Bahçeli'nin tarikat ve cemaatlere 'şartlı desteği': Neyi kastediyor, devlette yuvalanan yapıların son durumu ne?
MHP lideri Devlet Bahçeli, cemaat yurdunda baskı gördüğü için yaşamına son veren Enes Kara'yla ilgili tartışmalarda 'tarafını seçti.' Devleti ele geçirme hatasına düşmedikleri sürece bu yapıların var olmaya devam edeceğini söyledi.
GERÇEK GÜNDEM
Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın cemaat yurdunda yaşadığı baskı ve gelecek kaygısı nedeniyle intihar etmesi, Türkiye’yi derinden sarstı.
20 yaşındaki gencin ölümüyle ilgili tartışmalar halen sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den sürpriz bir çıkış geldi. Cumhur İttifakı ortağı, 'devleti ele geçirme hatasına düşmemeleri' şartıyla tarikat ve cemaatlere arka çıktı:
"Tarikat ve cemaatler, devletle rekabete meyil etmedikten, ele geçirme hatasına düşmedikten sonra sosyolojik bir realite olarak hayatın olağan akışı içinde var olmaya devam edeceklerdir. Bizim derdimiz ve sorun ettiğimiz konu tarikat ve cemaatlerden ziyade yüce dinimize yönelik suçlamalardaki sinsiliktir. Biz hiç kimsenin avukatı değiliz ama mesele dinimiz olunca sesimizi daldan budaktan asla esirgemeyiz. İster özel yurt, isterse de devlet yurdu olsun bu tip üzücü hadiselerine geçmişte defalarca şahit olunmuştur.
'BÖLÜCÜ VE YIKICI ODAKLARIN YURT SORUNU ÜZERİNDEN İSTİSMAR KAMPANYASI YÜRÜTTÜKLERİ BİLİNEN BİR GERÇEK'
Elbette hiçbir öğrencimizin aç ve açıkta kalmasına göz yumamayız. Devletin en temel görevlerinden birisi de öğrenci yurtları inşa ederek evlatlarımızın barınma ihtiyaçlarını köklü çözümlerle buluşturmaktır. Kaldı ki son yıllarda bu alandaki sevindirici ve ümit verici gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yine de marjinal kesimlerin, öğrenci kisvesine bürünmüş bölücü ve yıkıcı odakların yurt sorunu üzerinden istismar kampanyası yürüttükleri bilinen bir gerçektir."
Peki, MHP liderinin 'devletle rekabete meyletmek' ve 'devleti ele geçirme hatası'ndan kastı ne?
Fethullahçı terör örgütünün 15 Temmuz 2016'da düzenlediği gibi bir darbe girişimi mi, yoksa bu ve benzeri yapıların devletin her kademesinde çoğunluğu ele geçirmeleri mi?
Bu noktada 15 Temmuz'daki kalkışmanın mimarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde “Gurbet hasrettir. Hasretin bedeli çok ağırdır. Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz” diyerek ‘Türkiye’ye dön’ çağrısında bulunduğu Fethullah Gülen olduğunu hatırlatalım.
Cumhurbaşkanı, darbe girişiminden sonra "Rabbim de milletim de bizi affetsin" diyerek kandırıldıklarını söyleyecek, FETÖ'yle mücadelenin miladını 17-25 Aralık 2013 olarak ilan edecekti.
Eğer Bahçeli, yukarıda bahsettiğimiz seçeneklerin ikincisini kastediyorsa, Enes Kara'nın intiharı sonrası tarikat ve cemaatlerin devlet kademelerinde ne durumda olduğunu konuştuğumuz gazeteci - yazar Barış Terkoğlu, “Özetle açıklarsam; Nurcular, Menzilciler, İskenderpaşacılar bugün devletin içerisinde en güçlü cemaatler olarak yer tutuyorlar. Bunların dışında da diğer cemaatler de bunlarla rekabet ediyorlar” diyordu.
“Dikkat edin Milli Eğitim Bakanlığı’nın imzaladığı protokollere çoğunluğu mesela Nurcularla imzalanmış protokollerden meydana gelir. Çünkü Nurcuların şöyle bir tarafı vardır Türkiye’de, Fethullahçılar da öyleydi, eğitim camiasıyla dershaneleriyle, okullarıyla uzun yıllardır yer tutmuşlardır. Mesela özellikle İçişleri Bakanlığı’nda, güvenlikle ilgili bakanlıklarda Menzilciler önemli bir yer tutarlar.
‘SAĞLIK BAKANI İSKENDERPAŞACI, AMA BAKANLIKTA EN FAZLA BULUNAN CEMAAT MENZİL’
Sağlık Bakanlığı’nda da Menzilciler vardı. Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ da Menzilciydi. Bu zaten bizzat Menzil cemaati liderleri tarafından da ifade edilir. 11 yıl 4 ay görev yapmıştı. Ve bakanlık bürokrasisinin içinde de neredeyse bütün kadrolarını Menzilcilerden oluşturuyordu. O gittikten sonra şimdi gelen bakan İskenderpaşacı bir bakan. Ama yine de Sağlık Bakanlığı içinde en fazla bulunan cemaat, bakan İskenderpaşacı da olsa Menzil Cemaati.
‘ADALET BAKANLIĞI’NDA İSKENDERPAŞACILAR ETKİLİ’
İskenderpaşacılar şu an Adalet Bakanlığı’nda da çok etkililer. Bunu ben söylemiyorum, çeşitli cemaatler de birbirlerini eleştirirken söylüyorlar… Mesela savunma bürokrasisi içinde Erenköy cemaatinden isimler olduğunu biliyoruz. Hem bazı şirketlerde varlar hem de bu bürokrasi içerisinde yer tutuyorlar.”
YIL 2015
BAHÇELİ: İÇİMİZDE DE CEMAATE İLGİ DUYAN BİRKAÇ KİŞİ VAR
MHP lideri, Mayıs 2015'te Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan'a verdiği demeçte, bugünkü açıklamalarına benzer şekilde partisinin 'dinsiz bir hareket olmadığını' söylüyordu.
"MHP dinsiz bir parti değildir, genel tabiriyle dinsiz bir hareket değildir. Dinci hareket de değildir. Ama dinli harekettir. İşte bu bahsettiğim konu dinli olma vasfımızı kaybettirir bize. Buraya dikkat etmek lazım" diyen Bahçeli, şöyle devam ediyordu:
"Bu sebeple Fethullah Gülen Cemaati ile biz her zaman mesafeli olmuşuzdur. Onlar da bizi fazla sevemediler. İçimizde cemaate ilgi duyan birkaç kişi var. Diğer cemaatler için de var, tarikatlar için de var. Hepsine saygı duyuyoruz. Ama Fethullah Gülen Hoca ile ben hiç karşılaşmadım. Birbirimize karşı hiçbir cümle sarf etmedik."
ZAMANINDA DANIŞMANI SERT ELEŞTİRMİŞTİ
Öte yandan Bahçeli'nin basın danışmanı ve Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek, Eylül 2020'de Uşşaki Tarikatı lideri Fatih Nurullah’ın 12 yaşında küçük bir kız çocuğuna yönelik cinsel istismarına sert tepki göstermişti.
"Tarikat ve cemaatleri oy deposu gören siyasilerin ve iktidarların yıllardır bunlara açtığı alan gün geliyor İslam’a zarar veriyor, gün geliyor topluma zarar veriyor, gün geliyor devletimize zarar veriyor" diyen Çiçek, ardından şunları kaydetmişti:
"Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken Atatürk’ün ortaya koyduğu ölçüler, düşünceler bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Anlamayan kim varsa aslında İslam’a zarar vermek için fırsat kollayanlardır. Atatürk’ün Diyanet gibi bir kurumu kurmuş olması bile İslam dinini istismar etmek isteyenler karşısında, İslam dinini korumak adına nasıl bir vizyon sahibi olduğunu gösteriyor."