıklama MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya’dan geldi.
"Biz hükümetin ortağı değiliz. Bir hükümet ortaklığı, bir koalisyon yok ama biz ittifakız. İttifakın amaç ve çerçevesi başından beri belli, kararlılık da burada çok açık belli” diyen Karakaya, ifadelerine şöyle açıklık getirdi:
“Hükümet ortağı değiliz' ifadesi sorumluluktan kaçıyoruz anlamında bir ifade değil. 'Hükümet ortağı değiliz', biz daha objektif bakarız. Söylenenlerde haklılık payı olanlar ya da bizim gördüğümüz yanlışlar varsa bu yanlışları da biz dile getiririz.”
ERDOĞAN: 50+1’İN MAHSURLU OLDUĞUNU ANLADIK
Bunlarla ilgili tartışmalar sürerken, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilebilmek için alınması gereken yüzde 50+1 oy oranıyla ilgili görüşleri, siyaset gündemini bir anda değiştirdi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun aktardığına göre Erdoğan, geçen hafta gerçekleştirdikleri görüşmede “50+1’in mahsurlu olduğunu anladık. 50+1’i o zaman bu kadar sıkı bir şeye bağlamamamız gerekirmiş” dedi.
Ardından geçmişte AKP’de siyaset yapmış ve yapmakta olan isimlerden peş peşe açıklamalar geldi. Bunların ilki, AKP hükümetlerinde Adalet Bakanlığı görevinde de bulunan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Cemil Çiçek’ti.
Anayasa toplantısında bu şartın hem bugün hem de gelecekte önemli sıkıntılara sebebiyet vereceğini söylediğini belirten Çiçek, şöyle devam ediyordu:
“Türkiye'yi bir kaosa sürükleyeceğini söyledim, yine söylüyorum. Bu sözlerim iktidar ya da muhalefet yanlısı değil. Söylediğim cümleler gayet açık. 50+1 ciddi problem çıkarıyor. Gelecekte de çıkaracak."
Benzer bir çıkış ‘suni ittifaklar’ yarattığı gerekçesiyle AKP Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’den de gelirken, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Şamil Tayyar şunları söylüyordu:
"Geçmişte karşı çıkmış, ağır eleştirilere muhatap olmuş biri olarak söz hakkım var. 50+1, Cumhurbaşkanımıza ve sisteme kurulan tuzaktı. Düzeltilebilirdi, vakti geçti. Yeni tartışma, seçimle ilişkilendirilir. Kazanmaya odaklanmalı, kazanınca biz değiştirmeliyiz.”
BAHÇELİ SÖZLERİNİ DÜZELTTİ, ‘50+1’ ELEŞTİRİLERİNE TEPKİ GÖSTERDİ
Bahçeli’yse bugün hem geçen haftaki çıkışına açıklık getirdi, hem de iktidar kanadından gelen 50+1 eleştirilerine tepki gösterdi.
“MHP ittifakın ortağı olsa da demokratik sorumluluğu muhalefettir” dediğini anımsatarak, “Bu kanaatimin neresi yanlıştır? Neresinde ‘Cumhur İttifakı’na soğuk bakış' hakimdir?” diye soran Bahçeli, hükümete bakan vermemiş olsalar da ittifakın sevabına da günahına da sonuna kadar ortak olduklarını söyledi.
MHP lideri, Cemil Çiçek’in sözleri üzerinden yüzde 50+1’e yöneltilen eleştirilere de şöyle tepki gösterdi:
“Bu tuhaf sözlerin benzerini Türkiye’nin istikrarsızlığa gömülmesini isteyen çevreler de ileri sürüyor. Sayın Çiçek sizin kafanızın, dilinizin altında sakladığınız bir oran var mıdır? Açıkla da bilelim, niyetini öğrenelim. Kimlere şirin görünmeye çalışıyorsunuz? FETÖ’cü Fehmi Koru da aynı şeyleri söylüyor. Çiçek’in beyanatı bize göre kuşku vericidir.”
GAZETECİ KEMAL CAN: ‘KİMSENİN İTTİFAKLARI DEĞİŞTİRMEK GİBİ BİR LÜKSÜ YOK’
Tüm bu gelişmeleri, uzun yıllar ‘MHP' ve ‘Türkiye'de milliyetçilik' üzerine çalışan gazeteci - yazar Kemal Can’la konuştuk.
Öncelikle Bahçeli’nin Erdoğan’dan daha kuvvetli biçimde Cumhur İttifakı’nın savunucusu olduğunu dile getiren Can, “Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’ndan rahatsız olduğu, hatta AKP içerisinde MHP’siz formüller arandığı iddialarına çok sert reaksiyon verdi. Sadece muhalefetten değil, AKP içerisinden de bu tür kulis bilgilerine çok sert karşılıklar verdi” diyor.
‘Cumhur İttifakı’nda çatlak’ yorumlarını ise CHP ve İYİ Parti’nin öncülük ettiği Millet İttifakı’nı da kapsayacak şekilde şöyle değerlendiriyor:
"Kimsenin ittifakları değiştirmek gibi bir lüksü ya da daha iyi bir seçeneği yok. Burada açık sözcülüğü her zaman olduğu gibi Bahçeli yapıyor. Erdoğan’ın başka kesimlerden, Kürtlerden ya da daha dindar, daha radikal dindar unsurlardan birtakım destek devşirmeleri için elini biraz daha rahat tutan bir şey aslında bu. Bahçeli’nin çok sert bir Cumhur İttifakı savunusu yapması. İş bölümü gibi de yorumlanabilir.”
‘AKP’LİLERİN DAHA MHP’Lİ, MHP’LİLERİN DE AKP’LİYE DÖNÜŞTÜĞÜ BİR SÜREÇ’
Kemal Can’a göre işin bir başka yönü de, MHP’nin hala AKP içerisinde ödünç bir oyunun olması. İttifakın ‘birbiriyle fazla entegre olan bir yapıya dönüştüğünü’ söyleyen gazeteci, “AKP’lilerin daha MHP’li olmaya başladığı, MHP’lilerin AKP’liye dönüştüğü bir etkilenme süreci de yaşattı. Dolayısıyla artık ittifak çatlağının basit aritmetik hesaplarla olabilmesi bana kolay görünmüyor” ifadesini kullanıyor.
Can, Bahçeli’nin ‘muhalefetteyiz’ çıkışını ise “Millet İttifakı’nın muhalefet niteliğinden çok, ‘Zaten biz denge denetlemeyi kendi içimizde yapıyoruz. Ama bunun bir sistem revizyonu şeyine vardırılmaması gerekir’ uyarısı yaptığını düşünüyorum. Son Karamollaoğlu görüşmesinden yansıyanlardan anladığımız gibi Erdoğan da aslında başka bir fikirde değil” diye yorumluyor.
‘AKP İÇERİSİNDE BAZI GRUPLARIN ABARTTIKLARI DÜŞÜNCELER’
Sistem değişikliği meselesinin Erdoğan’ın da gündeminde olmadığı görüşünü dile getiren Can, iddialar için “AKP içerisinde bazı grupların, sanki bir eğilim varmış gibi, fazla abarttıkları düşünceler gibi duruyor. Hem Erdoğan’ın tavrı hem son Karamollaoğlu açıklaması, hem de Bahçeli’nin tavrında büyük bir revizyon planlaması içinde olmadıkları, sadece buradaki rollere ilişkin veya biraz daha onu tahkim etmeye dönük olduğu görülüyor” diye konuşuyor.
‘İTTİFAKIN BOZULMASI İÇİN ÇOK DAHA TEMEL BİR DEĞİŞİKLİK BEKLENİR’
Can, “Yüzde 50+1’in değiştirilmek istenmesi durumunda, bu koşulu ‘milli bekanın güvencesi’ olarak tanımlayan Bahçeli’nin tepkisi ne olur?” sorumuza da şu yanıtı veriyor:
“İttifakın devamı meselelerinde böyle aritmetik hesaplarla yapılacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Başında da böyle değildi bu ittifak. Bir aritmetik toplamından ibaret bir ittifak değildi. Hala öyle değil. Bozulacaksa ittifak, çok daha temel bir değişiklik beklenir. 50+1’le ilgili Erdoğan’ın rahatsızlığı yeni değil. Bunu çok erken bir aşamada, özellikle iki turlu seçim ve 50+1’in birtakım sıkıntılar yaratabileceğini daha ilk andan, daha referandum sürecinde bile zaman zaman dile getirdiği söyleniyor. Karamollaoğlu'nun açıklaması da aslında bunu doğruladı.
‘BAHÇELİ, ‘MUHALEFET DE 50+1’İ BULAMAZ’ DİYOR’
Artık iktidarın devamı için garanti olarak düşünülen 50+1, bugün iktidar için bir baraja dönüşmüş durumda. Ciddi bir sorun oluşturuyor. Burada Bahçeli’nin işaret ettiği temel dayanak ise, muhalefetin de yüzde 50+1’i bulamayacak olması. Dolayısıyla HDP üzerinden muhalefet kıskanıcının hala onları zorlayacağı, 50+1’i onların da bulamayacağı varsayımları üzerinden bir stratejinin kurulacağı anlaşılıyor.”